MERHABA AZİZ OKUYUCULARIM;

 

Bugün biraz siyasetten, ekonomiden, eğitim ve sağlık konularından, özellikle de artık herkesin diline doladığı o meşhur "Ne Olacak Şu Emekli Maaşı Zamları?" haberlerinden uzaklaşıp, biraz da güncel yaşamımızla ilgili konuları bir konuşalım dedim ve bu yazıyı kalemime doladım!.. Bu konudan hoşlananlar bir defa, hoşlanmayanlar da sadece iki kere öksürsünler, ben hemen anlarım; durduk yerde benim gibi ihtiyar dallama bir yazar için o güzel ağızlarınızı bozup da, sinir katsayılarınızı tavana çıkarmanıza hiç gerek yok yani...

Efendim, eskiden okullarımızda öğrencilere çok çeşitli 'Havuz Problemleri' sorulurdu değil mi? Genellikle de, havuza bir dakikada akan su ve yine bir dakika içinde havuzdan boşalan su miktarları sorulur, havuzun ne kadar zamanda dolacağı sonuç istenirdi değil mi? Ne güzeldi o günler, tıpkı havuz problemleri gibi; (Örneğin 1970'li yıllarda) babalarımız ayda 600 TL maaş alırlar, bunun 400 TL kadarı aylık olarak her yere harcanır, geri kalanı da 'Tasarruf' olarak bir kenara konulur, biriken bu paralar ile taksitli evler - arabalar alınır, çocuklar okutulur, tatile gidilir, çocuklar evlendirilir, mevsimlik giysilerimiz yenilenirdi!.. 'Enflasyon' nedir, faiz nedir, 'NASS' nedir, kredi kartı nedir bilinmez; paraya sıkışana herkesin yakınları yardımcı olurlar, bütün esnaflar da veresiye defterleriyle herkese yardımcı olurlardı değil mi!? 

Şimdilerde geldik '2023' yılına, yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tam "100'üncü Kuruluş Yıldönümü" ne; bırakınız aldığımız aylık ücretlerle tasarruf etmeyi, bir ay boyunca sadece karnımızı doyurmaktan bile aciz durumdayız!.. Ev, araba almak, çocuk okutmak zaten birer 'hayal' oldu da, her ay artan kredi kartı borçlarını ne zaman ve nasıl ödeyeceğimizi bile düşünebilecek halde değiliz!.. günden güne 'Çığ' gibi büyüyen 'genç işsizlik, umutsuzluk' yeni neslimizi bunalıma sokar oldu!.. Boşanmalar, aile içi ve kadına şiddet katlanarak artarken, aynı oranda 'Evlenmeler' de hayli azaldı!.. Yani, bu 'Havuz Problemlerinde' artık havuzda hiç su birikmiyor, bankalardan akıtılan faizli kredilerle, gelecek sular bile ipotek altına girmiş durumda!..

Peki, memleketin hal ve gidişi böyleyken, artık ücretsiz olarak tek eğlence aracımız kalan 'Televizyonlar' ne âlemdeler!? En az % 90'ı yandaş hale getirilen bu camdan dünyaların keyifleri hayli yerinde!.. 5 dakikalık programları arasına her seferinde 'onar dakikalık' reklâmlar yerleştirip, hepsi de kafayı yemiş halde 'Yemek Programlarından' geçilmez oldular!.. Ulan bu ülke insanları daha önceleri yemek yapmasını mı bilmiyorlardı!? Gün boyu aç-bilaç mı geziyorlardı!? Yerli aşçı ve şefler yetmezmiş gibi, birçoğu dışarıdan İtalyan-Çin-Fransız yemek uzmanları getirip, havalarını atıyorlar!.. Hele o 'Gelinli-Kaynanalı' yemek programlarından bıktık-usandık artık!.. Yani, bizim gibi 'Aç Ayıları' bu TV programlarıyla oyalıyor-oynatıyorlar!.. Ortalıkta bir tane nitelikli ve liyakatli "bilgi-kültür-yarışma-tartışma-sağlık-spor' programları kalmadı!.. Bindirildik bir alâmete, götürülüyoruz kıyamete!..

Size soruyorum; şu son yıllarda bir tanecik dillerden düşmeyen yeni bir şarkı-beste duydunuz mu? Herkesin akın akın sıraya girdiği bir sinema filmine rastladınız mı? Her dile çevrilen yeni bir Roman-Öykü-Senaryo yazarı çıkarabildik mi? İyi ki Yüce Tanrımız bize bir Yaşar Kemal, Ömer Seyfettin, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Aziz Nesin, Bekir Coşkun... gibi yazar ve şairleri; Kemal Sunal, Yılmaz Güney, Tarık Akan, Adile Naşit, Yıldız ve Müşfik Kenter gibi sanatçıları bağışlamış, hâlâ bunların eserleriyle yetinip duruyoruz işte!..

Durum bizde böyle de, ya dünyada nasıl gidiyor? Baksanıza, Danimarkalı sanatçı bir müzeye asmak için boş bir tuval için tam 75 Bin Dolar almış, iyi mi? Ya İtalya'ya ne diyelim; İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan, içinde sadece taze bir muzu bantla yapıştırıp duvara asmıştı, çok sanattan anlayan (!) bir dallama bu esere tam '120 Bin Dolar' ödeyerek satın aldı, ya buna ne dersiniz!? Bugün yaşadığımız dünya nereye gidiyor Allah aşkına? Küçücük bebeğini tedavi ettirmek için 3 -5 Bin Dolar bulamayanlara bakınız, bir de bu sanat hayranı dallamaların ödedikleri paralara bakınız, nereye doğru gittiğimizi anlayınız...

Sizi bir nebze olsun güncel yaşantımızı şöyle bir gözlemlemenize yardımcı olabildiysem eğer, ne mutlu bana, hadi bana bugünlük de eyvallah!..                      Sakin KOŞAR...

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI