AFAD tarafından hazırlanan, Muğla İl Afet Risk Azaltma Planı verilerinde, 4 aktif fayı olan Muğla'nın deprem riski, Tsunami tehlikesi, meydana gelebilecek 6.0 ve üzeri bir depremde, depremden en çok etkilenecek bölgeler paylaşıldı. 2021 yılında yayınlanan raporda, Muğla-Yatağan, Ula-Ören, Karaova-Milas ile Fethiye-Burdur fay hattı ile ilgili detaylı bilgi verildi, fay hattı üzerinde bulunan mahalle ve bölgeler, tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi. Ayrıca Muğla tarihinde hasara neden olan depremler tarihleriyle paylaşıldı.
Haber Merkezi
AFAD tarafından hazırlanan, Muğla İl Afet Risk Azaltma Planı verilerinde, 4 aktif fayı olan Muğla'nın deprem riski, Tsunami tehlikesi, meydana gelebilecek 6.0 ve üzeri bir depremde, depremden en çok etkilenecek bölgeler paylaşıldı.
MUĞLA-YATAĞAN FAY HATTI İLE İLGİLİ RAPOR
İki parçadan oluşan fayda Muğla segment 25 km, Yatağan segmenti ise 18 km uzunluktadır. Yatağan segmenti, batıda Turgut ilçesinden başlayıp, Yatağan ilçesinin güneyinden geçerek Akçaova'ya doğru uzanmaktadır. Fayın Yatağan bölümü KD'ye doğru eğimlidir. Fay daha sonra GB'ye doğru eğimlenerek Muğla ilçesini kuzeyden kat ederek Gölcük ilçesine kadar ilerlemektedir.
7-8 BİN YIL ÖNCE EN AZ 6 BÜYÜKLÜĞÜNDE İKİ DEPREM MEYDANA GELMİŞ
Yatağan segmenti üzerinde açılan paleosismoloji hendeklerinde, biri M.Ö. 366 ile M.Ö. 160 yılları arasında ve ikincisi M.S. 342 ±131 yıllarında olmak üzere iki yüzey kırığı yaratan depremin meydana geldiği belirlenmiştir.
Muğla fayı üzerinde yapılan paleosismoloji çalışmalarında M.Ö. 6000 ve M.Ö. 5200 yıllarındaki en az 6 büyüklüğünde iki depremin meydana geldiği tespit edilmiştir. Aletsel dönemde, bölgede 1941 yılında iki adet Ms 6.0'lık deprem meydana gelmiştir ancak bunların hangi faylar üzerinde oluştuğu belirsizdir. Ayrıca fayın haritalanmamış olan doğu ucunda (Gölcük doğusu, Arıcılar ve Kavakçalı mevkii) 13 Mart 2017'de Mw 4.9, 22 Kasım 2017'de Mw 5.0 ve 25 Kasım 2017'de Mw 5.1 büyüklüğünde depremler meydana gelmiştir. Bu depremlerin büyüklüğünün çok yüksek olmamasına rağmen bölge köylerinde küçük ölçekli hasarlar, kaya düşmeleri ve heyelanlara neden olmuştur.
FAYIN TAMAMI KIRILIRSA 7, PARÇALI KIRILIRSA 6 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM MEYDANA GELEBİLİR
Muğla-Yatağan fayı yaklaşık 43 km uzunluktadır. İki segment arasında yer alan 6 km'lik sıçrama bölgesini göz ardı edildiğinde ve fayın 43 km'lik kesimin tamamının tek seferde kırılması durumunda fayın Mw 7.0'lık bir deprem üretmesi mümkündür. Parçalı kırılması durumunda ise Mw >6'lık depremler meydana getirmesi olasıdır. Paleosismoloji sonuçlarına göre Muğla-Yatağan fayı üzerindeki son yüzey kırığı yaratan deprem en az 1600 yıl önce oluşmuştur. Bu fayın deprem tehlikesinin daha güvenilir biçimde belirlenebilmesi için, fayın her iki segmentinin deprem tarihçesinin, segmentlerin deprem tekrarlanma aralığının ve kayma hızlarının ayrı ayrı çalışılması ve fayların birlikte davranıp davranmadığının paleosismolojiyle araştırılmasına ihtiyaç vardır.
ULA-ÖREN FAY HATTI İLE İLGİLİ RAPOR
Ula-Ören fay zonu veya diğer adıyla Gökova fayı Muğla doğusunda, Muğla-Yatağan fay zonundan dar bir açı yapacak şekilde ayrılarak yaklaşık D-B doğrultusunda uzanır.
Fayın karadaki toplam uzunluğu 60 km. civarında olup, Ören'in batısından denize girerek, İstanköy adasının güneyini izleyerek batıya doğru devam etmektedir.
Doğuda, Ula-Gökova civarında dik falezlerle kendini gösteren fay, kıyı boyunca birbirine paralel segmentlerden oluşmaktadır. Tarihsel kaynaklar Gökova fayının yakın çevresini etkileyen tarihsel depremlerin bulunduğunu belirtmektedir; M.Ö. 412-411 ve M.S. 1493 (Ambraseys, 2009). Bununla birlikte 20 Temmuz 2017 Mw 6.6 Bodrum-Kos depremi yine bu fayın deniz içinde kalan batı ucunda meydana gelmiştir.
528 YILDIR DEPREM MEYDANA GELMEDİĞİ SONUCUNA VARILABİLİR
Bu fay'ın Ören kesimi üzerinde Akyüz vd. (2019) tarafından gerçekleştirilen iki adet paleosismoloji çalışmasında birinci hendekte M.Ö. 1052±236 ila M.Ö. 163±72 yılları arası ve M.S. 945±84 ila M.S. 1638±60 arası iki deprem, ikinci hendekte ise M.S. 489±70 ile M.S. 1587±48 yılları arası bir deprem belirlenmiştir. Bu depremler yüzey kırığı yaratacak büyüklükte olmaları nedeniyle yıkıcı niteliktedir. Belirlenen bu depremler tarihsel kayıtlarla uyumludur. Gökova fayının Ören kesiminin en son M.S. 1493'te kırılmış olabileceği kabul edilecek olursa bu kesimde son 528 yıldır deprem meydana gelmediği sonucuna varılabilir.
FAYIN TEK SEFERDE KIRILMASI DURUMUNDA 7.2 DEPREM ÜRETEBİLİR
Ula-Ören fayının deniz içindeki kesimleri göz ardı edilerek ve Türkiye Diri fay haritasında yer alan toplam 60 km'lik uzunluğu dikkate alınacak olursa. Bu fayın tek seferde kırılması durumunda Mw 7.2'lik bir deprem yaratması muhtemeldir (Wells ve Coppersmith, 1994). Fayın çok parçalı yapısı dikkate alındığında Mw >6'dan büyük birçok depremle kırılması da olasıdır. Bu fayın deprem tehlikesinin daha güvenilir biçimde belirlenebilmesi için, fayın deprem tekrarlanma aralığı, kayma hızı ve deprem tarihçesi odaklı daha fazla paleosismoloji çalışması yürütülmesi gerekmetedir.
KARAOVA-MİLAS FAY HATTI İLE İLGİLİ RAPOR
Karaova-Milas fay zonu, Karaova-Milas arasında yüzeyleyen metamorfik kayaçlarda izlenebilen KB-GD dogrultulu birbirine paralel fay takımlarından oluşmaktadır. Türkiye diri fay haritasında 3 parça ve toplam 36 km uzulukta gösterilen fay, Kırkan vd. (2019) ve Akyüz vd. (2019) tarafından 2 parça (Beçin ve Karakıyı segmenti) ve toplam 50 km olarak haritalanmıştır. Sağ yanal doğrultu atımlı olan faylar yaklaşık 2 km genişlikte bir fay zonu oluşturmaktadır.
SON DEPREMİN 4000 YIL ÖNCE MEYDANA GELDİĞİ BELİRLENDİ
Kırkan vd. (2019) ve Akyüz vd. (2019) Karakuyu segmenti üzerinde açtıkları paleosimoloji hendeklerinde son 10 bin yılda 2 depremin meydana geldiğini ve son depremin yaklaşık günümüzden 4000 yıl önce meydana geldiğini belirlemiştir.
MTA Türkiye Diri Fay haritasına göre toplam uzunluğu 36 km bulan Milas fayının tamamının tek seferde kırılması durumunda Mw 6.9'luk bir deprem meydana gelmesi mümkündür (Wells ve Coppersmith, 1994). Bu fayın deprem tehlikesinin daha güvenilir 56 biçimde belirlenebilmesi için, fayın deprem tekrarlanma aralığı, kayma hızı ve deprem tarihçesi odaklı daha fazla paleosismoloji çalışması yürütülmesi gerekmetedir.
EŞEN FAYI (FETHİYE-BUDRDUR) İLE İLGİLİ RAPOR
Fethiye-Burdur Fay zonunun karakteristiği hakkında farklı düşünceler bulunmaktadır. Hall ve diğ, (2014) Fethiye-Burdur Fay zonunun Helenik yayın devamı niteliğinde olduğunu vurguladığı gibi Tosun ve diğ. (2021) bu fay zonunun baskın olarak normal fay özelliğinde olduğunu ve Hall ve diğ (2014) aksine bu dalma batma zonunun devamı niteliğinde olmadığını belirtmektedir. Fay zonu, KD uzanımlı, 10-90 km arasında değişen genişlikte bir zon içinde yer alan segmentlerden oluşmaktadır. Türkiye Diri fay haritasına göre Muğla il sınırının doğusunda Eşen fayı ve kuzeydoğusunda ise Altınyayla faylarıyla temsil edilmektedir.
Eşen fayı, Fethiye'nin doğusunda, Eşen havzasının doğu sınırı boyunca yaklaşık K-G yönlü 3 segment halinde izlenebilmektedir. Eşen fayının KBK yönelimli güney segmenti 10,5 km, KDK yönlü orta segmenti 24,5 km ve KB yönlü kuzey segmenti 10 km uzunluğundadır. Normal fay karakterindeki Eşen fayı MTA Türkiye Diri fay haritasına göre Kuvaterner fayı olarak haritalanmıştır (Emre vd. 2013).
TEK SEFERDE KIRILIRSA 7.0'LIK DEPREM ÜRETEBİLİR
Yerli vd. (2010) havzanın batı sınırı boyunca da normal faylar belirlemiş ve bunların tarihsel dönemde deprem meydana getirdiğini belirtmiştir. Bu faylar diri fay haritasında yer almamaktadır. Eşen fayı deprem tarihçesi ve paleosismolojisi konusunda bilgi sınırlıdır, Bu fayın deprem tehlikesinin daha güvenilir biçimde belirlenebilmesi için, fayın deprem tekrarlanma aralığı, kayma hızı ve deprem tarihçesi odaklı daha fazla paleosismoloji çalışması yürütülmesi gerekmetedir. Ancak fayın toplam uzunluğunun 45 km olması dikkate alındığında, tek seferde kırılması durumunda Mw 7.0'lık bir deprem üretmesi olasıdır (Wells ve Coppersmith, 1994). Parçalı kırılması durumunda Mw >6 büyüklüğünde birkaç deprem meydana getirmesi mümkündür.
MUĞLA'DA TSUNAMİ TEHLİKESİNE YÖNELİK AFAD RAPORU
Muğla'nın Ege ve Akdeniz kıyıları boyunca tsunami tehlikesi oluşturan birçok kaynak vardır. Helenik yay boyunca meydana gelebilecek büyük tektonik depremler, depremlerin tetikleyebileceği sualtı heyelanları, yay boyunca yer alan adalardaki volkanik patlamalar ve olası meteor düşmeleri bu kaynaklara örnektir (Yalçıner vd. 2003, 2005; Yolsal ve Taymaz, 2010; Yolsal-Çevikbilen ve Taymaz, 2012,).
Muğla kıyıları, yakın çevresindeki Gökova fayı veya Rodos Transform fayı gibi yakın kaynaklardan türeyebilecek tsunamilerden etkilenebileceği gibi, yüzlerce kilometre uzaktaki çok uzaktaki bir kaynaktan da etkilenmesi mümkündür. Örneğin, M.S. 365 ve M.S. 1303 Girit depremlerinin Akdeniz kıyılarını etkilediği modelleme ve paleotsunami çalışmalarıyla ortaya konmuştur (Yalçıner vd., 2005; Yolsal-Çevikbilen ve Taymaz, 2012; Papadopoulos vd., 2012).
Yakın tarihte ise 1956 Amargos depremi ve 2017 Kos-Bodrum depremlerinin yarattığı tsunamiler Muğla'nın Ege kıyılarında önemli hasarlar oluşturmuştur (Papadopoulos ve Pavlides, 1992; Yalçıner vd., 2017). Bu nedenle Muğla'nın tsunami tehlikesinin ayrıca ele alınıp araştırılması gerekmektedir.
6.0 VE ÜZERİ BİR DEPREMDE HANGİ BÖLGELER EN ÇOK ETKİLENİR?
Muğla ilindeki aktif faylara bağlı oluşabilecek 6.0 ve üzeri büyüklüğündeki depremlerden en fazla bu faylar üzerindeki yerleşim yerleri hasar görecektir. Yatağan Fayı üzerinde Turgut, Yatağan, Akçaova, Muğla fayı üzerinde Menteşe, Düğerek, Yaraş, Gölcük, Arıcılar yerleşimleri, Gökova Fayı üzerinde Gökova, Akyaka, Ören yerleşimleri, Milas Fayı üzerinde Milas-Karakuyu-Beçin bulunur. Dalaman ilçe merkezi Dalaman Fayı üzerinde, Fethiye ilçe merkezi Fethiye Fayı üzerinde, Seydikemer Eşen-Seydikemer fay zonu üzerindedir.
Özellikle Ören, Gökova, Dalaman, Ortaca, Dalyan, Köyceğiz, Fethiye, Seydikemer ve Eşen Ovalarında sıvılaşma oluşacağından, ovadaki yapılarda gömülme ve rotasyonlar olacaktır. Zayıf binalar depremde yıkılacak, can ve mal kaybına yol açabilecektir. Deniz kıyılarındaki ve kıyıya yakın alanlardaki bina ve tesisler en fazla zarar görecek yapılardır.
Bodrum, Milas, Yatağan, Kavaklıdere, Ula, Datça, Marmaris genel olarak kayalık zeminlerden oluşmaktadır. Dalaman, Köyceğiz, Ortaca, Fethiye ve Seydikemer alüvyon zemin üzerine kurulmuşlardır.
PLAJ, BATAKLIK, DERE YATAKLARI, ALÜVYONLAR DEPREMDE CİDDİ SINAV VERECEK
Fethiye Çalış Mevkii, Dalaman Çayı deltası üzerindeki Ortaca ve özellikle Dalaman, Köyceğiz Gölü kenarındaki Köyceğiz ve Dalyan, Karaçulha Deresi alüvyonu üzerindeki Fethiye ve bataklık üzerinde kurulan Çalış Mevkii, Eşen Çayı alüvyonu üzerindeki Seydikemer ovası depremde en fazla sıvılaşmanın oluşacağı ve deprem hasarlarının olacağı yerler olacaklardır.
Kıyılarda ve alüvyonlar üzerinde yüksek katlı yapılara izin verilmemelidir. Kum, mil, kil ve çamurdan oluşan zemine sismik kuvvet etki ettiğinde, kum tanecikleri arasındaki denge bozularak kumla birlikte su yüzeye çıkmakta ve yüzeye çıkan su ve kum karışımı, bulamaç halini alan zeminin bir sıvı gibi davranmasına yol açmaktadır. Bir sıvı gibi davranan zemin üzerindeki binalarda hasarlar, yana yatmalar olmaktadır. Bu olaya sıvılaşmazemin yenilmesi denilmektedir. Gevşek zemin sarsıntı ile birlikte dip suyunu içine alarak sıvılaşır. Üzerindeki binalar da sıvılaşan zemine gömülür. Bu nedenle gevşek zemin depremlerde çok tehlikelidir.
Dalaman Ovası, Dalaman Çayı ile Tersakan Çayı'nın taşıdığı alüvyon malzemeden oluşmuştur. Ovanın Dalaman merkez ve kuzeyine doğru alanlarda zemin çok ince kum ve silt boyu malzemeden, yani gevşek zeminden oluşmaktadır. Deprem sarsıntısında en fazla sıvılaşma olayı çok ince-siltli zeminde olmaktadır. Oluşabilecek büyük depremde Dalaman Ovası'nda sıvılaşma gelişecek ve üzerindeki binalarda yan yatmalar, gömülmeler ya da rotasyonlar olacaktır.