Üzerinde çok düşünülmesi gereken yazı başlığındaki bu soruyu; 25 Ekim 2024 Cuma günkü Sözcü TV'nin Ebru Baki sunuculuğundaki sabah saatlerinde, 'Para Politika' programı konuklarından Hukukçu ve eski Milletvekili sayın Prof. Dr. Bahadır Erdem sormuştu... Konuşmasının devamında da; "...Sayın Devlet Bahçeli'nin, İmralı'da hapis yatan bebek katili terörist başı Abdullah Öcalan'a çağrıda bulunup, terör örgütü PKK'nın silah bırakmasını, sonra da gelip Kurtuluş Savaşımızın yönetildiği Gazi Meclis'te konuşma yapmasını istemesini, MHP milletvekillerinin ayakta alkışlamasını bir türlü vicdanım kabul etmiyor!.. Çok şaşkınım ve ne yapacağımı bilemiyorum!? Bu isteği dile getiren MHP'ye ve bir gün sonra bu sözleri destekleyen AKP'ye oy veren insanlarımızın, bu devlet ciddiyetinden uzak davranışlarını artık ciddiyetle sorgulamalarını istiyorum!.. Böyle devlet yönetilmez, bu bizi kaosa sürükler, bizi dağılmanın eşiğine götürür!" dedi...
Daha önce de, çok değil, daha 8 yıl kadar önce basında şöyle bir haber çıkmamış mıydı; "Sayın Cumhurbaşkanı FETÖ darbe girişimi haberini eniştesinden öğrenmiş" diye yazılmadı mı? Daha birkaç ay önce de; "Sayın Cumhurbaşkanı Paris Olimpiyatlarını torunundan öğrenmiş" denilmedi mi? Peki, sayın Cumhurbaşkanı bu iddiaları hiç yalanladı mı? Dün de eski AKP milletvekillerinden gazeteci Şamil Tayyar çıkıp; "Sayın Devlet Bahçeli'nin, Meclis'te DEM Parti Grubunda Öcalan çıkıp, 'PKK'ya silah bıraktırdığını söylesin' şeklindeki sözlerini, sayın Cumhurbaşkanı basından öğrendi, daha önce bilgisi yoktu" demedi mi?
Peki, bu ülkenin bir İçişleri Bakanı, bir Milli Savunma Bakanı, bir MİT'i yok mu; nasıl olur da böyle devletle ilgili hayati konuları sayın Cumhurbaşkanı başkalarından öğrenir!? Sayın Bahadır Erdem, yazı başlığındaki sözleri hayret ederek söylemekte haksız mı? Bu garip haberler, 101 yıllık koskoca devlet ciddiyetiyle hiç bağdaşıyor mu? Zamanında haber vermeyen bu görevliler, neden ısrarla görevlerinde tutuldu, neden bu gecikmelerin veya ihmalin sebepleri kendilerinden sorulmadı!?
Daha birkaç gün önce çok övündükleri 'Özel Hastanelerin' para uğruna -şimdilik- 12 bebeğin 'Yenidoğan Çetesi' yüzünden ölümü haberleri ile uğraşırken, yetkililerin görev ihmalleri yüzünden bu olayı örtbas etme çabalarını izlerken, birden Ankara'nın Kahramankazan İlçesi'nde bulunan TUSAŞ tesislerine iki PKK'lı girip terör estiriyor, 5 Şehit ve 22 yaralı olduğu haberleri geldi... Bu havacılık ve uzay tesisi, dünyada 4. büyüklükte olan çok önemli bir kuruluşumuz!.. Biz orada 'F-16 Savaş Uçağı' bile yapıp, satmıştık... Nasıl olur da, böyle bir tesise iki PKK teröristi girip de, bunca zayiat verdirebilir!? Devlet burada gerekli tedbirleri nasıl almamış, bu ihmal ciddiyetle araştırılıp, sorumluları derhal yargı önüne çıkarılmalı, bu aziz millet adına bunlardan derhal hesap sorulmalıdır!..
Şimdi kalkmış; "Bu olay sayın Devlet Bahçeli'nin, Öcalan'a çağrısından hemen bir gün sonra yaşandı" tartışmalarıyla uğraşıyoruz!.. Hayır efendim, bu saldırı öyle basit yorumlarla geçiştirilemez!.. Bu olay, ABD-CIA bilgisi dahilinde, Kandil'deki silah bırakmak istemeyen yöneticilerin, sadece bir "Uyuyan Hücreyi" uyandırarak, günler öncesinden planlanarak yapılmış olmalı, tek amacının da yeniden, sırf yeni Anayasa yaparak, yine iktidarda kalma amacıyla hortlatmak istedikleri "Barış Sürecini" baltalamak amacıyla yapılmış kanlı bir eylem ve uyarıdır!? Peki, bu iktidar yeni Anayasa yapabilir mi? Kime inandıracak, kime Anayasaya gerçekten uyduklarını güven duyuracaklar da, yenisini yapacaklar ki !? Siz kendiniz inanıyor musunuz meselâ !? Ben de inanmıyorum !..
Lütfen sayın Prof. Dr. Bahadır Erdem'in sözlerini bir daha okuyunuz, bir de şu yaşadıklarımıza bakınız, nasıl yönetildiğimizi ondan sonra düşününüz!? Sakin KOŞAR...