ANNELİK VE AYILIK !?

 

                      ANNELİK  VE  AYILIK !?

Geçtiğimiz Ocak ayı sonunda 'Özbekistan'dan görüntülü bir haber geldi, izleyen herkesin nefesleri tutuldu, tüyleri diken diken oldu: Bir anne, daha üç yaşındaki kızını Hayvanat Bahçesi'ne gezmeye götürüp, Boz Ayıların bulunduğu bölümde koca bir Boz Ayıyı izlerken, küçük kızını tutup, 4 metrelik duvardan ayının önüne attı!.. Can havliyle ve korkuyla feryatlar eden küçük kıza bu Boz Ayı hemen yaklaştı, kokladı ve arkasını dönüp inine gitti!.." görüntüler bu kadardı.

Hemen görevliler içeri girip çocuğa bir şey olmadan kurtarmışlar, hastaneye götürmüşler, küçük çocukta beyin travması ve küçük yaralanmalar varmış, tedavisi sürüyormuş!.. Vicdansız annesi ise tutuklanmış, Özbek Yasalarına göre sadece 16 yıl hapisle yargılanıyormuş, iyi mi!? Hani var ya, bu görüntüleri kendi gözümüzle görmesek asla inanmazdık!.. Vahşi bir Boz Ayı, annesi tarafından önüne atılan bu küçük kıza nasıl saldırmadı, onu niye parçalamadı, kokladıktan sonra dönüp inine niye gitti: 1- Kendisi de bir anne ise, kızcağıza acımış olabilir? 2- O annenin kendisinden daha vahşi biri olduğunu herkese göstermek istemiş olabilir? 3- İnsanların kendisine tuzak hazırlamış olabileceğini düşünmüş olabilir? 4- Böyle pis ve vicdansız bir annenin çocuğu, ayının burnuna çok kötü kokmuş olabilir? 5- Karnı tok ise, sonra yemeyi düşünerek bırakmış olabilir? 6- Bu ayı orada medyatik bir hayvan haline gelmiş, daha da meşhur olmak için böyle 'medenî hayvanca' davranmak istemiş olabilir?

Ama ne olursa olsun, ben artık Ayıları böyle insanlardan daha çok sevmeye, saygı duymaya başladım dostlar!.. Her şey gözümüzün önünde oldu, bu vicdanı kararmış insanı görünce, bendeniz kendi neslimden,  kendi insanlığımdan çok utandım!..

Hatırlar mısınız bilmem, bizim nesil zamanında İlkokul Okuma Kitaplarımızda bir öykü vardı: "Anne Ayı ve Avcılar" diye. Ayı inine yaklaşan iki avcı, tam anne ayıyı vuracaklarken, anne ayı ani bir hareketle iki yavrusunu kucaklayıp, havaya kaldırıyor, avcılara gösteriyordu!.. Demek istiyordu ki; "Beni vurursanız eğer, bu iki yavrum açlıktan ölür, lütfen onların hatırına beni bağışlayınız!.." Mesajı alan avcılar iyi insanlardır ve ayıyı bırakır giderler!..

1970 yılında Rusya'da çekilen bir fotoğraf, bütün dünyada 'Yılın Olayı' oluvermişti!.. 52 yıl önce bu zamanlarda Rusya'da yine kar fırtınası vardır. Zorda kalan hayvanlara yiyecek götüren dağcılar, karlar içinde aç kalmış bir 'Anne Beyaz Ayı' ve iki yavrusuna rastlarlar. Yavrulardan biri yerde yatmakta, biri de yiyecek getiren dağcıya yaklaşıp, 'İmdat' dercesine ayaklarına sarılır, çok saldırgan olan anne ayı ise hareketsiz, sadece seyretmektedir!.. Dağcı hemen yavruya yiyecek verir, uzaktan elini uzatarak anne ayıya da yiyecek uzatır, o da sağ ön ayağını uzatarak yiyeceği alır, hemen yemeye başlar!.. O fotoğraf tüm dünyada efsaneleşti ve zor zamanlardaki yardım ve dayanışmanın resmi olarak herkesin zihinlerine kazınmıştı!..

Yani demek istediğim şu: Özbekistan'daki o annenin kendi öz evlâdına yaptığına bakınca, sürekli vahşi hayvanları kötüleyip, insanları göklere çıkarmaktan artık vazgeçiniz!.. O hayvanlar doğanın kurallarına göre öyle davranıyorlar, ama hiçbir insan, hele bir anne, kendi doğurduğu çocuğuna asla böyle bir kötülük yapmaz!.. Yaptıysa, o anne değil, esas vahşi olan bir 'Yaratıktır!..' Böylelerine 16 sene hapis cezası yeter mi? Ömürleri boyunca tek kişilik hücrelerden çıkarmayacaksın böylelerini!.. Kusura kalmayın, çok doluyum şu anda!..

Düşünüyorum da; yahu şu kadınlar için biz erkekler bugüne kadar ne şiirler yazdık, ne şarkı-türküler besteledik, yana-yakıla kaç sayfa mektuplar yazdık, âşık olduğumuz zamanlarda onların uğruna sabahlara kadar uykusuz kalıp, kaç paket cigara zıkkımı ile kaç kadeh içkiler tükettik bilen var mı? Ya o aşk rakiplerimizle durduk yerde ettiğimiz kavgalar, umutlarımızı yıkan o en yakınlarımız!? Âşık olduğumuz böyle bir kadın, yarın bizim meyvemiz olan çocuğumuza da böyle yaparsa, biz ne yaparız, nerelere gider, derdimizi kimlere anlatırız!? Kadın kısmı bunları da düşünüp biraz akıllı olmalı değil mi? Yoksa bu hayat çekilir mi dostlar!?                         Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI