CENGİZ HAN VE MOĞOL DÖNEMİ DEĞERLENDİRME VII

 

                                                                Edebiyatçı- Yazar. Ömer Kamil Yılmaz   

 I.DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA MUĞLA VE ÇEVRESİNDE EĞİTİMİN

                                         DURUMU-III-

Birinci Dünya Savaşı'nın yıkımları, sadece imparatorluğun büyük toprak parçaları kaybetmesine neden olmamış, sayıları az da olsa yetişmiş kadroları bitirme noktasına getirmiştir. Yurdumuzun her yöresinde olduğu gibi, Muğla ve ona bağlı ilçe ve köylerde, eğitimin durumu hiç iyi bir noktada değildir. Bu acıklı durumu dönemin belgelerinde görmemiz mümkündür.

"Milas ilçesinde 21 okuldan 12'isi öğretmensizlik nedeniyle kapanmıştır. Merkez Zükur(erkekler) okulu Menteşe Mutasarrıfı Müştak Bey tarafından yaptırılmaya başlanmış, ancak savaş nedeniyle tamamlanıp faaliyete geçirilememiştir. Milas'a bağlı Ağaçlıbük- Mandaliyat- Derince İlkokulları ise bakımsızlıktan harap durumda olduğundan eğitim yapılamamıştır. Faaliyette olan okulların ise araç ve gereçleri çok yetersizdir. Ayrıca öğrenciler tarlalarda ve hayvan bakımında çalıştırılmaları nedeniyle, okula gelen öğrenci sayısında büyük azalma olmuştur."

                                                                                                       BOA.MF,HTF.5/32 Ek 4

Öğrenci ve öğretmen, okulların temel iki taşıdırlar. Savaş yılları, sayıları zaten yetersiz olan öğretmen sayısını iyice düşürürken, velilerin, okul gerçeğini tam kavramadığı yıllarda, ailelerin çocuklarını, okutmaya gönülsüz vermeleri,  öğretmen yokluğu nedeniyle derslerin boş geçmesi, velilerin çocuklarını okula göndermeyip başka işlerinde çalıştırması, gelecek kuşağın cahil yetişmesine neden olmuştur.                                                                        

"Köyceğiz kazası ise diğerlerinden farklı değildir. 12 ilkokuldan sadece 5 okul faaliyettedir. Bunlar içinden Dalyan ve Ortaca İlkokulları 1917 yılında öğretmensizlik nedeniyle kapatılmıştır. Köyceğiz'deki erkek ilkokul binası askeriyeye tahsislidir. Öğrenciler ise harap bir binada ders görmektedirler. Dalaman'a bağlı Bezkise Köyü İlkokulu ise, köyde çıkan humma hastalığı nedeniyle öğrenciler okula gitmediği için kapalıdır."                           BOA MF.HTF.5/32 Ek 4                                                                                   

   Her türlü savaş koşullarının getirdiği olumsuzlukları rağmen, eğitimine ara vermeden sürdürmüş Muğla'ya bağlı yerler de mevcuttur.

"Menteşe Sancağı'nda eğitimi, diğerlerine göre sağlıklı yürüten kaza Bodrum olmuştur. Merkez erkek ve kız Okulu Akçalan, Mumcular, Karakaya'daki okullar faaliyetini sürdürmüştür. Bodrum merkez ve Akçaalan'daki ilkokul ise müze olarak görevi yapmıştır. "                                        

                                                                                                                 BOA. MF.HTF.5/32 Ek .3

                Osmanlı döneminin 1.Dünya Savaşı yıllarında Muğla Sancağı'nda verilmiş eğitimin sadece birkaç yılından aldığımız bu bilgiler, eğitimin ne kadar yetersiz olduğunu göstermeye yetmektedir. Tanzimat döneminden sonra 1864 yılında eğitim sistemi değiştirilmiştir. Muğla'da da bu anlayış doğrultusunda Rüştiye açılmış, kütüphane kurulmuş olsa da yararlı olunamamıştır.  I. Dünya Savaşı yıllarında Muğla'da 15 medrese görevini sürdürmüştür.

Osmanlı Devleti, tarihin gidişatına yön vermiş bir devlet olmasına rağmen, eğitim alanında gerekli adımları atamamıştır. Bunun sonucudur ki, büyük felaketlerle karşılaşmış, büyük yenilgilerin ardından, tarihten silinmiştir. Eğitim, insanların hayatında olduğu kadar, devletlerin ve milletlerin hayatında rol oynayan en etkili yapılanmadır. Bu kurumun ihmali, o milletin yok oluşunun nedenidir.

Tarihin affetmeyen bir özelliği vardır, o da, gidişatı anlamayan, ilerleyen zamana ayak uyduramayan devletleri ve yöneticileri cezalandırmasıdır. Geçmişte yaşamış devletler veya beylikler mezarlığına baktığımızda, bu isimli devletleri görmekteyiz. Bu devletlerin yıkılışının birinci nedeni, eğitimli insanı sürekli kılamamalarıdır. Yeryüzünde yaşama şansı bulmuş devletler ise, çağa ayak uyduracak adımları atmış, eğitimde yapılmasını başarmış uluslardır.

Eğitim kurumlarımız Osmanlı'nın son dönemlerinde hiç iç açıcı olmadığı belgelerden bellidir. Üstelik de çağın gerisinde kalmış bir eğitim vermektedirler. Bu gidişattır ki Atatürk devrinde medreseler kaldırılıp, üniversite düzenine geçilmiş, ilk ve orta dereceli okulların eğitim anlayışı sil baştan çağdaş anlayışa göre yapılandırılmış, eğitim birliğine gidilirken, Türkçe resmi dil yapılıp, dersler bu dille verilmeye başlanmıştır.

Konuyu bağlarken bir eğitimci olarak belirteyim ki, eğitim şunun bunun elinde olacak bir yapı değildir. Devletin bu kuruma önem vermesi hayatidir. Okutulan derslerden, yetiştirilen öğretmenine, ders verilen binalarına kadar her şeyi mükemmel olmalı, eğitim kurumları onun bunun himmetine terk edilmemelidir. Osmanlı eğitimin ülkeyi getirdiği nokta, bize bu konuda çok dikkatli olmamızı gösteren acı, ama ders alınacak önemli belgeler sunmaktadır.

Menteşe Sancağı'nda 1915 ile 1917 yılları arasındaki savaş yıllarına ait bu bilgilerde, Osmanlı Devleti'nin eğitimi ayakta tutma çabası içinde olduğunu göstermesine rağmen, başarılı olduğu söylenemez. Bazı iyi niyetli çabalar ve bazı öğretmenlerin fedakârlığı ise yeterli değildir. Bu yıllara ait verilere baktığımızda, çağa ayak uydurmaktan uzak olan Osmanlı eğitimi, savaş yıllarında iyice işlevini yitirmiştir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması, her kurumda olduğu gibi eğitimi de yeniden ve daha cağa uygun şekilde yeşertmiş, modern binalarda, iyi eğitimli öğretmenler elinde,  araç gereç bakımından donanımlı, alt yapılı sınıflarda labaratuvarı, kütüphanesi ve az da olsa spor salonlarıyla hizmet veren bir noktaya getirmiştir.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

                                  Yararlanılan Kaynaklar:

 Osmanlı Arşiv Belgelerinde Muğla- Muğla 2011

 Ahmet Vurgun. Maarif Salnamelerine Göre Menteşi Sancağı'nda Eğitim Ve Öğretim. Uludağ Ünv. Eğ.Fak. Dergisi Cilt 33 Sayı I. Yıl: 2020

Doç. Dr. Mustafa Gençoğlu. Menteşe Sancağı İbtida Mektepleri 1915-1917) Maarif

Teftiş Raporu. ÇKÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü

Prof.Dr. İlhan Tekeli- Tarih İçinde Muğla- Muğla Belediyesi Yayını1993

 

 

 

 

 

 

 

MEHMET BİLDİRİCİ

 

Bundan önceki 6 yazımda Cengiz ve oğulları ve torunları tarafından kurulan hanlıklar hakkında savaşlar dışında onların yaşamları aile hayatları kültürleri açısından incelemeye çalıştım. Zira savaşlar hakkında yayınlanan kitaplarda ve internette yüzlerce sayfa var ama ben bunlar arasına sıkışmış kültürel bilgileri çıkarmaya çalıştım.

Şimdi genel bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.

Tarihte Kurulmuş büyük Moğol Devletleri şunlardır.

Büyük Moğol Hanlığı 1206-1368 yılları arasında en geniş alanı 24 milyon km2, 20 Han hüküm sürmüştür. Yuan Hanedanı 14 milyon km2 Toplam 38 milyon km2

Altınordu Hanlığı 1240-1502 yılları arası 50 han hüküm sürmüş, en geniş toprakları

6 milyon km2, toprakları Avrupa'da

Çağatay Hanlığı 1255-1340 arasında 74 han Asya'da hüküm sürmüş en geniş topraklar 3.7 milyon km2

İlhanlı Hanlığı 1256-1368 arasında 17 han görev yapmıştır en geniş toprakları 3.7 milyon km 2

Bu devletlerde görev yapan Cengiz Han torunlarıdır ve sayıları yaklaşık 150 adet civarındadır.

Tarihi değiştiren büyük hanlar şunlardır.

Cengiz Han & Ögeday Han & Tuluy Han & Kubilay Han     

Cuci Han & Batu Han

Çağatay Han

Hülagü Han

Bu arada 4 kadın öne çıkmıştır. Cengiz Han annesi HÖELİN, ilk eşi Börte'nin, 1162-1230 çok önemli katkıları olmuştur. Büyük Moğol Hanlığında Töregene Hatun 1242-1246 yıllarında, Çağatay Hanlığında Organa Hatun 1251-1261 yılları arasında İlhanlı Hanlığında, Satu Hatun1338-1339 yılları arasında naibe olarak hanlıkları yönetmiştir.

Ayrıca Cuci Han soyundan gelenler tarafından 1468-1598 yılları arasında kurulan SİBİR Hanlığı Cengiz Han soyundandır

MOĞOLLARIN KURDUKLARI DİĞER DEVLETLER

Timur İmparatorluğu Moğol soyundan olan ancak Cengiz Han soyundan olmayan Emir Timur tarafından kurulmuş 1370-1507 yıllarında hüküm sürmüş egemenlik alanı 4.4 milyon km2

MOĞOLİSTAN

Moğolların ana yurdu 1368 yılından itibaren Çin hâkimiyetinde kalmış Moğolistan 1929 tarihinde kurulmuştur. Başkenti Ulan Batur dili Moğolca ve dini Budist'tir.

Bu büyük Moğol Hanlıklarından sonra Moğol-Türk karışımı Tatar hanlıkları kurulmuştur.

Anadolu da kurulan Eretna Beyliği bunlardan biridir.  Eretna Beyliği Kayseri ve çevresinde 1335-1381 yılları arası hüküm sürmüştür.

MOĞOL HANLIKLARINDA KÜLTÜR, DİL

Cengiz Han ilk Moğol kabilelerin topladığında henüz Moğollarda yazı geleneği ve alfabe yoktu. Cengiz Han bu eksikliği hissetti ve Uygur bilginlerinden bir alfabe yapmasını ve bunu çocukları ve torunlarına öğretilmesini sağladı. Bu bakımdan Moğollar kuvvetli ve daha gelişmiş uygarlıkların etkisine girdi. Bunlar Uygurlar, Çinliler ve İranlılardır. Devlet işlerinde Türkçe, Çince ve Farsça etkili oldu

DİN

Moğollar Göktürkler gibi Tengri (Bir nevi Gök Tanrı) ya ve Şamanizm inancındaydılar ama zamanla Hıristiyan, Budist ve Müslüman oldular

SONUÇ

Moğol Hanlıkları yönetimi altına halklara büyük sıkıntılar kıyımlar getirmiştir. Ancak Çin'deki Yuan hanedanında önemli gelişmeler oldu Çin ile Avrupa ile kültürel iletişimler kuruldu. Ama en büyük darbe İslam'ın altın çağı yaşadığı Abbasi İmparatorluğuna oldu yakıldı yıkıldı.

Türkler daha önce Göktürk ve Uygur devletini kurmuşlardı. Ama bu devletler Moğol hanlıkları yanında küçük devletlerdir. Türkler geniş Moğol hanlıklarında çok önemli görevler yüklendi, büyük deneyimler kazandı. Çin hariç diğer coğrafyaları yöneten hanlar hariç hepsi sonunda Müslüman oldu, Türk oldu Tatar oldular. Moğollar aslında Türk değildir. Hanlıklarını Türkler kurmadı, onlar yönetmedi ama bu dönemde çok geliştiler Türkler karlı çıktı. Daha sonra Selçuklu Osmanlı İmparatorluğunu kurdular ama İslam dünyasının parlaklığını geri getiremediler.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI