"İNCİ TANELERİ" ADLI TV DİZİSİ TARTIŞMALARI !?


Ünlü Sinema, TV Dizisi oyuncu-senarist ve yönetmeni sayın Yılmaz Erdoğan, uzun bir aradan sonra senaryosunu kendi yazıp-başrolünü de oynadığı "İnci Taneleri" TV Dizisi ile yine Türkiye gündemine oturmayı başardı... Filimin bazı ilginç bölümlerinin gösterildiği günden beri, bu dizinin çok izlenip, çok da tartışılacağı zaten belli olmuştu!.. "Dilber" adıyla pavyonda oynayan Hazar Ergüçlü' nün dansı hemen sosyal medyada en izlenen dans olmuş, 7'den 77'ye herkes onun gibi kıvırttığı görüntüleri de yayımlamaya başlamışlardı... İlk bölümü 25 Ocak 2024 Perşembe akşamı Kanal-D'de hiç kesintisiz-reklamsız oynadığında da, ülke TV'lerinin tümünün reyting rekorlarını kırmıştı...

Bu olay sonrasında ülkede neler oldu peki? Neler olmadı ki!? Pavyonda 'Angara Türküsü Dilber'i söyleyen sanatçı "Sincanlı Erkal Soner" hemen meşhur oldu, fiyatını kat kat arttırdı... Dans eden Dilber'in giydiği kırmızı mini etekli-kırmızı desenli elbiseler yok sattı, 525 TL olan fiyatı bir anda '5.000 TL'ye yükseldi, ama elbise bulunamaz oldu... 'Dinci' çevreler hemen bu diziyi de hedef alıp, millete "ahlâk dersi" vermeye, 'ayar vermeye' ve bu filmi de 'yasaklatmak için' dokuz dereden su getirmeye başladılar!.. Duyduğumuza göre, daha ilk bölümü sonrasında yurt dışından da bu diziyi satın almak için birçok Yabancı TV Kanalı pazarlık etmeye başlamışlar... Sosyal medyada da, 'Dilber' karakterine evlenme teklifleri yağıyor, bir kısım şıpsevdiler de; "Arsamı-tarlamı sattım, Dilber'e Angara'dan ev aldım, gel beraber yaşayalım!" demeye başladılar...

Bizim Korkusuz Gazetesi yazarı sayın Memduh Bayraktaroğlu 30 Ocak günkü yazısında bir 'Neyzen Fıkrası' yazmış, çok güldüm!.. Fıkra şöyleydi: Neyzen Tevfik'i seven bir gurup üniversite öğrencisi, onu zorla bir Türk Filmi izlemeye götürmüşler... Filmdeki 'esas oğlan' bir kızı kaçırmaya kalkışan zorbaların elinden onu kurtarmış, sonra bu kız ile esas oğlan birbirlerine âşık olmuşlar, tenha bir yerde sevişirken film bitmiş... Neyzen'e sormuşlar: "Filmi nasıl buldun üstat" deyince, Neyzen Tevfik; "Gördük işte, her halaskâr (yani Kurtarıcı), sonunda kurtardığını mutlaka becerir!" demiş... Yazarımız da, filmdeki kurtarıcı Azem'in, sonunda Dilber'i de becereceğini söylüyordu...

Kim, ne derse desin; bu film herkesin hoşuna gitti, şu günlerde canhıraş devam eden seçim heyecanını bile bir süre gölgede bıraktı!.. Oyuncuları seçmeydi, senaryosu iyi yazılmıştı, ilk bölümü herkesçe ilgiyle de izlendi!.. Bu ilgi, yıllardır 'Dincilerin' topluma yaptığı 'Ortaçağ' benzeri baskılarına karşı bir tepki miydi, bilemiyorum!? Herhalde millet biraz gülüp, biraz eğlenip, biraz içlerinin gıcıklanıp da, başka bir yaşamı özlemiş gibi görünüyordu? Eğer ilk bölümü gibi, öteki bölümleri de böyle devam ederse, bu TV filmi bizim milletin bazı yaşam şekillerine yön verecekmiş gibi düşünüyoruz!? Çünkü Yılmaz Erdoğan da, 'Anadolu Ateşi' gurubunun yaratıcısı olan ağabeyi Mustafa Erdoğan da boş insanlar değiller, zeki ve kültürlü insanlar, toplumun bu yönünü hissetmiş olamazlar mı!?

Bakınız, ülkemizin bazı bunalımlı dönemlerinde bu tip gazeteciler, sanatçılar, yazarlar, şairler çıkar, topluma yön verir, yaşam şekillerini değiştirirler!.. Örneğin; II. Dünya Savaşı sonrası Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Yaşar Kemal... 1960 askeri darbesi sonrası Mustafa Ekmekçi, Hasan Pulur, Uğur Mumcu... 1972 Muhtırası sonrası İlhan Selçuk, Bekir Coşkun, Yılmaz Güney... 12 Eylül 1980 darbesi sonrası Metin Akpınar-Zeki Alasya, Uğur Dündar, Cem Karaca, Ahmet Kaya, Kemal Sunal, Tarık Akan, Sezen Aksu, Yusuf Hayaloğlu... gibi, daha birçok sayamayacağım ünlüler piyasaya çıkıp da, toplumu değiştirmediler mi? Kimisi bu yüzden öldürüldü, kimisi yurt dışına sürüldü, kimisi hapislerde çürütülmediler mi?

Bizler 'Sanatı sanat için'... 'Kültürü bir avuç azınlık için' yapan insanları değil; bizler 'Sanatı ve Kültürü toplum için yapanlara' saygı duyan insanlarız!.. Bazıları şu günlerde pek değer vermese de, bu 'İnci Taneleri' kalitesindeki yapımların hızla devam edeceğini, bunların toplumu değiştireceğini düşünüyoruz? Nokta...                   Sakin KOŞAR...

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI