"Etki Ajanlığı Yasa Teklifi" Geri Çekildi !?
Daha bu teklifin adı duyulduğu andan itibaren bütün muhalefet partilerinden, sivil toplum örgütlerinden, sendikalardan ve özellikle tarafsız gazetecilerden büyük tepkiler yağmıştı!.. Ne demekti 'Etki Ajanlığı' ve önerilen cezalar ne kadardı: "Her haber, her yorum, her iktidara tepki, bir şekilde suçlama aracı olarak kullanılacak, bu işte hep 'devlet-vatan düşmanlığı' aranacak, içeri atılanlar da, "Üç Yıldan Yedi Yıla Kadar" bu uzun sürelerle hapislerde tutulacak, herkes bir şekilde iktidar tarafından susturulacak, asla eleştiri yapamayacaklardı!.."
Bunu daha önce uygulayan ülkeler varmış ve bu yasayı yürürlüğe koyduklarına-koyacaklarına bin pişman olmuşlar!.. Bir söylentiye göre de, Azerbaycan'da uygulanacak olan aynı türden bir yasa için, Avrupa'da AKP ve MHP temsilcisi Milletvekilleri bu yasaya 'RET' oyu vermişler? Bu da basında sıkça yer aldı, sonuçta bu ayıplı ve ne idiğü belirsiz yasa teklifi 'ŞİMDİLİK' kaydıyla geri çekilmiş!? Peki, ileride yeniden ve bazı tıraşlamalarla yine geri gelebilir mi? Geçmişte yaptıklarını çok iyi bildiğimiz için, bu soruya keşke 'Hayır!' diyebilsek, ama diyemiyoruz işte, çünkü onlara güven duymayı unuttuk artık!..
Diğer arkadaşlarımı bilemem; ama ben bu yasa teklifi Gazi Meclis'ten geçseydi eğer, artık gazeteciliği de, siyasi-mizah köşe yazarlığını da bırakmayı düşünüyordum!? Yaşım gelmiş 74'e, üç çeyrek yüzyıllık yaşamımda 'Karakol-Gözaltı-Mahkeme-Hapis' nedir bilmedim ve yaşamadım!.. Hiçbir yazımdan dolayı sayın okuyucularım hiçbir şikâyette bulunmadılar ve sayın Savcılarımız da benim hakkımda hiçbir soruşturma açmadılar!.. Bu yasa çıkınca ben bile kendimi nasıl koruyacaktım ki!? En iyisi bu kulvardan uzaklaşmaktı, ben de doğal olarak bunu yapacaktım tabii !.. Bazıları çıkıp da; "Zoru görünce hemen kaçmayı mı düşündün!?" falan diyebilirler!? Bu bir 'zoru görme, kaçma' meselesi asla değildir, bu biz gazetecileri resmen 'Enayice Tuzağa Düşürme' manevrasından başka bir şey değildi çünkü!.. Ben de enayi olmadığıma göre, buyursunlar bu işi kendileri yapsınlar o zaman diye düşündüm tabii !..
Gazetecilik de, tıpkı başımızdaki yöneticilerin yaptıkları gibi bir kamu görevidir!.. Halkımızı her konudan, her olaydan 'Haberdar' etmektir!.. Bugüne kadar nice arkadaşlarımız dövüldüler, tehdit edildiler, tazminatlar ödediler, hatta bu meslek uğruna 'Şehit' edildiler!.. Bendeniz bu koşullarda bile 27 senedir hiç durmadan çalışıyorum, her gün sizlere köşe yazılarımı, haberlerimi ulaştırıyorum!.. Ama bu yasa çıksaydı böyle olmayacaktı!.. Bizim başımızda bir 'Demokles'in Kılıcı', bir Sopa, Bir Tehdit aracı olarak asılıp duracaktı!.. Kim olursa olsun, kimsenin böyle bir yasa çıkarmaya ne hakkı ve ne yetkisi olabilirdi ki!? Daha önce de denendiği halde, bu ısrar niyeydi !? Bu işte bir 'İyi Niyet' aramak mümkün müydü !? Bu işe devam; bile bile lâdes, bile bile intihar, bile bile enayilikten başka ne olabilirdi ki !?
İktidarın aylardır dilinden düşürmediği bir "Türkiye Yüzyılı" söylemi var... Yine aylardır uygulanan 'Kayyum, Gazeteci Azarlama, Kadın Cinayetleri, Adaletsizlik, Gece Yarısı Evlerden Almalar" devam ediyor!.. Şimdi bir de durduk yerde Türk Cumhuriyetleri ile anlaşılan "Türkiye Alfabesine 5 Yeni Haf Katma" uygulaması geliyormuş !? Kim, ne derse desin; bu da 'Cumhuriyet Kazanımlarına Yeni Bir Saldırı' dışında hiçbir şey değildir!.. Şimdiye kadar '29 Harfimizden' ne şikâyetimiz vardı da, bu karara imza atıldı acaba? Halkımıza bunun açıklaması yapılması gerekmiyor muydu? "Ben imzaladım, oldu!" demekle bu işler yoluna konulmuş mu oluyor? 'Türkiye Yüzyılı' bu muydu yani !?
Bakınız; biz daha Narin Güran yavrumuzun katilini bulamadan; babası hapiste, anneleri hurdacı olan ailenin 5 çocuğunun neden o evde yandıklarının sebeplerini açıklamadan; 'Yenidoğan Çetesi' üyelerinin lâyık oldukları cezaları veremeden, ne kendi halkımızın ne de dünyanın yüzüne bakacak halimiz bile yoktur, NOKTA ... Sakin KOŞAR...