İnanılır gibi değil ama, ben de bunları Sözcü TV'nin "Sabah Kahvesi" programında öğrendim!.. Evet, kendi partisinden sayın Bülent Arınç'ın çıkıp; "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı iken İ. Melih Gökçek, Ankara'yı parsel parsel sattı!.." sözünden sonra, Gökçek hakkındaki peş peşe gelen ihbarların ardı arkası kesilmiyordu!.. Birkaç gün önce, hâlâ utanmadan Ankara B.B.' ne ait lüks konutu, güya ihale yoluyla eşi üzerine satın alan, orada oturan Melih Gökçek'in mahkeme kararıyla bu satışın iptal edilmesi sonucu evden çıkarılacağı haberini sayın Mansur Yavaş vermişti, şimdi de bu haber yayımlandı...
Peki, bunca iddia orta yerde savrulurken, neden Cumhuriyet Savcıları bunları ihbar kabul edip de soruşturma açmıyorlar? Bir hukuk devletinde bunların cezasız kalması olacak şey midir!? Kimlerce ve ne sebeple korunuyor bu gibiler, anlamak mümkün değil!?
Kendisi -zorla da olsa- görevi bıraktı da, şimdi bir TV sahibi oğlu 'Osman Gökçek' piyasaya çıktı!.. Kendi televizyonundaki her konuşmasında yaptığı tek iş, Atatürk'ün kurduğu CHP'ye saldırmak, her haberi çarpıtarak, yalan söyleyerek bir asırlık koca çınar hakkında olmadık suçlamalarda bulunuyor!.. Programı güya yöneten 'gazeteci kılıklı' yandaş ve yalakalar, belki de ellerine önceden verilen soruları sorup, esas gerçekleri ise hepten es geçiyorlar!.. Halbuki bu kişiye ilk sorulması gerekenler ise; "Siz bu yaşta nereden ve nasıl para kazandınız da, bu çok pahalı TV kanalını kurdunuz? Hangi başarınız nedeniyle, bu yaşta bir partiden Milletvekili olabildiniz?" soruları olmalıdır!..
Tabii ki günü geldiğinde hakiki ve liyakatli gazeteciler tarafından kendisine bu sorular mutlaka sorulacaktır? Tabii ki yine yalanlar söyleyecek ama, tüm gerçekleri bilen esaslı gazeteciler de, mutlaka bunların ipliğini pazara çıkaracaklardır, sağ olanlar bunu göreceklerdir!? Çünkü, dünyada sadece bir tane doğru vardır, bu doğruların da bir gün ansızın ortaya çıkma gibi kötü bir huyları vardır!.. Her ülke tarihi, böyle yaşanmış vakalarla doludur!.. 'Jelibon Müjdeleri' gerçek olsaydı, dünyanın saygın ülkelerini de hepten 'Melih Gökçek' gibiler yönetirdi, değil mi? Ama gerçekler öyle değil işte, oralarda yalan söyleyen herkes, hemen alaşağı edilir, bir daha da o mevkilere asla gelemezler, cezalarını da sonuna kadar çektirirler, zati onun için büyük devlet oluyorlar ya!..
Sayın Cumhurbaşkanı, BAE ziyareti sonrası uçaktaki gazetecilere açıklamış; "Öyle tedbirler alıyoruz ki, 2053 yılında ülkemizin hiçbir ekonomik sıkıntısı kalmayacak!" demiş... Hemen bazı art niyetli kişiler eleştirip; "Daha 2053 yılına tam 30 sene var, bizler '2024'te, yani gelecek sene nasıl evin yolunu bulup da geçineceğiz, yaşayacağız?' diye düşünmekten helâk olurken, 2053 yılına kadar kim öleee, kimler kalaaa!?" diyesilermiş... Çok ayıp ama yahu, biraz makul ve mantıklı olun; bakınız bu büyüklerimiz bile iktidara geleli, henüz '22 senecik' anca oldu, bu yıllar göz açıp-kapayıncaya kadar gelip de geçivermedi mi? Ha 30 sene daha bekleyiverin, biraz saygılı, biraz dayanıklı olun yahu!? Büyüklerimiz bir şey diyorsa, bir bildikleri vardır zaarrr!?
Ama çok iyi biliyorum ki, bu art niyetlilere lâf yetmez, iyilik de yaramaz!.. Etrafınıza bir baksanıza, her köşeden ne çok zenginlerimiz türemeye başladı!.. Altınlar, pırlantalar, lüks yaşamlar, lüks arabalar sıra sıra, Dolar ve Euro'lar havalarda uçuşuyor!.. Siz de biraz akıllı olsanıza kardeşim; bulun birkaç enayi, her yerinizi onlara açın, aldatın-dolandırın, siz de lüks ve ihtişam içinde yaşayın, elinizi tutan mı var? Ortam böyle çok müsaitken hâlâ asgarî ücrete talim ediyorsanız eğer, ben size ne diyeyim ki; sizleri de Yüce Allah ıslah etsin inşallah!..
Ne diyordu 'Giderayak' şiirinde Orhan Veli;
"Handan, hamamdan vazgeçtik/ Gün ışığındaki hissemize razıydık/ Saadetinden geçtik/ Ümidine razıydık/ Hiç birini bulamadık/ Kendimize hüzünler icat ettik/ Avunamadık/ Yoksa biz/ Biz bu dünyadan değil miydik!?" Sakin KOŞAR...