ABD'DEKİ "FUHUŞ DAVASI" YENİDEN ALEVLENDİ !..


Amerika'daki çocuk yaştakiler de dahil olmak üzere, çok sayıda kadının istismar edildiği "Fuhuş Çetesi Davasındaki" gizlilik kararı kaldırılınca, tam 200 isim açıklandı!.. İçlerinde ABD Başkanları, ünlü bilim insanları, sanatçılar, dolar milyarderleri ve dünyada herkesin tanıdığı ünlü mankenler var!.. İşte bunlardan bazıları: Eski Başkan Bill Clington, eski Başkan Donald Trump, İngiliz Prens Andrew, Cate Blanchett, Cameron Diaz, Bruce Wills, Stephen Hawking, Leonardo DiCaprio, Kevin Spacey, Michael Jackson ve Naomi Campbell gibi... Fuhuş çetesi lideri de, 2019 yılında hapishanede ölen Jeffrey Epstein imiş... Bu isimlerin bazısı 'suçlu-suç ortağı', bazısı 'kurban', bazısı da 'tanık' durumunda imiş... Davadaki 'gizlilik kararı' kalktığına göre, çok yakında kimin-ne halt ettiği de ortaya çıkar nasılsa...

Şu isimlere baktıkça insan hayretler içinde kalıyor değil mi? Örneğin; çok ünlü İngiliz bilim insanı merhum Prof. Dr. Stephen Hawking... Eli-ayağı tutmuyor, yürüyemiyor, konuşamıyor, serumla besleniyor, yazamıyor, tekerlekli sandalyesine monte edilen son derece gelişmiş bilgisayarlar sayesinde, göz hareketleri ile yazı yazıyor, beyniyle düşündüğü şeyler ekrana kaydediliyordu!.. Büyük ihtimalle 'Orta Direği' de işe yaramıyordu belki!? Böyle bir bilim insanının, böylesine bir "Fuhuş Davasında" ne işi olabilirdi ki!?

Örneğin; İngiliz Prensi Andrew... Zati Kraliçe'nin oğlusun, koca Sarayda yaşıyor, elini sallasa en az 1.500 İngiliz kızı-kadını koşarak kendisine gelirdi, böyle bir durumdaki adamın, ne diye bir "Fuhuş Çetesi Lideri" ile işi olabilirdi ki !? Ya da, dünyanın tek Süper Devleti Başkanları Bill Clington ve Donald Trump, neden bir çete liderine ihtiyaç duymuşlardı ki!? Davadaki tam nitelikleri ve ilişkileri nedir bilinmiyor ama, bu iş size de çok tuhaf geliyor değil mi!?

Mahkemede tacizle suçlanan bazı ünlüler; "Tanrı onları o kadar güzel ve o kadar cazibeli yaratmış ki, ben de buna kayıtsız kalamadım, çok üzgünüm efendim!" diyesilermiş... Ba ba baaa... Bu işte de, kendi işledikleri cürmü Tanrı'nın üzerine atmaya çalışıyorlarmış!? Yargıç da bunlara kızarak hemen sormuş: "Yani, bu tacizde Tanrı mı kabahatli, O'nun yarattığı her güzel şeye saldırmanız mı gerekiyordu !?" deyince önlerine bakıp, sus-pus oluyorlarmış... Bazıları da, ortadaki bütün açık delil, kanıt ve görüntülere rağmen, tüm suçlamaları reddediyor, bu işi yapmadıklarını, iftira ve komploya uğradıklarını iddia edip duruyorlarmış...

Dedim ya, mahkeme gizlilik kararını kaldırdığına göre, nasılsa yakında her şeyin gerçeği, işin asıl suçluları ortaya çıkar da, gelecek nesillere birer ders olur inşallah diye umut ediyoruz??? Eğer orada sağlam bir adalet varsa ve yeni oyunlarla gerçekler yine gizlenmezse, hasıraltı edilmezse şayet !? Bizde hariç tabii de; bazı ülkelerde hep öyle oluyor da, endişe ve şüphelerimiz de bu yüzdendir!..

40-50 yıl kadar önce ABD-Hollywood filmi olan "Temel İçgüdü" filminde Michael Douglas ile çok seksi aktris olan Sharon Stone başrolü oynamışlardı, hatırladınız mı? Orada Sharon Stone'nun çok kısa etekli beyaz elbisesiyle koltukta oturuşu ve bacaklarını sıkça yer değiştirerek, karşısındakini baştan çıkartan bir hareketi vardı, bu görüntü hiç unutulmadı, film gişe rekorları kırmıştı, bunu da hatırladınız mı!? O filmde anlatılmak istenen de, zati o sahnenin görüntüsündeydi!.. Yani deniliyordu ki; "Böyle durumlarda her erkeğin aile terbiyesi, eğitimi, kariyeri, neci olduğu beş para etmez, doğuştan gelen 'Temel İçgüdü' devreye girer, erkek baştan çıkar, her şeyi unutarak sadece seksi arzulara odaklanır, olanlar da olur!.." denilmek isteniyordu... Belki ABD'deki bu davada da suçlananlar o filmdeki mesajlara odaklanarak Tanrı'yı suçladılar ve kendilerinin günahsız olduklarını savundular belki, ne bileyim ben!?

Neyse bugün de Orhan Veli'nin 1940'ta yazdığı 'Eski Karım' şiiriyle veda edelim:

"Nedendir, biliyor musun/ Her gece rüyama girişin/ Her gece şeytana uyuşum/ Bembeyaz çarşafların üstünde/ Nedendir biliyor musun?/ Seni hâlâ seviyorum eski karım!../ Ama ne kadınsın, biliyor musun!?"                   Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI