'SEÇİL ERZAN DAVASI' BİTTİ, HAKKINDAKİ SORULAR BİTTİ Mİ !?


Bu ülkede demokrasiye geçildikten sonra bizim neslin görmediği kalmadı: 1950 sonrasında NATO'ya girebilmek için, durduk yerde Kore'ye asker gönderip, bir sürü şehidimizle döndük... 1960 ve 1980 askerî darbelerini yaşadık!.. 1974 yılında Rum mezalimi yüzünden Kıbrıs Barış Harekâtını yapmak zorunda kaldık, bütün dünyanın uyguladığı ambargolar yüzünden çok büyük sıkıntılar çektik!.. 1984 yılında başlayan hain PKK kalkışmasının sancılarını hâlâ yaşıyoruz!.. Merhum Özal döneminde yaşadığımız 'Banker Faciaları' sonucunda devletimiz ve milletimiz büyük diyetler ödediler!.. 1990'lı yıllardaki koalisyonlar yüzünden ne devletimizin ve ne de milletimizin iki yakası bir araya gelmedi, iç ve dış borçlarımız aşırı artmaya başladı!.. 2002 yılından beri de 'Tek Parti' iktidarı vardı, şu andaki ahval ve şeraitimizi, bilmem anlatmaya gerek var mı !?

Biliyorsunuz, iki sene kadar önce de başımıza bir 'Seçil Erzan Vakası' geldi... Ünlü ve paralı insanlarımızdan Fatih Terim, Arda Turan, Emre Belözoğlu, Muslera... gibi adı geçenleri, bu Banka Müdiresi bayan aldatıp; "Özel Bir Fonla" çok para kazanacakları vaadiyle, bunların 'Milyon Dolarlarını' gasp ettiği iddiasıyla içeri atıldı... Zaman zaman çıkan haberlerde; Seçil Erzan'a verilen bu paraların 'Bankada' değil; özel otel odalarında, merdiven altlarında, bu genç-güzel-bakımlı-alımlı kadının tek başına yaşadığı 240 metrekarelik lüks evinde, çantalar içinde, bizzat kendi eline oralarda verildiği gündeme geldi...

Siz hatırladınız mı bilmem, ama ben o genç-güzel-bakımlı-alımlı kadının, yargılamalar sırasında söylediği; "...Bana para verenlerin hepsi, benim etimden-sütümden-her şeyimden yararlandılar..." sözünü hiç unutamıyorum!.. Para verenlere bakıyorum, hiç magazin basınından eksik olmayan ünlülerimiz ve hepsi de 'Erkek!..' Bu koca koca adamlar, böyle yüklü paraların olmadık yerlerde ve elden verilmeyeceğini, bunun yasal olmadığını, teslim edilen bir paranın Banka Resmî Kaydı olmadan, ileride mutlaka bir sorun çıkarabileceğini nasıl bilmezler!? Kadının cazibesine kapılıp, kendi ayaklarıyla yolunmaya gitmişler!? Yani, burada suçlu ve kabahatli olan, sadece onları aldatan mı; aldananların da belli bir suçu-kabahati yok mu yani !?

01 Aralık 2025 tarihinde mahkeme sona erdi, çıkan haber aynen şöyleydi: "Son dakika haberi... Yüksek kârlı 'Fon Vaadiyle' spor camiasından '41 ismin' dolandırıldığı ileri sürülen davada, Banka Müdiresi Seçil Erzan'a 102 yıl 4 ay 2 gün hapis cezası verildi. Eski yöneticiler Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu'nun ise beraatına hükmedildi..."

Tamam, dava bitti de, hani kaptırdıkları paralar nerede? Banka Müdiresi savunmasında demiş ki; "Ben onları aldatmadım, para kazandırdım!.. Aldatmış olsam, bu paralarla aylarca ödeyemediğim evimin kirasını ödemez miydim, bende paraları yok!" diyesiymiş... Kaybettiklerini söyledikleri paralarını geri alamadıkları halde, bu kadın sağ olup da 102 yıl yatsa ne olacak, 402 yıl yatsa kaç yazacak ki!? Atalarımız ne güzel söylemişler; "Deveyi yardan uçuran, bir tutam ottur!" demişler... Aşırı istek, aşırı cazibeye kapılma, aşırı heves; işte böyle koca koca insanları şaşırtır, olmadık işlere yöneltir, büyük kayıplara sebep olur...

Son günlerde toto-lotocuların piyasaya sürdükleri yeni bir oyun var, adı da; "Hızlı On Numara!.." Beş dakikada bir çekiliyor, bir kolonu 20 TL... Bırakın üç-beş kolon oynamayı da; sadece bir saatte tam '12 tane' beş dakika var!.. Sadece bir kolon oynayan, toto bayiine en az saatte '240 TL' veriyor!.. Günde üç-beş saat ve birkaç kolon birden oynadıklarında, ceplerinden en az "üç-beş Bin TL" kaybedip de gidiyorlar!..

Bunu bir haftaya veya aya vurduğunuzda, ortaya çok korkunç rakamlar çıkıveriyor!.. Zaten asgari ücretin ve emekli maaşının üç-beş katını orada kumara veren adamın sonunu bir düşünün artık !? Bana göre bu oyun derhal tedavülden kaldırılmalıdır!.. Bu toto-lotoculara, isimlerini bile sayamadığımız diğer bahisler yetmiyor mu? Bu oyun, müptelâlarına 'Beş Dakikada Beşiktaş' yaptırmıyor; 'Beş Dakikada Beş Paralık' ediveriyor!.. Yeter ama yahu!..                     Sakin KOŞAR...                               

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI