YATAĞAN ELDEN GİDİYOR

TURGAY  MUTLU                                                                                  MUTLU  KÖŞE

                                YATAĞAN    ELDEN  GİDİYOR 

              Yazının başlığı aslında ''Yatağan Ovası Elden Gidiyor Mu'' olacaktı. Çünkü ova elden gitti mi, Yatağan'da elden gider. Tarım çok önemlidir. Hele günümüzde pandemi -corona salgını nedeniyle gıdaya ulaşmanın önemi daha da arttı. Ülkemiz dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyken günümüzde  yanlış tarım politikaları nedeniyle ne yazık ki bunu yitirdi. Dedelerimiz Ahiler, 1402 Ankara savaşından sonra 1414 tarihinde Yatağan Dağının eteklerine boşu boşuna değil, buradaki  verimli ova nedeniyle yerleşmişlerdir. Yıllarca ekmişler, biçmişler ve geçimlerini sağlamışlardır. Atalarımızın ruhları şad olsun. Işıklarda uyusunlar. Yatağan ovamız bereketli, verimli topraklara sahip olduğu için yılda 2 bazen 3 ürün verir. Kutsal topraklara sahip olduğumuz için Yatağan halkı olarak çok şanslıyız. Yer altı sularımızda bol ve her çiftçiye yetecek ölçüde vardır.  Bu verimli topraklarda 6 bin aktif 4 bin pasif üretici tarımla uğraşarak ekonomimize katkıda bulunmaktadırlar. Yatağan Ziraat Odası Başkanı sayın Süleyman Kuru'dan aldığım bilgiye göre bu rakamın doğru olduğuna inanıyorum. Zeytincilik ve hayvancılıkla uğraşanlarda buna dahildir.

                     Gecen hafta sosyal medya üzerinden sevgili abimiz Kemal Çolakoğlu sayesinde Yatağan ovasında Bereket Enerji tarafından yapılan sondaj saha çalışmalarının fotoğraflarını gördük. Dünde Belediye toplantı salonunda dar kapsamda yetkililer tarafından 30 kişilik guruba bilgi verilmiş. Tabi ki burası küçük bir yer olduğu için konuşulanlar dışarıya yansıdı. Kimin ne konuştuğunu öğrendik. Pandemi nedeniyle az kişi davet edilmiş. Oysa bu tür konular, bilgilendirmeler halkın geniş katılımıyla yapılsaydı daha da etkili olurdu. Saklanılan nedir? Bunu Yatağan halkı olarak bilmek istiyoruz. Bu ülke, bu topraklar hepimizin ortak malıdır. Su, hava ve toprak ulusal bazda herkesin hakkıdır ve ortak kullanıma açıktır. Havamızı zaten kirlettiniz bari suyumuzu ve toprağımızı kirletmeyin, yok etmeyin. 1976 ve 1977 yıllarında 2 yıl boyunca MTA'da çalıştığım için sondajın ne olduğunu iyi bilirim. Açık sahada çalıştım ve bu bölgedeki tüm kömür havzalarını az çok iyi biliyorum. Yatağan ovasındaki çalışmalar su, kömür ve sismik araştırmalar üzerine yapıldığı söyleniyor. Biz istemiyoruz verimli ovamızda bu tür çalışmayı. Galeri sistemiyle kömür çıkarılırsa sularımız kaybolur gider. Pınarbaşı, Dipsiz ve Asardan gelen su kaynakları kurur. Bunun örneğini Eskihisar'da gördük. Hani nerede Halkalı'nın suyu? Yok oldu gitti. Yanlış anlaşılmasın Yatağan ovasında bir metre kare tapulu yerim bile yok. Fakat suyunu içtiğim, havasını soluduğum ve verimli toprağından beslendiğim için bu coğrafyaya borçluyum. Saygım, sevgim var havasına, suyuna, toprağına.

                      Arkadaşlar bu işin siyaseti yok. Herkes yasaların izin verdiği ölçüde bu kötü gidişata dur demelidir. Toprağımıza suyumuza sahip çıkalım. Başta Belediye Başkanımız ve Ziraat Odası olmak üzere Muhtarlar, partiler, sivil toplum kuruluşları, odalar, dernekler, çiftçiler ve halkımız el ele vererek bunu hep beraber başarmalıyız. Geçmişte YAÇEV (Yatağan Çevre Platformu) adına birçok kötü gidişata engel olduk. Yasal çerçevede kamuoyu oluşturarak santrale baca gazı arıtma sistemi desülfirizasyon tesisi , halkımızın anlayacağı dilde filtre takılmasına ön ayak olduk. Şimdi temiz hava soluyorsak bir ölçüde burada YAÇEV'in büyük katkısı vardır. Bunu unutmayın. Göl yeri mevkiine hava ve çevre kirliğine neden olacağı için çimento fabrikası kurulmasına izin verdirmedik.  Atatürk Mahallesi- Hacıyaka mevkiine Çamaşır yıkama fabrikası kurdurtmadık. Tüm bunları yaparken siyaset gütmedik. Her partiden arkadaşlarımızla ortak hareket ederek bu işleri başardık. Şimdi de aynısını yapabiliriz. Su hayattır. Su olmadı mı öldün demek.  Ülke ekonomisine katkı en çok yer altı değil, yer üstü sağlar. Yeryüzünde verimli toprakların önem kazandığı bir dönemde biz toprağımıza peşkeş çektirmemeliyiz. Yatağanımızın elden gitmesini istemiyoruz. Yasal çerçevede hukuksal yollara başvuralım ve suyumuza, toprağımıza sahip çıkalım. Bu konuda sevindirici bir haber var. Yatağan Yeşil Yaşam Derneği, Temmuz 2020 tarihinde açmış olduğu Hacıbayramlar- Hisarardı yer altı kömür işletmeciliği ÇED İptal davasını kazandı. Bu bize bir örnektir. Demek ki yasal yollarla mücadele ederseniz haklı davanızı kazanabiliyorsunuz. Başta dernek başkanı Kazım Erol olmak üzere tüm üyelerine teşekkür ederiz. Ahi Sinan ve Ahi Ebubekir dedelerimizin bize emanet ettiği bu kutsal topraklara elbet sahip çıkacağız. Bu böyle biline.Yatağan sahipsiz değildir.

                          

             

YAZARIN DİĞER YAZILARI