Romeo ile Jülyet
-Aytül Büyüksaraç’a-
“Dünya mükemmel olmadığı için sanat vardır.”
(Piyotr İlyiç Çaykovski)
“Sahnemizi açtığımız şu Verona’da
Asalette yarışan iki eşit aile
Çok eski bir kin yüzünden büyüyen bir kavgada
Lekelenir yurttaş elim yine kan ile,
Sonra bu iki düşman sülbünden doğar
Talihsiz ve bahtsız iki sevgili,
Sonunun düzelmesine hiç imkan bırakmayan
Ölüm kokan sevdanın takip ettiği seyir
Ve artan hırsları ebeveynlerin her an
Oyunumuzun iki saat süren meşgalesidir.
Eğer siz bütün bunları dinlerseniz sabırla,
Burada söylenmeyenleri görürsünüz sonunda.”
(William Shakespeare, Romeo ile Jüliet)
Adli Moran, sahne açıldığında koronun seslenişini böyle çevirmiş. Kitabın basım yılı 1959. Diline dokunmadım.
“Romeo ve Juliet”. İki genç sevgilinin aşk öyküsüdür. Bu masum iki aşığın, Capulat ve Montague ailelerinin anlamsız kinleri yüzünden çektiği acıyı anlatır. Evren bir motif. Shakespeare’in dehası, bu saf aşkın öyküsünü insanlık dramı haline getirmiştir. Eserin gösterimi; Euripides’in “Troyalı Kadınlar”‘ı, Goethe’nin “Genç Werter’in Acıları” gibi, intihara varan üzüntülere yol açmıştır.
Piyotr İlyich Tchaikovsky, Rus “Beşler Toplululuğu” kurucusu Mily Balekirev’in mektubu üzerine, Romeo ile Juliet üstüne “uvertür”/ senfonik” şiiri besteler. Eser ilk olarak, 1872 yılında Sen Peteroburg’ta Nikolai Rubinstein yönetiminde seslendirildi. İzmir Devlet Opera ve Balesi, “Romeo ile Jülyet”i, 2019 Mart ayında üç, Nisan 2019’da üç kez olmak üzere altı kez izleme şansı yakalamış oluyor.
“Romeo ve Juliette, Orkestra İçin Fantezi Üvertür Si Minor” adıyla bilinen eser, İzmirlilerin alkışını yerden göğe kadar hak etti. Müzik düzenlemesini Tolga Taviş’in yaptığı eseri, Armağan Davran ile Volkan Ersoy sahneye koymuş. Orkestrayı, İbrahim Yazıcı yönetiyor. Kostüm Günay Korkut’a, ışık ise Fuat Gök’e ait. “Romeo” rolünde dönüşümlü olarak Boğaçhan Bozcaada, Dolun Doyran ve Doruk Demirdirek alkış devşiriyor. Juliet’e Aslı Çilek, Burcu Olguner Alkan ile Sülün Duyulur can veriyor. Son derece kalabalık olan kadronun uyumu, göz okşayıcı. Ne demiş adamın birisi? “Uyumlu güzelliğin hayranıyım!...”
Alkıştan çınlayan Elhamra Salonundan ayrılırken; “böyle bir etkinliği ancak bir kamu kuruluşu gerçekleştirebilirdi” diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.
“Romeo ile Jülyet’in kitapçığı ise, saklanmaya değer. Tüm ayrıntıların yanısıra, Salih Çelenk’in “Bugünün Dünyasına Shakespeare ile Bakmak” başlıklı yazısı. DEÜ GSF’da öğrencim olan Prof. Dr. Semih Çelenk, dahi yazar Shakespeare ile ilgili olarak, kolay edinemeyeceğimiz bilgiler sunuyor 10 sayfalık yazısında. Mesele şu paragraf:
Türkiye’deki en ilginç Shakespeare’lerin başında Hamlet 70’i saymak gerekir. Beklan Algan’ın yazdığı Hamlet metni bu yapımda tamamen Türkiyelileştirilmiştir. Oyun Atatürk’ün devrimlerinin nasıl yozlaştırıldığını, ülkenin haksız ve yeteneksiz iktidarlarca nasıl uçuruma sürüklendiğini göstermek için kullanılır. Oyunun düzlemi, Danimarka’da Elsionere’da bir türlü harekete geçemeyen, sırtına yüklenen intikam yükünü taşımakta zorlanan, hayalci, duygulu, içe kapanık ve felsefe meraklısı bir prensin dünyasından, gerçekçi ve toplumcu bir Cumhuriyet gencinin varoluş mücadelesine kaydırılmıştır. Algan, oyunda polis baskısını, eylemci gençlerin gösterilerini, işçi ve köylü eylemlerini gösteren bir projeksiyon makinesi de kullanır. Bu yapımda dekorlar Metin Deniz’e, masklar ve heykelciler Kuzgun Acar’a aittir. Müzikleri Şanar Yurdatapan yapmıştır. Hamlet’i Taner Barlas, Polonius’u da Macit Koper oynar.
Sanatın ciddi bir iş olduğunu bilmez değilim ama, bugünün cumartesi olduğunu da düşünerek, erken gençlik günlerimizden kalma bir şiiri sizinle paylaşasım geldi:
“Ben Romeo sen Jüliyet
Aşkımız için dua et!
Notcuk: İzmir Kitap Fuarı süresince Arkeoloji ve Sanat, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Bergama Belediyesi standlarında kitaplarımı imzalayacağım. Ş.G.