DEVLETİN "HUKUKLA" KAVGASI
Hammurabi yasalarından beri devletin şekli hukuk kurallarını göre olması istenir.Bu yüzden HUKUK DEVLETİ diye bir anlayış geliştirilmiştir. Devleti kullanan anlayışlar hukuka uygun kullandıklarını ifade eder her durumda..Aksi durumda o kullanım şekline karşı çıkma hakları doğar insanların.Onun için her devlet bir hukuk devleti olmak görüntüsü vermek zorundadır her zaman.. Yani gerçekte öyle olmasa da öyle görünmek zorundadır.
Hukuk ve demokrasinin gelişmesiyle birlikte devlet de HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ anlayışıyla kullanılmak durumunda
dır.Hukukun üstünlüğü ise devleti kullanan anlayışların değil hukukun söylediklerinin öne çıkarılması demektir. Yani son söz devleti kullanan anlayılşların değil hukuk tarafından söylenmesi gerekir bu anlayışta.. Demokrasinin gelişmesiyle de bu ilke en temel ilkelerden biri olmuştur demokratik toplumlarda..
Bu gün bir toplumun demokrasiye olan yakınlığı -uzaklığı devletin hukuka bakışıyla ölçülmektedir. Hukuk devleti olması değil son sözü söyleyenin hukuk olması öngörülür demokrasilerde. Yani kararların hukukun emrettiği biçimde alınması ve uygulanmasını getirir hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü anlayışı.
Genellikle demokrasisi gelişmemiş bizim gibi toplumlarda hukuk karnelerine baktığımız zaman hukukun üstünlüğü anlayışından birilerinin hiç de hoşnut olmadığını görüyoruz. O birileri hukuku kendileri için en büyük tehlike ve engel bile sayabilmektedir bu tür toplumlarda. Örneğin "Bu anayasa lükstür, bu danıştayla memleket idare edilemez2diyen kiişi devletin önemi görevlerinde bulunuyorsa orada hukukun geçerli ve üstünlüğü nasıl mümkün olacaktır?
Aynı şekilde bir anlayış "Biz bu hukuka güvenmediğimiz için dokunulmazlıkların kaldırılmasını istemiyoruz" diyebilen bir anlayışın elindeki devlet şeklinde hukukun üstünlüğü ve geçerliliği nasıl gerçekleşebilir ki?
Bunun gibi yargıçlarını devlet memuru olarak gören bir anlayış da hukukun üstünlüğüne inanması mümkün değildir.
Yargıçların kendi önünde ceket iliklemesini bekleyen anlayışlar da aynı şekilde hukukun üstünlüğünü kabul edemez
Oysa gelişmiş demokrasilerde hukuk adına kara verenlerin bazı ayrıcalıkları ve üstünlükleri olduğu kabul edilir. Örneğin bir büyük masanın etrafında birkaç sandalyenin neden boş olduğunu açıklayan yetkili,onlar yargıçlara ait oldukları için boşturlar.karşılarında Adalet bakanı oturacağı için yargıçlar burada oturmamışlardır, demiştir bir ekranda..
A.Y. mahkemesinin son kararından sonra bir bakan küplere binmiştir. Gerekçe istediği kararı vermemesi olmuştur mahkemenin. Hukuk devletin bakan istiyor diye mahkemeler karar verirse orada hangi hukuktan söz edilebilir ki?
Mahkeme başkanını neredeyse dövecek gibi davranan bir bakan hukukun nesini savunabilir ki?
Hukukla kavgalı olmak sürekli istenilen kararları vermediği için anayasa mahkemesini aşağılamak küçümsemek hiçbir hukuk devletinde görülebilecek bir örnek değildir. Sn AİHM başkanının ülkemizi ziyaretinde de vurguladığı devletin hukuka daha saygılı olması gerektiğidir.