ADIYLA YAŞAYANLAR, ADLARI YAŞATANLAR
Ali Erdemli / Fethiye
E Mail: [email protected]
' Heykeli dikilecek adam!' denir, toplum yararına işler yapanlar için.
Yaşamın her alanında; bilimde, sanatta, edebiyatta, sporda, askerlikte ve daha birçok alanda insanlık için yenilik, buluş, güzel işler, devrim yapanların gerçekten de heykeli dikilir, bütün ülkelerde, bütün uygarlıklarda.
Ülkemizde heykeli dikilen nice değerli insanımız sanki canlıymışçasına parklarda, alanlarda, meydanlarda, sessizce bakarlar insanlara, ufuklara.
Onlar yaptıklarıyla, bıraktıkları eserleriyle zaten ölümsüzleşmişlerdir. Heykelleri ise suretlerini ölümsüzleştiriyor.
" Ölen insan mıdır, ondan kalacak şey; eseri
Bir eşek göçtü mü, ondan da nihayet semeri"
Her insanın anılmaya değer işler yapmasını, kalıcı eserler bırakması gerektiğini, insanlığa yararı dokunanların, eser bırakanların unutulmayacaklarını anlatan bu dizeler her şeyi özetliyor.
Yaşamda zor olan iki şey; insanın kendine iyi bir ad sağlaması ve bu adı sürdürmesidir. İnsanların çok yaşaması elinde değil ama adını çok yaşatması elindedir.
Kendilerini insanlığa adayan, insanlığın yararlanacağı işler yapanların sadece heykeli dikilmiyor. Bu insanların adları, adlarını ölümsüzleştirmek için parklara, caddelere, bulvarlara, okullara, sosyal tesislere veriliyor. Adlarına bilim, sanat, edebiyat, sinema, tiyatro ve daha birçok alanda yarışmalar düzenleniyor, başarı ödülleri veriliyor.
İlçemizde de cadde, bulvar ve parklarda bunların örneklerini görüyoruz. Bunun en son örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık. Fethiye Belediyesi'nce ilçemize Çiftlikköy'den girişi sağlayan, Çalış'tan devam ederek Fethiye'ye ulaşan yola Fethiye'nin yetiştirdiği bir 'değerimizin adı verildi: Cahit BEĞENÇ. Evet, Karagedik'ten başlayarak Çalış'a girişte sonlanan yolun adı 'Cahit Beğenç Bulvarı' oldu.
Türk Edebiyatı'na birçok öykü kazandırmış, Türk Dil Kurumu'nun ilk başarı ödülü sahibi, gazeteci, eğitimci, yazar Cahit Beğenç adı, sayın Behçet Saatcı ve belediye meclisinin aldığı kararla bu yeni yola verilerek bir vefa örneği sergilendi.
Benzer bir vefa örneğini de geçtiğimiz yıllarda Kayaköy'deki meydana Cumhuriyet Gazetesi'nin kurucusu Yunus Nadi Abalıoğlu'nun oğlu Nadir Nadi'nin adını veren muhtar Erdoğan Kaya göstermişti.Yine geçmiş yıllardan bir örnek verecek olursak; Belediye başkanı sayın Behçet Saatcı, 57 depreminden sonra Fethiye'de yapılan 'Deprem Evleri'nin ihalesini alan, devletten ödeneklerini alamadıkları halde evleri yapmaya devam eden müteahhit İncekara kardeşlerin adını yenilenen ' Hal ve Pazar Yeri'ne vermişti.
Görüldüğü gibi şu veya bu şekilde insanlar için eser bırakanların adları, gün geliyor değerbilir, vefa duyguları güçlü insanlarca ölümsüzleştiriliyor, böylelikle varsa hayatta olan yakınları da onurlandırılıyor. Unutulmamalı ki unutmayanlar unutulmaz da! Bir gün gelir onların da heykelleri dikilir, adları bir yerlerde ölümsüzleştirilir.
Bu bağlamda bugüne kadar yaptığı hizmetlerle Fethiyelilere Fethiyeli olmaktan gurur duydukları yaşanılası bir kent armağan eden, çalışkan karıncanın insan modeli Belediye Başkanımız Behçet Saatcı' nın "Başarı Öyküsü" anlatılacak biri olacağını, heykelinin dikileceğini, adının bulvarlarda, parklarda yaşayacağını söylemek için kahin olmaya gerek var mı?
Bakınız geçtiğimiz günlerde, Fethiye Belediyesi'nce, üç telli ustası Ramazan Güngör'ün heykeli konuldu, Kültür Merkezi civarına. Ne kadar güzel düşünülmüş. Böylelikle, belki de yerel ve ülke bağlamında yaşarken değeri pek bilinmemiş üç telli üstadının hiç değilse heykeli dikilerek sonsuza dek yaşaması sağlandı.
Bir başka değerbilirlik ve vefa örneğini de Muğla Valisi Mustafa Temel Koçaklar gösterdi. Sayın Vali, THY Genel Müdürü'ne gönderdiği mektupta, Türkiye'nin ilk şehit pilotu Tayyareci Fethi Bey anısına, adını verdiği ilçemiz Fethiye adının filolarındaki bir uçağa verilmesini istedi.
Genellikle bu "adını verme"ler, insanlar öldükten sonra yapılıyor. Oysa böyle bir payeye layık görülmüş insanların hayattayken onurlandırılması daha güzel değil midir? Adı bir yere verilecek kişiler toplumun büyük çoğunluğunca onaylanıyorsa, yaşarken bu gururu onlara yaşatmamız gerekir. Örneğin Fethiye folklorunu sürekli araştıran, gün yüzüne çıkaran, gelecek nesillere bu konuda değerli eserler üreten araştırmacı yazar Ünal Şöhret Dirlik'le başlayamaz mıyız?
Ne demiş koca Veysel:
"Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın"
Doktor, hastayı yaşatmaya çalışır. Yönetenler de bu dünyadan göçmüş, ancak adıyla yaşamaya devam etmeyi hak edenleri yaşatmalı.
*1Bu yazıyı "Gündüz Aydın facebook"adresine postalarsanızGÖNÜLERİ dergisinde yayınlanır.
*2Gönül Eri dergisi