"BEN NEDEN DONDURMA YİYEMİYORUM !?"


Gazetelerimizin birinci sayfalarında ve duyarlı TV haber kanallarının ilk haberlerinde yer alan bu soruyu, daha 10 yaşındaki Batmanlı zeki bir çocuğumuz soruyordu !? Sempatik, ne söylediğini ve ne yapmak istediğini bilen bir oğlan çocuğumuz, oldukça içten gelerek, çok samimi ve bu işe çok bozulduğunu bütün jest ve mimikleriyle göstererek, her şeyi çok iyi bildiğimizi zannettiğimiz biz yetişkinlere soruyordu bunu!?

Sizleri bilemem, ama ben bu küçücük evlâdımızın oldukça sade ve içinden geldiği gibi sorduğu bu soru karşısında donup kaldım!.. İçinde bulunduğumuz ekonomik durumumuzu, bu basit soru kadar kökten özetleyen başka bir söz düşünemiyorum!? Onun dünyasında biz yetişkinler gibi rant, yat, kat, jet... gibi şeyler yok; o yaştaki bir çocukların en sevdikleri yiyeceklerden biri olan 'Dondurma' var!..

Bütün saflığı ve dürüstlüğüyle diyordu ki; "Geçen yıl bu tek külâh dondurmayı 5 TL'ye alıyor, yiyor ve serinliyordum!.. Şimdi olmuş 20 TL, benim o kadar param yok ki, şimdi nereden bulup da alacağım!? Annem her zaman bu kadar parayı bana veremez ki!? Dolar şimdi 30 lira, ben büyüyünce 100 lira olacak, ben nasıl iş bulup da evleneceğim!?" diyordu... Hadi bakalım, o yaştaki bir çocuğa bunu izah edebilirseniz edin de görelim bakalım!.. O gözünde çok büyüttüğü kâğıt 5 TL bile, artık küçücük bir madeni para oldu, hiçbir alım gücü de kalmadı!..

Yani, şu içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıları, ailelerin geçim derdi ve içinde bulundukları çaresizliği, bu sözler dışında başka neyle izah edebilirdik ki !? Daha 10 yaşında ve bize verdiği ekonomi dersinin büyüklüğünü fark edebiliyor, düşünebiliyor musunuz!? Biliyor musunuz; Hazine ve Maliye Bakanı sayın Mehmet Şimşek de Batmanlı!.. Hemşehrisi olan bir çocuğun verdiği ekonomik dersi ve örneği düşünebiliyor musunuz!? Bu isyanındaki masum çaresizliğini fark edebiliyor musunuz!?

Hani eskilerin; "Büyümüş de küçülmüş" diye tabir ettikleri bu çocuğumuzun, bu yaşlarda bunları söyleyebilmesi, size normal geliyor mu? Çocuk kısmı, bu yaşlarda sadece oyunu düşünür, iddialı ve hareketli işlerle uğraşır, 'Geleceğini' de ileriki yaşlarda idrak etmeye başlar!.. Pedagoji Bilimi böyle der... Ama son 20 yılda biz yetişkinler, ülke yaşamının ayarlarını o kadar fena bozduk ki, artık nesiller arası bile fark kalmaz oldu, geçim sıkıntısı-işsizlik-ekonomi her yaştan kişilerin derdi olmaya başladı!.. İşte o çocuğumuzun masum isyanı da bundan ibaretti!..

Hani var ya; o zeki çocuğumuza kalkıp da, aslan TÜİK ve Doğrucu Davut ENAG'ın açıkladığı son ayın enflasyon rakamlarını sorsanız, yemin olsun TÜİK'in % 75,45,  ENAG'ın da % 120,66 olarak açıkladıklarını da biliyordur!? Neden? E canım, başımızdaki sayın Reis'ten sonra, artık her vatandaşımız da 'Ekonomist' olmadılar mı, tabii ki biliyorlardır!.. Unutmayalım ki, bu işte cep telefonu, tablet ve bilgisayar gibi gelişmiş iletişim araçlarının da payları çok büyük...

Neyse, bugünkü ekonomi dersi yeter, sizlere yine bir fıkrayla veda edelim bari:

---Asık suratlı yaşlı Yargıç, karşısına getirilen zanlıyı tepeden tırnağa süzdükten sonra, öfkeyle sormuş; "Sen gece yarısında bu hanımın evine girmişsin, söyle bakalım oraya hırsızlık yapmaya mı girmiştin!?" deyince, adam boynunu büküp, masum bir şekilde; "Efendim, o gün içkiyi biraz fazla kaçırmıştım, oraya kendi evim zannederek girmişim; ben her şeyi yaparım, ama asla hırsızlık yapamam efendim!" demiş... Yargıç daha da kızarak; "Öyleyse ne halt etmeye elin evine girdin, kadın seni görünce de neden hemen dışarı kaçtın be adam!?" diye bağırınca, adam yine masumca; "Efendim, insan kafayı bulunca tehlikeyi daha iyi anlıyor; ben bu hanımı kendi karım zannettim de, yine benimle kavga edecek diye oradan çabucak uzaklaştım!.." demez mi?                  Sakin KOŞAR...                

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI