Muğla Kız Öğretmen Okulu'nun hizmet verdiği yıllara geçmeden önce I. Dünya Savaşı yıllarından itibaren Muğla ve çevresindeki eğitim hakkında kısa bilgiler verelim.
Eğitim, bir ulusun kaderinde önemli rol oynayan bir gelişmedir. Kurumsal bir yapı arz ettiği için yapılanması, bu anlayışa göre şekillendirilmiştir. Cumhuriyet dönemine kadar, Osmanlı eğitim sisteminin uzun bir geçmişi vardır. Saray içinde verilen Enderun eğitimini bir kenara koyarsak, diğer eğitim kurumlarını iptida mektepleri ve medreseler oluşturmuş ve bu okullarda din ağırlıklı bir eğitim verilmiştir. Muğla ve yöresinde faaliyet göstermiş okullar da bundan ayrı bir yapıda değildir. Ancak bazı salgın hastalıklar, depremler ve savaşlar nedeniyle eğitim kurumlarında kesintiler olduğu görülmektedir. I. Dünya Savaşı Osmanlı'nın tasfiye edildiği, peşine kurulacak olan Cumhuriyet Türkiyesinin oluşumuna giden yolu açan zorlu ve kanlı yıllardır. Seferberliğin ilanı yurdun her yöresinde kendini hissettirirken, eğitim dünyasında da derin yaraların açılmasına neden olmuştur.
"Muğla Sancağı'nda 1915 yılına gelindiğinde çok sayıda ilkokul, bir idadi(Lise) 30'a yakın köy mektebi, 35 medrese 8 Rum ve Musevi okulu mevcuttu. 1915-1916 ders yılı teftişlerinde 25 ilkokul görülmesine rağmen, bunlardan ancak 13'ünün eğitim yapabildiği belirtilmiştir. 1917 yılında ise Merkez Numune-i Terakki Okulu yanında, Düğerek, Bayır, Ahiköy'de (Yatağan'da) Zükur(erkek) ve İnas(kız) Karaböğürtlen, Yerkesik ve Leyne'de (Turgut'ta) 12 mektebin faaliyette olduğu bildirilmektedir.
BOA.MF.HTF.5/32 ek, 3
Osmanlı döneminde yeterli eğitim kurumları yoktur. Zaten mevcut okullarda cami hocaları ders vermekte ve bunlar da Batılı anlamda dersler verecek bilgiye sahip değillerdir, var olan birçok dersin branş öğretmeni ise mevcut değildir Eğitim dini esaslara göre verilmektedir. O yıllarda görev almış Muallim Okulu mezunlarının sayısı hem çok az, hem de bu öğretmenlerin geri kalmış yörelere ve okullara gidip hizmet vermesi çok kısıtlıdır. Gidenler ise bir yolunu bulup, mahrumiyet yerlerinden ayrılmaktadırlar. Öğrencilerin eğitim gördükleri binalar da eğitim görülecek fiziki yapıya sahip değildir.
"Muğla merkezde Şahidi, Dibektaş ve Sekibaşı İbdidaileri'nin (ilkokullarının) okul binaları eğitime uygun olmadığı için, ayrıca öğretmensizlik nedeniyle Numune-i Terakki Mektebi'yle birleştirilip, mutavassıta (ortalama olarak) ve aliye sınıfları olarak Sultan-ı ibtidasına nakledilmiştir. Birçok okul ise eğitim görülemeyecek kadar harap durumdadır. Mualim(öğretmen) yetersizliği nedeniyle ise çoğu eğitim veremez durumdadır. Ula İbdida Mektebi(ilkokulu) Askeri karargâh olarak kullanıldığı için eğitimden uzaktır. Bu duruma bir çözüm bulunması için Harbiye Nezareti'ne( Milli Savunma Bakanlığı'na) müracaatlar yapılmıştır.
Kavaklıdere ve Bozöyük gibi nahiyelerin okulları ise, tek katlı ve ikişer odalı evlerde eğitim vermektedir. Bu okulların eğitimleri istenilen düzeyde değildir. Binaların fiziki durumu dışında eğitim için gerekli araç ve gereç mevcut değildir ve olanlar da yetersizdir. Örneğin: Bayır okulunda yazı tahtası mevcut değil, sadece altı rahle vardır. Okullara kayıt olan öğrencilerin yazıldığı defterler ise mevcut değildir, bazı tutulmuş defterler ise oldukça noksan tutulmuştur. Bu okullarda öğrenci devamsızlığı hat safhadadır. Örneğin. Düğerek, Karaböğürtlen, Yerkesik, Bayır, Bozöyük okullarında okula giden öğrenci sayısı çok azdır. Yerkesik'te ise okulun öğretmeni savaş nedeniyle askere alındığı için, okulda vekil öğretmen ders vermektedir. Bu vekil öğretmenler çok yetersiz oldukları için, verdikleri bilgilerin bir yararı yoktur. Bu nedenle Devre-i Aliye sınıfları oluşturulmuştur. Ama bunların bu ortamda bir yararının olduğu söylenemez". BOA.MF.HTF.Ek.3
Birinci Dünya Savaşı birkaç asırdır yıkıma hızla ilerleyen Osmanlı İmparatorluğu'nu sürüklerken, sadece belirli yaştaki insanları askere almamış, okullarda görev yapan öğretmen sınıfını da alıp götürmüştür. Savaşa giden öğretmenlerin yerine, tahsilleri yetersiz vekiller atanmış, bunların verdiği eğitimin yetersizliği yanına, bir de velilerin çocuklarını tarlalarda çalıştırması ve hayvan bakımında yararlanmaları nedeniyle, okula giden öğrenci sayısı çok azalmıştır. Halkın yoksul olması, eğitim kurumlarının yetersizliği, o dönem ailelerinin eğitime ulaşmasını zorlaştırırken, eğitimin kalitesinin düşüklüğü ise okul mezunlarından istenen verimi almayı mümkün kılamamıştır.