UZAY PASTASINDAN YARARLANMA

 

Oksijen Gazetesi'nin 26 Ocak-1 Şubat 2024 tarihli sayısında,31. sayfasında  gazeteci Ayşegül İldeniz " Trilyonluk uzay pastasından ne kadar pay alacağız " başlığı altında konuyu işlemiş.

Son beş-altı yılda yeniden hızlanmış olan uzay ekonomisini uzaya giden astronotumuzla birlikte daha seslendirmeye başladık. Birkaç hafta önce devletler açısından uzay yarışını anlattım, neden bazı ülkelerin bu yarışın içinde bu kadar iddialı olarak yer aldığını ve ne yapmaya çalıştıklarını ele almıştım. Bu kez de uzay ekonomisinin ticari potansiyeline ve bu yarışı özel şirketlerin nasıl hızlandırdıklarına değineceğim. 2030'da 1 trilyon dolar olması beklenen bu pazarda mutlaka yer almalıyız. Ekonomiye katkıda bulunacak girişimleri yüreklendirmeliyiz. Çin'liler 140 milyar dolar, Hintler de 15 milyar dolar uzay hacmine ulaştılar. Bu nedenle bir insanımızı 55 milyon dolara uzaya yollamak sembolik olsa da, sadece  yarattığı heyecan bile Nevşehir' deki oturan bir kızımızı heyecanlandirabiliyorsa, bunu başlangıç olarak görmeliyiz. Önce düşlemek gerekir. Hemen ardından çok çalışma, stratejik planlama, kaynak gibi çok da düşsel ve heyecanlı olmayan şeyleri yapmak gerekir. Astronotumuza harcadığımız para fazla bulunsa da, 1,7 milyar liralık uzay bütçemizi başka ülkelerle karşılaştırdığımızda Japonların aya inişi 120 milyon dolara mal olmuş. Rusların 2024'teki tüm uzay programı harcaması 2,6 milyar dolar civarında olacak.

Senede 440 milyar dolar olan uzay ticaret hacminin 2030 yılında 1 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Uydular sayesinde anında iletişim ve içerik, robotlardan internete dek uzay araştırmalarından çıkmış inovasyonlar...

Geçtiğimiz günlerde Elon Musk' in şirketi Spaceks'in dünyanın en büyük roketi Starship,'in ikinci kere uzaya fırlatma deneyini izledik. Yatırım ve girişim sermayesi şirketleri bu alanı ilginç ve kârlı görmeye başlayınca ciddî bir sektör oluştu. Özel sektör uzay yatırımlarını artırınca ABD"nin uzay araştırmalarındaki payı yüzde 70'ten yüzde 50'ye düştü.

 Artık 1 milyon dolarlık tek bir uydu yerine 100 bin dolarlık birçok uydu kullanılıyor.

Bugün dünyada sadece atmosfere uydu taşıyan 100 civarında şirket var. Eskiden kilo başına 65 bin dolar iken bugün 1500  dolara düştü. Çinlilerin Aralık 2023 itibariyle 400 civarında Uzay şirketi ve 140 milyar dolarlık ticari hacimleri var. Hindistan' da 80 civarında Hint şirketi sadece fırlatma konusunda değil, uydulardan toplanan veriyi değerlendirme konusunda da çalışıyor. Toplam hacminin 2030'da 77 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.

Uzay ekonomisinin ilk amacı dünya üzerinde kullandığımız hizmetleri geliştirmek. Yeryüzü görüntüleme, her çeşit iletişim, hava durumunu  takip gibi konular için kullanmak. Uydular sayesinde enerji şirketleri yangına neden olabilecek bitki oluşumlarını önceden gözlemlemeye başladılar. Taşımacılıkta ise uydular gemiler ve kargonun durumunu gözlemek için kullanılabilir. Yer çekiminin olmadığı ortamlarda daha başarılı olabilir.

Uluslararası Uzay İstasyonu'nda bugüne dek çok ilginç araştırmalar yapıldı.

Gelecekte uzayda kurulabilecek fabrikalarda çok daha verimli işlemler yapılabilecektir. Sırf dünya yörüngesinde yapılabilecek araştırma geliştirme ve üretim potansiyeli milyarlarca doları bulabilir.

Yüzlerce şirket, yatırımcılar ve onların geniş banka hesapları, orta ve uzun vadeli gelir potansiyelinin çok yüksek olma olasılığı yüzünden rekabete dahil oluyorlar. Bu rekabet sonucu maliyetler düşüyor ve daha fazla şirket ile ülkenin dahil olduğu bir sektör ortaya çıkıyor.

Türkiye olarak giderek büyüyen bu pazarın neresinde yer alacağımıza karar vermemiz, gerekiyor. Konu, uzun vadede trilyonlarca dolarlık pastanın yüzde kaçını biz yiyeceğiz ve uzay ekonomisini oluşturmak için ne yapıyoruz konusu. Bunun için için de uzaya astronot yollamak dahil, hangi bilimsel konuda öne çıkacağımıza, neyi üreteceğimize ve nasıl insanlarla bunu yapabileceğimize tartışıp karar vermeliyiz.

Uzay konusunda daha işin başında olduğumuzu bilerek, hangi adımlar atabiliriz diye düşünerek adım atmalıyız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI