BAZI OSMANLI EĞİTİMCİLERİNİN EĞİTİM GÖRÜŞLERİ VE ELEŞTİRİLERİ

 

 

   BAZI  OSMANLI EĞİTİMCİLERİNİN EĞİTİM GÖRÜŞLERİ VE ELEŞTİRİLERİ

 

Osmanlı'nın Batılılaşma serüveninin başlaması, Avrupa'ya eğitim için gönderilen kişilerin, Avrupa'daki eğitim sistemini tanımaları, Osmanlı eğitim sisteminde önemli değişiklikler yapılmasını gündeme getirmiştir. 

"Tanzimat'tan itibaren eğitim ve öğretimde" Usul-i Cedid" denen" yeni usul", bir eğitim anlayışının hayata geçirilmesi için çabalar başlamıştır. Öğretme sürecinde öğrenciyi, önceden belirlenmiş hedeflere ulaştıran, en etkili, en kısa ve en güvenilir yol benimsenmiş, öğretim araçlarının kullanımı ve etkinlikleri standartlandırılmış olarak tanımlanmıştır. Teknik ise, yöntemin uygulamaya koyuluş biçimidir. Usulü Cedid, mevcut geleneği tamamen ortadan kaldırmadan, eğitim öğretim yöntemlerinde ıslah çalışmaları yapmıştır. Getirmiş olduğu yenilik, daha sonra ortaya çıkacak eğitim akımlarına da öncülük etmiştir. Usul-ı Cedid ile birlikte, eğitim ve öğretimin amaçları tartışılmış, devrin birçok eğitimcisi, aydını bu konuda görüşlerini belirtmiştir. Genel görüşler, eğitim ve öğretimin uygulamalı olması gerektiği, çocuğun hem bedeni hem de zihni ve ahlakı yönden geliştirilmesini öncelemelidir yönünde olmuştur. Bu yeni eğitim anlayışına göre, gelenekten getirilen ezber yöntemi, bir öğrenme oluşturmamaktadır görüşü egemen olmuş, Bu nedenle ezberden uzaklaştırılıp, gözlem ve incelemeye önem verilen bir anlayış benimsenmiştir."                               Bayram Kodaman- II. Abdülhamit Devri Eğitimi

Tanzimat'la başlayan eğitim tartışmaları, fikir akımlarının yoğunlaştığı II. Meşrutiyet döneminde hızlanarak devam etmiştir. Namık Ekrem Bey 1909 tarihli" Maarif" adlı makalesinde şöyle bir eleştiride bulunmuştur.

"Meşrutiyetin devr aldığı eğitim mirası, yetersizdir. İster rüştiyeden, isterse kalemden yetişmiş, hatta hiç mektep görmemiş kimselere bile muallimlik veriliyordu. Bir mektepten kovulan muallim bir başka mektebe hoca olabiliyordu."

                                                                  M. Ergün- II. Meşrutiyet Dönemi Eğitim Hareketleri

derken eğitim veren öğretmenlerin durumunu gözler önüne sermektedir.

Ayanzade Namık Ekrem Bey, Emrullah Efendi'nin Maarif Bakanlığı zamanında muallimlerin ekonomik durumlarına yer vermiş ve geçim sıkıntıları çektiklerini gündeme getirmiştir.

"Güçlükle muallimlik elde edenler, ihtiyaç altında ezilirler, nefsi iradelerinde aciz duruma düşerler. Güç halde 300 krş ücretle öylesine yaşasalar da geçinmekte zorluk çekmekteler. Evinde ya ailesi ve büyükleri de varsa, bunlara iaşe temin etmekte zorlanırlar." diyerek öğretmenlerin yoksulluk içinde görev yaptıklarına yer vermiştir.

                Bir zamanlar Anadolu'ya gelmiş olan Charles Newton, hatıralarında Osmanlı eğitim sisteminde, hocanın nasıl ders verdiğini anlatmıştır.

"Hocanın öğretim yöntemi, kendinden sonra tekrar etmeye zorlamaktır. Hocanın ağzından çıkan her sözcük, yazılı bir metinden çıkar gibiydi ve konuşulan her harf belirli gruptaki sözcüklerle ilişkilendirilirdi. Zavallı öğrenciler, alfabedeki harflerin gramer biçimini, yaygın alfabe sözcüklerini, hatta argo sözcükleri öğrenmeden önce bu kalıpları öğrenmek zorunda kalıyorlardı."

P.Cengiz- F. Öztop- 19 Yüzyılda Yabancıların Gözüyle Osmanlı Eğitimi- Eğ. ve Öğr. Araştırma Dergisi- 2013

Osmanlı eğitimcilerinden Sati Bey" Terbiye-i İbtidaiye Mecmuası'nda 1908 yılında yazdığı" Usul-i Tedrisin Fevaid-i Esasiyesi" adlı başlıklı yazısında eğitimin uygulanış kurallarını eleştirmiştir.

"Ezbercilik eğitimde bir illettir. Dersler birbirine benzemektedir. Anlatılanların çoğu çocukların anlamadığı soyut kavramlardır. Çoğu hiçbir fikir vermeyen boş sözcüklerdir. Bizim eğitimimizin en kangren olmuş noktası, ezberciliktir. Bu her derece okulda uygulanmaktadır. Ezber faydasız olduğu gibi, üstelik zararlıdır. Öğretimin iyileştirilmesi çabaları sırasında, en çok buna dikkat edilmelidir. Ezberciliğin, eğitimde devam etmesinin nedeni muallimlerdir. Çoğu öğretmen, öğretmenin yolunu, yöntemini bilmemektedir. Ezbercilik eğitimde soyutçuluğun hızının sonucudur. Muallimler, ezberciliğin faydasız olduğunun farkına vardıkları zaman, bu durumu engellemeye çalışacaklardır. Bu da yeni bir eğitim yöntemi olacaktır. Ezbercilik bizi kandırmaktadır. Gelecek kuşaklarımız için de çok tehlikelidir, bundan kaçınmak da öğretmenlerin görevidir."   

            Mustafa Ergün- II. Meşrutiyet Devrinde Eğitim Hareketleri 1996 Ankara

Bu anlatılanlardan görüyoruz ki, Tanzimat'tan ve II. Meşrutiyet'ten itibaren eğitim konusunda önemli görüşler ortaya konmuş, eğitimde yapılması gereken öneriler gösterilmeye çalışılmıştır. Bu şekilde başlayan öneriler. Cumhuriyetin kurulmasından sonra değerlendirilmiş ve Cumhuriyetin izleyeceği eğitim modeli ortaya çıkarılmasına katkılar sunmuştur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI