Sizleri bilemem, ama artık bana bu sorulardan gına geldi, ruhum daralıyor, aldığım emekli maaşını Kızılay hariç, bir yerlere bağışlayasım geliyor gari !.. Yahu, taa Temmuz ve Ağustos aylarından beri tam 6 aydır bütün haberlerde ilk sıraya oturan bu sorudan inanın bunaldık artık!.. Neden? Şu TÜİK'in enflasyon hesapları ortadayken, şu Maliye ve Çalışma Bakanlarının söyledikleri kulaklarımızda çınlarken, şu 22 yılda emekli ve çalışanlar olarak, aylık maaşlarımızdan 'Kaç Tane Çeyrek Altın Eksildi?' hesapları aklımızın bir köşesindeyken ve aslan Sendikaların iştahsız direnişleri hepimizce malûmken, şu '2025 Yılında' da bize yeterli maaş vermeyeceklerini yolun çocukları bile biliyor!.. Bırakın artık bu ZAM tekerlemelerini de, siz kendi işinize bakın gari yahu!..
"Efendim, Asagari Ücret Komisyonu ilk 10 Aralık günü toplanacak... Komisyonda ücret ve zam tutarı konuşulmadı... İkinci toplantısı 16 Aralık günü yapılacak... İktidar içinden emeklilere bazı müjdeler geliyor!.." gibi söylentilerle, artık başka bir işe bakamaz hale geldik!.. Bıkmadınız mı, usanmadınız mı bunları dinlemekten ve her seferinde bir hayal kırıklığı yaşamaktan başka kazancınız olamayacağının hâlâ öğrenemediniz mi kardeşim!? Göreceksiniz, yine 'Dağ, Fare Doğuracak' hepimiz yine eli koynunda kalakalacağız!..
Biliyorsunuz, 'Asgari Ücret Komisyonu' 10 Aralık günü toplanmıştı ya? Sayın Çalışma Bakanı o toplantı sonrasında bize ne dedi: "Biz şimdi toplandık ama, bu toplantıda 'ücret ve zam oranlarını' konuşmadık, 16 Aralık günü tekrar toplanacağız" demedi mi!? İyi de sayın büyüklerimiz, siz oraya 'lâf olsun, torba dolsun' diye mi toplanmıştınız!? Siz oraya 'sırf spor olsun' diye mi toplanmıştınız!? Yoksa siz oraya, bir senedir birbirinizi görmediğiniz eski çalışma arkadaşlarınızı ve Sendika temsilcilerinin halini-hatırını sormak için mi toplanmıştınız!? "Biz ücret ve zamları konuşmadık" demek, ne demek oluyordu efendiler!? Bu komisyon niye kuruldu, milyonlarca çalışan ve emeklinin gözü sizin üzerinizde iken, bu lüzumsuz sözlerin ne gereği vardı ki !?
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz-olamaz!.. Her ciddi ülkenin özenle kurdukları 'Asgari Ücret, Zam, Enflasyon, Faiz' hesabı yapan resmi kuruluşları vardır!.. Ülkenin çalışan ve emekli kesimlerine bu resmi kuruluşların ciddi hesapları üzerinden yeni ücretleri belirlenir, otomatik olarak da bunlar bütçede uygulanır!.. Ya bizde nasıl oluyor? TÜİK denilen kuruluş enflasyon hesabı yapıyor, hiçbir ekonomi uzmanı bu çıkardıkları oranları kabul etmiyor-onaylamıyor, bu rakamlar hükümete gidiyor, en sonunda da bir kişinin takdiri ile zam oranı belirlenip, uygulamaya sokuluyor!.. Bu böyle gitmez, gitmemelidir!.. Hiç kimse bu durumdan memnun değil, huzursuz ve mutsuzlar!.. Bunun sonu, bizi aynen 'Suriye' gibi yapar!.. Hepimiz gördük işte; tam 53 yıllık 'Esad Ailesi' diktatörlüğü, 11 gün gibi kısa zamanda tuz ile buz gibi oluverdi, herkes aklını başına almalıdır artık!.. Biz Müslümanların her yerdeki en büyük temennisi ve duası nedir; "Yüce Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin!" şeklindedir değil mi? Yıllardır bağırıyoruz; 'bizler de açız kardeşim, aaççç!..'
Neyse, bu konuyu daha fazla uzatmayalım, zati siz de işin içindesiniz ve her şeyi biliyorsunuz, bir fıkrayla yazımıza son verelim:
---Evlerde temizlik işleri yapan yaşlıca bir kadın, bir gün İlkokul Diploması alma hevesine kapılır, ders çalışmaya başlar... Sınav günü geldiğinde karatahta önünde sözlü sınava girer, öğretmenler sormaya başlar: "İnsan midesi ne işe yarar?" Kadın cevap verir: "Sindirim yapar, yediklerimizi öğütür!.." İkinci soru; "Akciğer ne işe yarar?" Kadın cevaplar; "Solunum yapar, bizi yaşatır!.." der... Bir bayan öğretmen sorar; "Peki, Beyin ne iş yapar?" deyince, kadın boynunu büküp; "Efendim biz köyden geldik, fakiriz! Benim beyim apartmanda kapıcılık yapar!" demez mi?.. Sakin KOŞAR...