ANADOLU TOPRAKLARI MÜLTECİ CENNETİ Mİ !?

 

                      ANADOLU TOPRAKLARI MÜLTECİ CENNETİ Mİ !?

Suriye Rejim güçleri 22 Ağustos günü 'Han Şeyhun' kentini tamamen ele geçirince, Rusya ile ikili anlaşmalarımıza rağmen, TSK'nın 8 ve 9 numaralı gözetleme kulelerine taciz ateşine başladı. Yani, orada TSK gücünü istemediklerini uyarı ateşleriyle belli ediyorlardı. Durduk yerde bir Rus Dışişleri yetkilisi çıkıp; "Biz Suriye'nin yanındayız" diye açıklama yaptı, iyi mi?

Bu gelişmeler üzerine bütün haber kanallarında bu işin uzmanı olan kişiler yorumlar yaptılar; kimisi sınırımıza 800.000, kimisi 1.500.000, kimisi de 3 Milyon daha Suriyeli Mültecinin geleceğini söylediler!.. Yıllardır 4 milyon civarında Suriyeli ve diğer Ortadoğu ülkeleri Afganistan, Irak ve İran'dan gelen mülteciler vardı. Hızla nüfusları artıyor, bu aileler 'Nüfus Planlaması' nedir bilmiyorlar, şu andaki sayıları 5 milyonu geçmiş vaziyette!.. Şehir sokaklarımız 'Arapça' tabelalardan geçilmez oldu, her gün bıçaklama olaylarından geçilmez oldu!.. 40 Milyar Dolar bunlara masraf yapıldı!.. Kim için ve ne uğruna!? Bizim bütçeye kaç lira katkıları vardı da biz bu masrafı yaptık!?

Şimdi sınırlarımıza dayanıp da, bu sayılardaki yeni mülteciyi de alırsak, artık bizim bütçemiz bunu kaldıramaz!.. Hani insanlık ve komşuluk da bir yere kadar, değil mi? Ekonominin en öne çıktığı günümüzde, herkes bu işin maliyetini ve gelenlerin başımıza getireceği sosyal, kültürel, güvenlik ve psikolojik sorunları da artık düşünmemiz gerekiyor!..

Çok zaman geçmedi, daha dün gibi; 1918-1922 yılları arasında bizim ülkemiz de işgale uğramıştı!.. Ama biz Suriyeli ve Iraklılar gibi komşu ülkelere kaçmadık, başımızdaki kendi Osmanlı Hükümetimizin ihanetine rağmen, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşlarının çabalarına destek verdik, genç-ihtiyar, kadın-kız, çoluk-çocuk bir olup, işgalcilere karşı ölümüne mücadele verdik ve sonuçta kazandık!.. İşte biz bu ülkeyi böyle kurduk!.. Bazı siyasilerin hataları ve inatları yüzünden asla kaybetmek de istemeyiz!..

Şimdiye kadar bizler komşuluk ve konukseverlik adına elimizden gelenin fazlasını yaptık!.. Hem de yeterli maddi imkânlarımız yokken bunları yaptık!.. Yeter ama yahu!.. Bu bölgenin tek devleti, tek konuksever komşusu bizler miyiz!? Niye cepleri dolu Suudi Arabiyya, İran, Kuveyt, Arap Emirlikleri gibi ülkeler de bu işe ortak olmuyorlar!? Her konuda mangalda kül bırakmayan BM ve AB yöneticileri bu konuya niye yardımcı olmuyorlar!?

10 yıldır devam eden bu dram ve bu dış politikanın artık bir işe yaramadığı, çözüm yerine yaraları daha da derinleştirdiği görüldü!.. Ne kadar kötü olursa olsun, komşu devletin başındaki Beşar Esad orada dururken, biz gidip gidip, bu yöreyle ilgisi olmayan devletlerle çözüm çareleri arıyoruz!.. 10 yıldır olmadı, olmuyor işte!.. Yeni stratejiler ve yeni çözüm yollarıyla Suriye'nin meşru yöneticileri ile masaya oturma vakti gelmedi mi? Ne kadar bu işten anlayan emekli ve tecrübeli eski büyükelçilerimizin hepsi de böyle düşünüyorlar.

Güya müttefikimiz ve NATO üyesi Amerika desen, 35 senedir uğraştığımız PKK-PYD-YPG hainlerine hâlâ binlerce tır dolusu silah, mühimmat ve zırhlı araç yetiştiriyor!.. İllâ Suriye ile aramızda bir Kürt Devleti kuracak, kafasındaki şer düşünce olan "BOP Projesini" illâ orada gerçekleştirecek!? Köpek derisinden post, bunlardan bize dost olmaz!..

ABD Başkanı 22 Ağustos günü ne dedi: "Ben İsrail'in kralıyım!" demedi mi!? Onların bütün hayali, Ortadoğu'da süper bir İsrail yaratıp, çevresindeki bütün ülkeleri onların hükümranlığı altında inletmek olduğunu herkes anlasın artık!.. Aradaki bütün bu uğraşlar, gelip gitmeler beyhude çabalardır, esas amacı görelim artık!..              Sakin KOŞAR.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI