YİNE ASGARİ ÜCRET KONUSU

YİNE ASGARİ ÜCRET KONUSU

 Son günlerin değişmez gündemi ASGARİ ÜCRET konusu olmuştur. Hemen hemen her gün koyla ilgili bir yorum ,açıklama veya tartışma konuluyor ortaya.. Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar örneği ilgili  lan herkesin bir asgari ücret yaklaşımı bulunuyor. Kimi miktar ne olursa olsun vergiden  muaf olmasını istiyor kimi her ay sendikalarca belirlenen açlık-yoksulluk koşullarının üstünde olsun diyor, kimi de bir asgari ücretle bir ailenin normal ihtiyaçlarının karşılanabilecek düzeyde olmasını söylüyor.

     Oysa bu istenenlerin hiç birisi bu güne dek yapılan tespitlerde göze alınmış, gerçekleşebilmiş değildir. İktidar gücünü kullanan anlayışlar bu tespitleri yaparken kullandıkları devletin zararına olmamasını öne çıkarırlar. Yani devletin en az zarar görebileceği rakamlarda gerçekleşmesini savunurlar. Bu doğrultuda olur zaten  ücret saptamaları, çalışanların ihtiyaçları falan önemli değildir bu tespitlerin yapılabilmesinde. Devlet adına tespit yapanların öncelikle göz önünde  bulundurdukları önce işverenlerin buna nasıl bir tepkileri olacağıdır. Sonra devletin bu ücrete göre  ödeyeceklerinin hesaplarlar. Çünkü pek çok devlet harcaması bu asgari ücret esasına göre gerçekleşmektedir

  En son yapılan araştırmaya göre yoksulluk sınırı  8 binden fazla çıkmıştır. Yani bir ücretti sekiz binden  daha düşük alıyorsa yoksulluk sınırının altında kazanıyor demektir. Açlık sınırının üç binlerle ifade edildiği koşullarda asgari ücretin bunun üstünde olması bile beklenemez. BU BİZDE BEKLENEMEZ OYSA GELİŞMİŞ TOPLUMLARDA PEKALA BEKLENEBİLİR. Çünkü bu açlık-yoksulluk sınırları belirlenirken bir ailenin en düşük bu sınırlarda ücret alabilmesi durumunda açlıktan kurtulabileceğini gösteriyor.

    Dünyada  özelleştirme diye bir soygun ve vurgun düzeni kurulmuştu. Bunun tek bir hedefi vardı. O da tüm dünyada EMEĞİN PAZARLIK GÜCÜNÜ KIRMAK.ORTADAN KALDIRMAKTIR.. Özelleştirmeyi bunun için dayattılar ve yaptılar. Emeğin pazarlama gücünü yok etmek için yapıldığını anlatmağa çalıştı aklı erenler ama başta emekçiler bunu anlamıyordu. Bu yok etme politikalarını en çok destekleyen alkışlayan kendi güçlerinin pazarlıktan yoksun bırakılması isteyenler çalışanlar olmuştu. Sonuçta özellikle geri kalmış toplumlarda sermaye bu hedefine ulaşmış ve emeğin ses çıkarmasına. pazarlık gücünün kırılmasına seyirce kalmak zorunda kalmışlardır tüm dünyada..

Ankara'da Tekel işçilerinin bir eyleminden sonra seslenen ilgili kişi ne demişti? Sizin bu gün beğenmediğiniz  bu ücretle dışarıda çalışacak binlerce işçi vardır. Aklınızı başınıza toplayın.

 Nitekim bu güne dek yapılan asgari ücret pazarlıklarında bunu bilen sendikalar kendilerine verileni kabul etmek zorunda kalmışlardı hep. BİLİYORLAR Kİ "DIŞARIDA BU ÜCRETLE ÇALIŞACAK BİNLERCE İNSAN VARDIR"

    Bunu bildikleri için de görüşmelere katılan sendikalardan hiç biri bir rakam söyleyemedi bu güne dek. Bildikleri başka bir şey daha vardı, o da verileni kabul etmekten başka seçenekleri yoktur..

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI