"HEY GİDİNİN EFESİ, EFESİ/ EFELERİN EFESİ."

 "HEY GİDİNİN EFESİ, EFESİ/ EFELERİN EFESİ."

'Kurtuluş Savaşı' tarihimizi çok iyi bilen herkes, özellikle de bizim 'Egeliler' çok ünlü türkümüzün bu nakarat sözcüklerini duyduklarında, tabii ki akıllarına hemen Aydın İlimizin kurtuluş simgesi haline gelen "Yörük Ali Efe"yi hatırlarlar!..

O yıllar, ipini koparanın dağlara çıkıp, etrafına birkaç suç işlemiş ve tehlikeli adamlar toplayıp, başlarında da kendini "Efe" ilân ederek, herkese kafa tutanlarla doluydu!.. Osmanlı zayıf, zaptiyeler isteksiz ve rüşvetçi, devlet denetimi de tamamen kaybedildiği için, bu tiplere gün doğmuştu ama, hepsinin de ömrü birkaç sene ancak sürüyordu!.. Devlete lüzum yoktu, çünkü onlar dağlarda birbirlerini temizliyorlardı!.. Bizim tarihimizde dağda 15 sene hüküm sürebilen tek çete reisi; İzmir-Ödemişli Ahmet Efe'nin oğlu "Çakırcalı Mehmet Efe" dir.

Yörük Ali Efe; 1895 yılında Aydın-Sultanhisar İlçesi-Kavaklı Köyü'nde doğdu. Babası, Sarıtekeli Aşireti'nden Abdi, annesi de Atmaca Aşireti'nden Fatma'dır. Yörük Ali, doğduğundan beri zayıf, çelimsiz, sarışın, sessiz, ama üzerine gidildiğinde hemen hırçınlaşan ve hakkından gelinemeyen, saldırgan bir çocuk oluveriyordu!.. Görünüşü sıska ve çok zayıf gibi olsa da, aslında çok kuvvetli ve sinirleri hep gergin bir çocuktu!..

İlk gençlik yıllarında, çeşme başında su dolduran köy kızlarına sarkıntılık eden dört koca adamı tek başına, hepsinin gırtlaklarını sıkarak öldürmesi sonucu, namı çevrede anılmaya başlamış. En büyük oğlunun Cumhuriyet Gazetesi'ne verdiği röportajda anlattığına göre; babası Yörük Ali, gençliğinde çok iyi silâh kullanırmış. Havada uçup giden birçok serçeyi tabanca ile havada vurarak düşürürmüş!..

Böyle birkaç vukuatı sonunda devletten kaçırıp, Yörük Ali'yi dağa çıkarmak için, o zamanın en ünlü efelerinden Alanyalı Hafız Ahmet Efe'ye götürmüşler. Bu çocuk çok zayıf ve çelimsiz, üstelik de 'Bıyıksız' olduğu için, efenin kızanları onu çok sıkı denemelerden geçirdikten sonra bu çeteye kabul edilmiş!.. Çatışmalardaki üstün başarısı sonrası, çok kısa sürede de Efe'nin 'Baş Kızanı' olmuş. Bizim Kavaklıdere'deki bir baskında Hafız Ahmet Efe öldürülünce, çetenin başına 'Efe' olarak Yörük Ali Efe geçmiş, Aydın ve civarında ünlenmeye başlamış.

Yunan Ordusunun Aydın'ı işgal etmesi sonrası, vatanın işgalden kurtulması için canla-başla çalışanlardan 7. Tümen Kumandanı Miralay Şefik Aker, 'Galip Hoca' lâkaplı Celal Bayar ve Bozüyüklü Hacı Süleyman Efendi, yurtsever olduklarına inandıkları bazı çeteleri dağdan indirip, Milli Mücadele için savaşmayı ikna etmişlerdi. Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Çineli Kıllıoğlu Hüseyin Efe bunlardan birkaçıydı.

16 Haziran 1919'da, Yörük Ali Efe ve kızanlarına, "Malgaç Baskını" görevi verildi, gece vakti Yunan Kuvvetlerine aniden saldıran Yörük Ali Efe ve yardımcısı Kıllıoğlu Hüseyin Efe, perişan ettikleri Yunan Ordusunu orada durdurmayı başarmış, herkesin takdirini kazanmıştı!.. Demirci Mehmet Efe, Nazilli'ye giden Yunan kolunu kırmış, o da Yunan Ordusuna büyük zayiatlar verdirmişti.

Kurtuluş Savaşı sonrası 'Albay' rütbesiyle emekli olan Efe, ailesiyle birlikte İzmir'e yerleşti, sessizliğe büründü. Kıllıoğlu Hüseyin Efe dağdan inmek istemedi, yeni devlete direndi, 1923 yılındaki çatışmada kızanlarıyla birlikte Bozdoğan'da öldürüldü!.. Yörük Ali, daha sonra Aydın-Yenipazar'dan çiftlik satın alıp, orada çiftçilik etmeye başladı. Sık sık gittiği İzmir ziyaretlerinin birinde, 1951 yılında bir kaza geçirip, atlı tramvayın altında kaldı, iki ayağı ezildi!.. Oradan tedavi için götürüldüğü Bursa'da, 13 Eylül 1951'de öldü.

Çoğu insan Yörük Ali Efe'nin, Cumhuriyet sonrası Atatürk'le görüşüp-görüştüğünü bilmez!.. Aynı röportajda büyük oğlu anlatmıştı: ".Babam, bazıları gibi ortalıkta çok görünmeyi, tanıdığı devlet büyükleriyle övünmeyi, onlardan bir şey istemeyi hiç sevmezdi. Yörük Ali Efe, 1937 yılında trenle yurt gezileri yapan Atatürk ile Aydın Garı'nda gizlice görüştü, zaten kendini pek göstermeyen babamı da, Büyük Atatürk bu yüzden çok severdi." diyordu.

Bizim eski ve bu ünlü Efeleri değil ama, şimdi günümüzdeki bazı 'Çeteleri' görüyoruz da, insan onlar için de; "Hey Gidinin Çetesi, Çetesi/ London Yolcusu Beşli Çetesi!.." diye türküler söyleyesi geliyor, değil mi?                         Sakin KOŞAR.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI