ÖĞRETMENLER GÜNÜ


1981 Yılına kadar Öğretmenler günü, Öğretmen Okulları mezunlarınca, Dar-ül Muallimin kuruluş yıldönümü olarak 16 Martlarda. Köy Enstitüsü mezunlarınca da Köy Enstitülerini Kuruluş Yasasının duyurusunun yapıldığı 17 Nisan 1940 yılının yıldönümü olan 17 nisanlarda kutlanırdı.

Asla onaylamadığımız çok üzücü, bazılarını lanetle andığımız uygulamaları yapan 12 Eylül 1980 Darbe Yönetimi; çok tartışılsa da; M. K. Atatürk'ün Millet Mekteplerin Başöğretmeni olarak ilan edildiği 24 Kasım 1928'in yıldönümlerinde bu günün Türkiye Öğretmenlerinin ÖĞRETMENLER GÜNÜ olarak kutlanmasına karar verdi

Zamanla alışıldı ve artık Öğretmenlerimiz bugünü kutlamayı sürdürüyor.

Bazı insanlarımız özel günlere karşı çıksa da ben öteden beri gerek mesleklerin ve diğer toplumsal konuların ÖZEL günlerinde kutlamalar ve anmalar yapılmasına arka çıkarım. İş her gün yapılsın'a kalırsa hiç sıra gelmeyebilir bu özel günlere. Oysa özel günlerde dikkatle bu konulara odaklanılırsa; tüm kesimlerce katkılar, irdelemeler ve eleştiriler yapılarak konulara dikkat çekilir. Toplum konuyla daha çok ilgilenir ve bilgi edinir.

Öğretmenlik ve eğitim tüm toplum kesimlerini yakından ilgilendiren bir konudur. Çünkü hepimizin ve çocuklarımızın yolu bir gün okul ve öğretmenle kesişmiştir ve kesişecektir.

O nedenle de Büyük Atatürk, hiçbir meslek mensubu için belki söylemediği övgü dolu sözleri, öğretmenler için söyledi ve onlara yeni görevler tanımladı.

Yeni Kuşakları "Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." diyerek öğretmenlere teslim etti. Cumhuriyeti ve Bağımsızlığı ise: "Ey Türk Gençliği, Birinci görevin Türk Bağımsızlık ve Cumhuriyetini korumak ve kollamaktır." diyerek de gençlere emanet etti.

İlinti kurmak gerekirse; Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini nasıl gençlere emanet ettiyse; onları geleceğe hazırlama onlara çağdaş dünyanın kapılarını açma görevini de öğretmenlere vermiş oldu.

İşte Atamızın öğretmenlere verdiği önemi, onlara verdiği görevleri ve öğretmenliğin ne olduğunu tanımlayan sözleri:

"Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır."

"Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır."

"Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır."

"Öğretmenler! Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı suretle bütün tahsil derecelerindeki talim ve terbiyelerinin pratik olması mühimdir."

"Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir."

"Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder."

"Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir."

"Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan (bilim, kültür) ordusudur."

"Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır."

"Öğretmenler!... Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir."

Nasıl Atamız öğretmen konusunda yukarıdaki sözleri söylemişse; dünyanın her yanında da düşünürler, bilim insanları, gazeteciler ve yönetenler öğretmenliği tanımlayan ya da önemini belirten, öven sözler söylediler:

"Öğretmen, bilgi tohumu eken bahçıvan gibidir. Toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanı öğretmendir. Öğretmen mum gibidir, kendisi tükenirken etrafını aydınlatır. En iyi öğretmen, ömür boyu öğrenci kalabilendir."

"Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir. (Eflatun)"

                "Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez. (Socrates)"

                 "Öğretmen, bir zekayı tamamen hazır bilgilerle dolduran öğretici değil, öğrencilerin kendi kendilerine fikirlerini geliştirmeleri için onları teşvik eden bir insan olmalıdır." (Alexis Carrel)"

              "Yeryüzünde öğretmenlikten daha onurlu bir iş tanımıyorum. (Diyojen)"

              " Öğretmenlik Tanrı sanatıdır." (Hz. Ali)"

              "Öğretmen ve ağaç ürünlerinden belli olur. (Ukrayna Atasözü)"

               "Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenin eseridir."

                Toplumların uygarlık düzeyi öğretmene verdiği değerle ölçülür, diyen düşün insanı ne güzel söylemiş. Öğretmenine değer vermeyen toplumlar geleceklerini tehlikeye atıyorlar demektir. Bir ülkenin çağdaşlaşması, gelişip uygar uluslar düzeyine çıkması, yaşam kalitesinin yükselmesi ancak eğitimin kalite ve niteliğini artırmakla gerçekleşir.

                Anaokullarından başlayarak tüm öğretmenlerin üniversite düzeyinde eğitim almaya başlamaları ülkemiz için önemli bir gelişme olmuştur. Ne var ki ülkeyi yönetenlerin öğretmenin toplum içinde saygın bir yer edinmesi konusunda aynı duyarlığı gösterememeleri; Atatürk'ün milletvekili maaşlarını ne kadar olsun? diye sorulduğunda, "Öğretmen maaşını geçmesin." yanıtını verdiğini düşününce. Bu noktadan ne kadar uzakta olduğumuz daha iyi anlaşılır.      

Toplumsal görev yapanlara toplumun verdiği değerin onlara sağlanan olanaklarla da anlaşıldığını kabul etmek gerekir. Öğretmenlere sağlanan olanakların çok yetersiz kaldığı açıktır.

Son yıllarda, öğrenci velileri arasında çocukları için "Hiç olmazsa bari bir öğretmen olsun." sözünün giderek yaygınlaştığını düşündüğümüzde; anlarız ki Eğitim Fakülteleri, Üniversite sınavlarında en az puan alan öğrencilerin seçtiği kurumlara dönüşmektedir.

Oysa eğitim fakülteleri en nitelikli öğrencilerin kazanmak için canla başla çalıştığı, kıyasıya yarıştığı bölümler olmalıdır.

Öğretmenliğe bu saygınlığı kazandıracak olan siyaset kurumudur. Umarım vakit çok geçmeden öğretmenler Atatürk dönemindeki gibi, toplum içinde saygın yerlerini yeniden alacaklardır.

 TURGUT DERELİ

YAZARIN DİĞER YAZILARI