"ÖĞRETMEN MAAŞLARI EN BÜYÜK YÜK!.."

 

               "ÖĞRETMEN MAAŞLARI EN BÜYÜK YÜK!.."

Başlıktaki sözü söyleyen büyüğümüz ekonomi veya yatırım çevrelerinden biri değil, bilakis, Milli Eğitim'in varoluş sebeplerinden biri olan öğretmenlerin Bakanı, Milli Eğitim Bakanı sayın 'Ziya Selçuk' tarafından söylendi!..

Her yıl Milli Eğitim Bakanlığı için ayrılan bütçeden, yeteri kadar başka birimlere bütçe ayrılamadığı, yatırımların geciktiği veya ertelendiği konusunu anlatırken, sayın Bakan Öğretmenlere ödenen 'maaşları çok fazla bulup', bu harcamalarından geriye pek fazla birşey kalmadığını ima etmiş, iyi mi?

Osmanlının son çöküş yıllarında, devletin her birimine ehil olmayan 'Liyakatsiz' kişiler yerleştirilirken, bu konuda, o zamanlar adına "Maarif Vekâleti" denilen Milli Eğitim Bakanlığı da nasibini almış, göreve bu işten pek fazla anlamayan torpilli biri getirilmiş... Bir süre görev yaptıktan sonra, parasızlık ve beceriksizlikten dolayı biriken işler nedeniyle bir gün çevresindekilere şöyle demişti: "Yahu bu Maarif Vekâleti'nde şu muallimler ile şu mektepler olmayıverse, ben bu kurumu ne güzel idare edip gideceğim!" deme gafletinde bulunmuş, bu sözü hâlâ yeri geldikçe anımsanır durur!..  

Zati bu kurumun var oluş sebebi bu okullar (mektepler) ve öğretmenler (muallimler) değil mi bayım!? Onlar orada olmasa, sizin orada ne işiniz olacaktı ki!? Bir Bakan (Vekil) olarak atanmış veya seçilmiş biri bu sözü nasıl sarf eder!? İşin ehli ve liyakat sahibi bir görevlinin bu sözü sarfetmesi mümkün müdür!?

Bu sayın Milli Eğitim Bakanı, çok sayıda 'Özel Okul' sahibi bir büyüğümüz!.. Yani işin içinden geliyor sayılır!.. Bu sözü neden ve nasıl söyledi, inanın hiç aklım almıyor!? Bütçeden buraya ayrılan para yetmiyorsa, Milli Eğitim Bakanlığı payı arttırılarak bu sorun çözülebilir!.. Hepimiz biliyoruz ki; Diyanet İşleri Başkanlığı istediği kadar parayı bütçeden alıyor, oluk gibi de bu paraları harcıyor!.. Üç-beş Bakanlığın bütçesinden fazla harcamalar yaptıklarını, son model Mercedesler'e bindiklerini, bir takvim için bile 10 Milyon TL harcadıklarını basından duyuyoruz!.. Devlet içinde küsmek-darılmak olmaz; bir seferliğine Diyanet'ten kesilir, Milli Eğitim'e aktarılıverir, sorun çözülür!..

Yani, ödenek kalmadığında hemen öğretmenlerin çalışarak hak ettikleri, alın teri 'üç-otuz lira' maaşlarını dilinize dolamanın bir mânâsı var mı!? Son aylarda başımıza gelen Coronavirüs salgını nedeniyle, resmen kapatılan okullar yüzünden, bu öğretmenlerin boşuna maaş aldıklarını ima ediyorsa eğer, gerçekten çok ayıp etmiş olur!.. Bu hastalığı öğretmenler mi bulup getirdiler? Bu okulları onar mı kapattılar? Bu işe yıllarını ve hayatlarını adayan öğretmenlere maaş vermeyip de; "Hadi işinize, okullar açılınca maaşlarınızı alacaksınız" mı denilecekti yoksa!? Bu insanlar başka türlü nasıl karınlarını doyurup, nasıl evlerini geçindirecekler!? Durduk yerde böyle bir söz sarf etmenin amacı ve gereği neydi!?

Eğer sayın büyüklerimiz tasarruf etmek istiyorlarsa, çevrelerine bir baksınlar!.. Nerelere, neler için paralar akıtıldığını bir güzel görsünler, böyle boş lâfları ondan sonra söylesinler!.. Emekli bir eğitmci olarak, gerçekten çok ayıpladım bu sözleri!..

Taa 1940 yılında üstat Orhan Veli bakın ne demiş:

"Beni bu güzel havalar mahvetti/ Böyle havada istifa ettim/ Evkaftaki memuriyetimden/ Tütüne böyle havada alıştım/ Böyle havada âşık oldum/ Eve ekmekle tuz götürmeyi/ Böyle havalarda unuttum/ Şiir yazma hastalığım/ Hep böyle havalarda nüksetti/ Beni bu güzel havalar mahvetti!.."

Beni de, büyüklerimizin böyle boş lâfları hasta ediyor dostlar!..           Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI