YOLU MUĞLA'YA DÜŞEN ÖĞRETMEN 4

YOLU MUĞLA'YA DÜŞEN ÖĞRETMEN 4

 

 

            Peki, okumayı bırakabilir miydim?.. O zaman kör, sağır, dilsiz yaşayan biri olacaktım. Öyle de yaşayamazdım elbette. İnsanın kurtuluşu okumaktan, dünyayı yutmaktan geçerdi çünkü. O yüzden okuma alışkanlığımı sürdürmek istiyordum.

            O yıllarda kitaplar, dergiler mantar gibi bitiyordu yerden. Bu arada plaklar da kitaplarla yarışıyordu. Çetin Altan'ın bir plağı çıkmıştı, posta yoluyla ona ulaştım. Halk ozanı Âşık İhsani de  plak üstüne plak çıkarıyor, ortalıkta fırtına gibi esiyordu. Onun plaklarını da getirttim. Bir gün kırk yaşlarında başı kasketli bir köylü adam geldi yanıma, altında da küçük bir motosikleti vardı. Kız Enstitüsünde beni buldu. 1965 seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) Manisa milletvekili adayı olmuş. O sıralarda peynir ekmek gibi satılan bu plakları istedi benden. Akşamları köyleri dolaşıp kahvelerde köylülere dinletecekmiş. Gözleri nasıl da parladı plakları görünce!.. Güvence olarak para uzattı. O sırada Çetin Altan'ın ünlü bir sözü aklıma düştü: "Sosyalist yalan söylemez..." dedim. "İşi bitinceye kadar plaklar sende kalabilir..."

            Alaşehir'de okulun dört duvarı arasına sıkışıp kalmak istemiyordum. O günlerde gözümü Akhisar'a diktim. 28 Nisan 1968 günü Akhisar'da bir toplantı vardı. Bu toplantıyı Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) ile Türkiye Öğretmen Dernekleri Millî Federasyonu (TÖDMF) birlikte düzenlemişlerdi. Gazetelerden izliyordum, bir süredir Fakir Baykurt'la Profesör Bahri Savcı memleketi dolaşıyorlardı. Biri sendika başkanı, biri de federasyon başkanıydı. O gün trenle Alaşehir'den Manisa'yı buldum. Garajdan otobüse bindim, ver elini Akhisar!.. Sonra doğru Hakimiyeti Milliye İlkokuluna... Tarihî okulun salonu öğretmenlerle dolup taşmıştı. Başkanlar, iki öğretmen örgütünü birleştirmekten, bu yolla savaşım vermekten söz ettiler. Elbette eğitim sorunlarını, öğretmenlerin uğradığı haksızlıkları da dile getirdiler. Böylece TÖS çatısı altında toplanmanın önemini vurguladılar.

            Unutmadım. O gün çantamda kitaplar götürdüm. Fakir Baykurt'un Yılanların Öcü adlı kitabı vardı, Irazcanın Dirliği vardı, bir de Çilli adlı öykü kitabı... Toplantıdan sonra Fakir Baykurt'a bu kitaplarını imzalattım. Onlardan birini şöyle imzalamıştı Fakir Baykurt:

 

            Necati Yıldırım için

            en iyi dilekler ve tam bağımsız

            bir ülkeye ulaşma savaşında

            engin başarılar...

                                     Akhisar: 28.4.1968.

                                    Fakir Baykurt.

 

            Sanki köpeksiz köyde değneksiz gezmeye başlamıştım. Oysa Alaşehir politikanın ocağı sayılırdı. Burada politika kazanı hep kaynıyordu. Ben politikacılarla karşı kavga verebilir miydim?.. Oysa elimde yalnızca kalemim vardı, o kalemle yola çıkmıştım. Artık yanarsam da yanacaktım. Yoksa şairin dediği gibi, nasıl çıkacaktı karanlıklar aydınlığa?.. Başıma gelecekleri düşündükçe "Dayan bre oğlum!.." diye kendimi yüreklendiriyordum arada. Belki donkişotluk yapıyordum ama yine de savaşımdan geri kalmak istemiyordum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI