KIZ KALESİ EFSANESİ

                                      KIZ  KALESİ   EFSANESİ

         Silifke’nin 24 kilometre doğusunda, Mersin’in 60 km batısında yer alan Kızkalesi, 85 yıl önce bölgede yaşayanlar tarafından anlatılan efsane ile denizdeki kalenin ismini aldı. Adını çok severim.   

Manzarası, geniş kumsalları ve temiz denizi ile ziyaretçilerin ilgisini çeken Kızkalesi Beldesinin eski adı Korykos'tur. Kızkalesi ismini ise denizde bulunan kalenin hikayesinden almıştır. Kızkalesi beldesi’nde görülmeye değer birçok arkeolojik kalıntı bulunmaktadır. Heradot'a göre bu şehir Kıbrıslı prens Korikos tarafından kurulmuştur. Bizans döneminde şehir en iyi günlerini yaşamıştır. 1361 yılında ise Kıbrıslı Lusignen tarafından ele geçirilmiş, 1448 yılında ise Karaman Sultanı İbrahim Bey tarafından alınmıştır. 1482 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu'na dahil edilmiştir. 

Şehrin tarihini iki ortaçağ kalesi olan Korikos Kalesi ve Kızkalesi oluşturuyor. Korikos Kalesi, yarımadanın ucunda iki hisardan oluşuyordu. İç avluda küçük kiliseler ve uzun koridor yer alıyordu. Kalenin yapımına Romalılar başlamış ve Kıbrıslılar tarafından tamamlanabilmiştir. Kızkalesi ise kıyıdan 200 metre uzaklıkta küçük bir ada üzerinde yapılmıştır. Kale efsaneleri yöreye göre değişik motiflerde anlatılıyor. Örneğin, diğer kale efsanelerinde sepetin içinde elma veya incir var. İstanbul Kız Kulesi’nde geçen efsanede sepetin içinde elma vardır. Güvercin Ada Kalesi’nde ise incir vardır. Burada üzüm var. Tabi bu anlatılanlar esatir yani efsane olduğu için bizler zevkle okuyor ve inanıyoruz. Mitolojik öykülere bayılırım. Geçen hafta içinde torunum Bade’yi gezdirme bahanesiyle Kız Kalesine tekrar ailece gezmeye gittik. Daha önce defalarca gezip gördüğüm için pekte yabancısı olmadığım bu şirin beldenin adını aldığı kalenin öyküsünü kaleme alıp yazma ihtiyacı hissettim. Birçoğunuz biliyorsunuzdur ama ben yine de hatırlatayım. Keyifle okuyunuz efendim…İyi okumalar…

Kızkalesi hikayesi:

Korykos’ta yaşayan krallardan biri, bir kız çocuğunun olması için, gece-gündüz dua edermiş. Sonunda dileği yerine gelmiş ve çok güzel bir kızı olmuş. Kralın kızı büyüdükçe daha da güzelleşiyormuş. Güzel olduğu kadar yardımseverliğiyle de herkesin olduğu kadar tanrılarında hayranlığını ve sevgisini kazanmış.

Bir gün Korykos kentine bir bilici gelir. Kral da onu saraya davet eder. Kral kızının geleceğini öğrenmek ister. Bilici kıza bakınca irkilir, korkar, fakat krala bir şey söylemez. Kral biliciyi zorlayınca, “Kralım, güzel kızınızı bir yılan sokacak ve kızınız ölecek. Bu yazgıyı kimse bozamayacak. Acıyı yaşayacaksınız. Siz de engel olamayacaksınız” der.

Kral kızına bundan söz etmez, fakat üzüntüyle derin düşüncelere dalar. Sonunda Korykos Kalesi karşısında kıyıya yakın küçük bir adacık üzerine bir kale yaptırır.

Hizmetçileriyle beraber güzel kızını bu kaleye kapatır. Olan bitenden haberi olmayan kız, çok üzülmekte, günden güne eriyip gitmekte, olan bitene bir anlam verememektedir. Kızın canı bir gün altın sarısı “Tarsus Beyazı” üzümü ister. Saraydan gönderilen üzüm sepeti içinden çıkan bir yılan onu sokar ve öldürür.

YAZARIN DİĞER YAZILARI