HEPSİ BOŞ HEPSİ FASA/FİSO

                             HEPSİ BOŞ HEPSİ FASA/FİSO

 

Bir Türk atasözü, şunu der: -Kötü komşu insanı mal sahibi yapar- Bu Atasözümüzden yola çıkarak sorun yaratan komşumuzun yanlışlarını, bilmenize ve görmenize rağmen, desteklemeniz, arkasında durup, Ege adalarının silahlandırılmasına göz yummanız ve o ülkeye çeşitli silahlar verip, tarafgir davranışınız, tüm Dünya'nın gözü önünde sürgit devam ediyor. Ayrıca, konuşlanan silah namlularının Türkiye'ye çevrilmesi tavsiyesinin de, sizden geldiği düşüncesindeyiz.

Sorun yaratan Komşumuzun da, bu tavsiyeye memnuniyetle uyduğunu görüyoruz. ABD; sorunu, niçin bir masada oturup konuşmalarını önermiyor ve bu konuda önayak olmuyor, merak ediyoruz? O zaman başka niyetlerin olduğunu varsayıyoruz. Müttefikiniz iki NATO ülkesi Türkiye ve Yunanistan'ı karşı karşıya getirmeyi ve silahlı bir çatışmaya girişmelerini mi, istiyorsunuz? Adalar üzerinde gelişen olaylara bigâne kalmış gibi görünseniz de, fiilen desteklerinizin sürmesi, bizi şaşırtmıyor! Şaşırmıyoruz, çünkü bu arada onca üs ve silah yığınağı ne anlama geliyor, anlayamıyoruz?

Burada ana temaya geçelim. ABD'nin, dostluğuna inanır, sevinirdik. -Ülkeler arasında dostluk yoktur, çıkar vardır- İlkesini yıllar sonra öğrendiğimizde, yediğimiz peynirlerin tuzu rahatsız etmeye başlayınca, dikkat kesildik. Meğer rahatsız edici durum tuzdan değil, ABD'nin siyasi değerlendirmelerinden kaynaklanıyormuş. ABD'ye hayranlık duyduğumuz yıllarda, henüz gençtik, delikanlıydık. Bazı ülkelere; (Peynir, Süttozu ve Nebati Margarin) Gönderen ABD, gönderdikleri yiyeceklerin tüketilmesini istediğinden, şefkatli bir baba ile karşı karşıya olduğumuz duygusunu yaşardık! Bu arada: (Karaman'ın koyunu, sonra çıkar oyunu) Atasözü hiç aklımıza gelmezdi.

Gönderilenler çöpe atılmasın diye, birde türküsü besteletilmişti, türkü: "Zeytinyağlı yiyemem aman" diye başlıyordu. Sanatçılar türküyü radyoda ve 45'lik plaklarda okurken, mahalli düğünlerde de, türkünün enstrümantal müziği ile dans edilirdi. (Dans "Oynama" anlamında kullanılmıştır) Türkünün devamında (Basma, pazen, patiska ve buna benzer) kumaş üretimimizi sonlandırıp, ABD ve BATI ülkelerinin ürettiklerini satın almamızı istediklerinden: "Zeytinyağlı yiyemem aman" diye başlayan türkü: "Basma da, fistan giyemem aman" diye devam ederdi.

Yanı sıra, o geçmiş yılların yerel düğünlerinde bir başka türkü daha söylenmeye başlamıştı: "Ak Burçak Kara Burçak/Yarim asker olacak/Evlenmeyin, bekârlar/Naylon, kızlar çıkacak  /Amanını yalel, yalel!/" diye başlayıp devam eden bu türkü ile toplum; sentetik giysileri giyme hazırlığına; farkına varmadan türküsünü ayıtarak ve düğünlerde müziği ile çiftetelli gibi oynayıp, hayalindeki "Naylon kız" tamlamasını hafızasına kaydetmişti! Çünkü tarım ülkesi yurdumuz, artık Ekmek Ayvasını yavaşça, ısırıp yemeye başlayacaktı.

Bu paragrafta ABD Senatosunun masum istemine geçelim(!) ABD F-16'lar için Yunan şartı istiyormuş(!) Sayın senatörler! İsteklerini bir liste halinde hazırlayıp, uçağın; hangi şartlarda ve hangi koşulda nasıl kullanılacağının belirtilmesi ve şartlara uyulmaması halinde ne gibi yaptırımlara müstahak olunacağını bildirirseniz ülkemiz aklını başına devşirecektir(!) Ama önce diler ve isterim ki, Tanrı aklınızı başınıza koysun! Fakat önceliği Mr. Menendez'e versin.

Mr. Menendez'e şu soruyu ulus olarak sormak isteriz: Yunan F-35'leri, Türk hava sahasını ihlal ettiğinde, Türk F-16'larının o an, ne yapması gerektiğini açıklar mısınız? Eğer bu nezaketi gösterirseniz, bundan fazlası ile memnun olacağımızın bilinmesini hatırlatırız! Sayın ABD senatosu ve özellikle Mr. Menendez! Türkiye'yi müstemleke gözü ile mi bakıyorsunuz? Unutmayın, Türkiye ABD müttefikidir! Kıbrıs'a barış götürürken, Türkiye'ye karşı demediğiniz, yapmadığınız kalmadı. Savaş bitince, baktık gördük ki: "El'den(Yabancıdan) gelen öğün olmuyor, o da vaktinde bulunmuyor" deyip, savunma sanayimizi kurduk.

Lozan ve Paris antlaşmalarına göre, bazı adaların kullanım hakkı Yunanistan'a verilmiştir. Ancak bu hakkın adaları silahlandırma imtiyazı bahşetmediği hatırlanıp, dikkate alınmalıdır! Adaların Türkiye'ye karşı silahlandırılması, namlularının Türkiye'ye yönlendirilmesi ile komşumuz olağanüstü yanlış yapıyor! Bu açıkça ve net bir kışkırtmadır, tahriktir! Lozan Antlaşmasına imza atan ülkeler, durumu karşıdan izlemektedir ve bu durum karşısında, ne gibi tepki verileceğini merakla bekliyoruz. Gelişmeleri kabul edilebilir buluyor musunuz?

Örneğin: Aynı fotoğrafı bir an tersine çevirip, adalar Türkiye tarafından silahlandırılsa, namluları Yunanistan'a çevrilse: Başta ABD ve AB olmak üzere, tüm ulusların nasıl tepki vereceğini merak etmiyoruz(!) Çünkü tahmin ediyoruz. İşte: bu nedenle; Demokrasi, hukuk, adalet, uluslar arası antlaşmalar, insan hakları, Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler falan filan. Hepsi boş, hepsi fasa/fiso, diye düşünüyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI