GENÇ ZÜRRA, TOPRAK, İLAÇ, GÜBRE, BUDAMA, EMEK, TER VE TARIM

 Hafta içinde, yakın arkadaşlarımdan biri olan emekli öğretmen dostumla oturuyordum. Üzüntülü idi, üzgün halinin nedenini sorunca, sıkıntısını açıkladı. "Ağaçların budamasını yapan şahıslarla bir türlü irtibat sağlayamadım. Defalarca aradım, maalesef cevap alamadım, ne oldu neden geri dönmediler bilmiyorum. Hâlbuki her sene tam zamanında gelirler, işe girişirler 2-3 günde budamayı bitirir, paralarını alır giderlerdi." dedikten sonra, yüzündeki öfkeli hâl daha da arttı, kaşları çatıldı, sinirleri biraz daha bozuldu. Rahatlayacağını düşünerek: "Hocam, merak etmeyin bir süre sonra gelirler!" Der demez: "Olur mu, Bedri bey. Artık zaman geçti ağaçlar meyveye döndü, bundan sonra budama olmaz. Yazık oldu onca ağaca" deyip, sinirli halini sürdürdü.

Öğretmen arkadaşım, 1960 yılında ilimize gelip göreve başlamış, evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış ve uzun süreli hizmet sonunda emekli olmuş. Emekli yaşamına başlayınca, düşüncesindeki üretici kişi olma projesini uygulamaya sokmak için, planladığı yoldan hareket ederek, ilgi duyduğu tarım konusu için, kolları ve paçaları sıvamış. İl merkezine yakın bir ilçeden tarla satın almış. İleriki yıllarda başıma problem açabilir ve elimde kalabilir düşüncesi ve: "Tarlaya ektim soğan/ bitmedi yedi doğan/ Hep mi güzel oluyor/ Senin annenden doğan/ türküsünü ayıtmamak için ceviz fidanları dikmiş. Ne tekim, bu ağaçlar yıllar içinde büyüyüp gelişmiş ve kurutulmuş haliyle, iki tonu aşan meyve verimine ulaşmış.

Ulaşmış ulaşmasına da, ağaçlar öyle durduk yerde kendi kendine meyveye dönüşmüyor, tabii. Bakımları yapılıyor, gübreleri veriliyor, çocuk gibi bir nevi okşanıyor, seviliyor, zararlılardan korunması için ilaçlanıyor. Yıllarca verilen bu emekler sonunda; sevgi, ilgi ve bakım meyveye dönüşüyor, dolayısı ile sonunda her yıl sahibine çuvallar dolusu ceviz sunuyor.

Bu arada özellikle bir hususu daha belirtmeliyim! Meyvelerin toplanması, kabuklarının özel bir makine ile soyulması, soyulanların eleklere alınıp kurutulması ve daha sonra çuvallara doldurulup tedarikçiye gönderilmesi ayrı bir zahmet, ayrı bir külfet ayrı bir emek, istiyor. Çarşı ve pazardan alınan cevizi kırıp yemek; zevkle, zahmetsizce ve dakikalar içinde gerçekleşiyor. Ancak üretilmesi ve pazara getirilip satılması; yazıda anlatıldığı gibi bir çırpıda olmuyor. Yıllarca emek veriliyor ki, bu süreç; pek zahmetli, pek yorucu ve pek sıkıntılı geçiyor. Tüketici bunları yaşamadığından, aldıklarının pahalı olduğunu düşünüyor.

Süresi gelmiş ve hatta geçmiş, saçı sakalı birbirine karışmış insanın tıraş edilmesi ile Koyun ve Kuzunun uzayan tüylerinin kırkılması gibi ağaçlarında budanarak, bir nevi tıraş olmaları gerekiyor. Bu operasyon, ağacın; gençleşmesi, veriminin artması, hastalıktan korunması ve ürünün kalitesi için, adeta olmazsa olmaz kural.  

Emekli öğretmen; sorumlulukları konusunda, zamanı çok iyi kullanan, hiç bir işini ertesi güne bırakmayan, hatta bunu sıklıkla telaffuz ederek belirten bir karakter. Hele öğretmenliğin ötesinde okulun yöneticisi olmak, disiplinli yaşamı, adeta zorluyor! Fakat bu kez, onca; kurallara saygılı ve işlerinin sıkı takipçisi olmasına rağmen, adamsendeci birkaç kişinin gadrine uğruyor.

"Şimdiye kadar böyle bir aksama olmamıştı" diyen hoca: "Sıkıntı oluştu. Ancak önümüzdeki yıllar içinde, böyle düzensizlikler yaşanırsa, durum oldukça kötü. Hem üretim, hem kalite ve hem de verim aksar. Tabii bu aksaklıkların nedeni: İşi yapanların kurumsallaşmamış, yanı sıra organize olmamış ve bir programla çalışmayan kişiler olması" deyip çayını yudumluyor.

Konunun asli sorumlusu Tarım Bakanlığı, tabii. Tarım alanları küçülsede, köyde evi tarlası olan genç neslin ulam ulam şehirlere akması, tarımsal alanların boş bırakılması, ".adam sende, boş ver. Şehre gider bir iş bulur orada yaşarım, nasıl olsa bir torpil bulur, bir kuruluşta iş de bulabilirim!" hayali ile baba ocağını terk etmek en büyük neden!

Öte taraftan tüketici her yıl çoğalıyor. Şehirlere göçen genç insanlar ne iş bulursa çalışıyor ve ekmek parası kazanmak için, şehrin zor yaşamına direniyor. Hâlbuki ülkemiz tarım alanında kendi kendine yeten bir ülke konumunda iken, bu gün artık böyle bir durum maalesef görünmüyor. Köydeki tarla ekilip biçilmeyi beklerken, genç nesil bunu değerlendirmeye yanaşmıyor.

Bu durumda ülkeyi yönetenler, tarımsal çalışmalara, araç-gereç-yakıt-gübre ve bilimsel projelerle müdahale etmelidir. Genç üretici neslinin şehirlere akışı durdurmalıdır. Yoksa topraklarımız çoraklaşacak, genç üreticilerimiz şehirlerin pisliğini, çöpünü, kirini temizliyoruz diye ömrünü tüketecektir.

Üretimin hız kazanması için tedbirler ne ise alınmalıdır. Tarım Bakanlığı, planlama ve projelendirme çalışmalarına, Büyükşehir Belediyelerinin katkı ve desteğini yanına çekmeli ve ortak çalışma konusunda önemli rol üstlenmelerini sağlamalıdır. Bu ortak çalışma meclisten geçirilip yasalaştırılmalıdır. Kurumsal bir güç durumunda olan Büyükşehir Belediyeleri, üreticilere; fiili hizmet verirken, çevresel tarım faaliyetlerine daha aktif, daha pratik ve daha hızlı şekilde erişebileceğinden, organize olmuş bir güç olarak, ülkenin tarım politikaları uygulanmasında, gerçekçi katkı sağlayabileceğini düşünüyorum.  

Destek akışının, bu yol ve yöntemlerle başarılması mümkün kılındığında ve bunun dikkate alındığında, konunun bu açıdan değerlendirilmesi ve uygulanması sonucu ülke tarımı için pozitif sonuçlar açık seçik görülecektir!

Hatta yazıya konu olan emekli, yönetici/öğretmen arkadaşımın budama sorunu, il çapında disipline edilmiş kurumsal hizmet grubu ile gerçekleştirilebileceğinden, tarımsal iyileştirme çabasına katkı sağlayacağı ve bunun hedefe ulaşmada, üretime hız kazandıracağı, ürün bolluğu yaratacağı ve kalite standardı bozulmadan artacağı, "Muhakkak" sıfatı ile tanımlanabileceğini düşünüyorum!

Tarımda işgücü organizasyonu ve üreticiye an itibarı ile desteğin, başarılı sonuçlar çıkaracağı kesindir. Büyükşehir bünyesinde oluşturulacak orman yangın söndürme timlerine benzer organize gücün, tarımsal kalkınma projesine destek amaçlı çalışmalarda da yararlanılabileceği, bunun hizmet akışına hız sağlayacağı, hizmete heyecan ve başarı kazandıracağı düşüncesindeyim! Dilerim, yöneticiler düşüncelerimi dikkate alırlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI