MUĞLA KIZ ÖĞRETMEN OKULU ve BAZI ÖĞRENCİ ANILARI-VIII-

 

                   Edebiyatçı-Yazar. Ömer Kamil Yılmaz

                MUĞLA KIZ ÖĞRETMEN OKULU ve BAZI ÖĞRENCİ ANILARI-VIII-

Okullar, sınıflar, öğretmenler ve sınıf arkadaşları. Kişi hayatında unutulmayan görüntüler bırakır. Hangi okul olursa olsun, o okula yapılan ilk kayıt gününde hissedilen heyecan, derse giren öğretmen ve ya öğretmenler, okul müdürlerinin konuşmaları, aynı sınıfta, yılları paylaştığın arkadaşlar, okul bahçesinde dolaşırken, kaçamak baktığın güzel kızlar veya yakışıklı delikanlılar. O okul yıllarının unutulmaz kareleri olarak kalır kişi belleğinde. Hele bu okul öğretmen okuluysa, mezuniyetten sonra gidilen ıssız köyler, sizi her halinizle seven köy çocukları ve diktiğiniz ağaçlar, sıkıntılı yılların zamanla güzel günlermiş dedirten yaşanmışlıkları, emekliliğin değer ve anlam kazandıran çizgileri olarak kalır öğretmenin hayatında.

                Muğla Kız Öğretmen Okulu mezunu emekli olmuş öğretmenlerle konuşurken, hepsinin okul anılarıyla yüklü olduklarını gördüm. Anlatırken titreyen sesleri, heyecanlanan halleri beni de etkiledi. Kendi okul yıllarımda yaşadığım benzer anlatılarla karşılaştım.

 

"Alaittin Varol 1952 yılında Muğla'da doğmuş ve 1968-1969 öğretim döneminde, Turgut Reis Lisesi'nden mezun olmuştur. Lisede okurken, Beden Eğitim Dersi'nden oldukça başarılı olduğu için, Beden Eğitim Öğretmeni Uğur Teke'nin dikkatini çekmiş, öğrencisi Alaiddin'i, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nün Beden Eğitimi Bölümü'ne gitmesi için yönlendirmeye çalışmıştır. Ayrıca Uğur Teke, lisede Beden Eğitimi Dersi'nde öğrettiği hareketleri, Muğla Kız Öğretmen Okulu öğrencilerine Alaittin Bey'in yaptırmasını sağlamıştır. Yani Alaittin Bey, lisede öğrenciyken, öğretmeni Uğur Bey tarafından öğretmen okuluna getirilir ve Alaittin de, öğretmen okulu öğrencilerine yapacakları hareketleri gösterirmiş.  Ancak Alaittin Bey, okulu bitirince, ailesi Muğla dışında bir okula gitmesini izin vermeyince, bir yıl boş gezer. Alaittin Bey bu boş gezdiği dönemde daha bir olgunlaşır ve hayata daha farklı bakmaya başlar.

 1970 -1971 döneminde arkadaşlarının teşvikiyle, dışardan farklı dersleri verip öğretmen olabilmesi için Muğla Kız Öğretmen Okulu'na başvurur ve kayıt olur. Öğretmen okulunda altı meslek dersinden sınava girer. Bu derslerden üçünü haziran, üçünü de eylül döneminde vererek öğretmen olmaya hak kazanır. 7 Ekimde bir hafta süren staj uygulamasını Kocamustafendi İlkokulu'nda yapar. Staj bitimi 9 Aralıkta Ortaca'da Cengiz Topel İlkokulu'nda öğretmenliğe başlar. Kendisinin verdiği bilgide ilk defa kösele ayakkabıyı, öğretmen çıktıktan sonra giydiğini ve bu ayakkabıya sahip olduğu için çok sevindiğini belirtmiştir.

                Alaittin Bey, Muğla Kız Öğretmen Okulu'nun sert bir okul müdürünün olduğunu,  öğretmen olmak için girdiği sınavlarda başlarında gözcülük yapan öğretmenlerin, kimseye yardımcı olmadıklarını belirtir. Dışardan öğretmen olmak için müracaat eden öğretmen adaylarına, meslek derslerinden imtihan eden öğretmenlerin pek sıcak bakmadıklarını sezinler. Buna gerekçe olarak da öğretmen okulunda okumamış bir öğrencinin, birkaç dersi verip, öğretmen olmasının yeterli olmayacağı kanaatinde olmalarını gösterir. Alaittin Bey, öğretmenleri, bu tutumlarından dolayı suçlamaz ve hepsinin iyi insanlar olduklarını ve kimseyi kayırmadıklarını söylemiştir Bu öğretmenlerini kısa süre içerisinde tanımama rağmen, dürüst ve özverili çalıştıklarını da ilave etmiştir.

       Eğitim, büyülü bir sistemdir. İçine çok sayıda farklı konuları ve yöntemleri alacak genişliğe sahiptir. Kişileri onore etmeyen zedeleyici her türlü konuşmadan arındıran görüşler sunandır. Derslerde başarısız diye öğrencinin gururunu kıran sözler edilmemeli, olumlu yaklaşıp, başarısızlığın nedenleri tespit edilip, ona göre bir yöntem bulunmalıdır. Bu sayede kişiye güven gelecektir. Eğitimci konumunda bulunan aile bireyleri ve öğretmenler, küstah değil, ağırbaşlı, sıkılgan değil cesaretli, huysuz değil dürüst, olumsuz girişimlerde bulunmak yerine, merak uyandıracak, öğrenci ilgisini çekecek sistemler uygulayıp, çocuğu yetiştirmeye sevk etmelidirler. Bu ise yine bu konularda yazılmış örnek eserlerin seçilip okutulmasıyla olacak gelişmelerdir.

                Yukarıdaki anıda görüyoruz ki, Beden Eğitim Öğretmeni Uğur Bey, Alaittin Bey'in spora olan yeteneğini keşfetmiş ve ona sorumluluklar vererek, kendine güvenmesini, hem de spor yeteneğini geliştirmesini sağlamıştır. Alaittin Bey öğretmenlik mesleğinde sporla hep iç içe olmuş, emekli olduktan sonra da spordan hiç kopmamıştır. Bunda Beden Eğitimi Öğretmeninin katkısı olmamıştır diyebilir miyiz?

                Bu anıda dikkatimizi çeken bir başka husus da Öğretmen Okulunu dışardan bitirmek için girenlere karşı, sınav yapan öğretmenlerin takındığı tavırdır. Alaittin Bey, bu öğretmenlerin yaklaşımından, sanki kendilerinin istenmediği izlenenimi almıştır. Keşke o öğretmenlerden böyle bir tavır sergilenmemiş olsaydı da, Alaittin Bey de yıllar sonra bu tavrı dile getirmemiş olsaydı. Demek ki olumsuz bir yaklaşım, sözle olmasa da yaklaşımla da sergilense unutulmuyor, bu noktaya iyi bakmak eğitimciler için önemli görülmelidir.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI