ARTIK BİRİNCİ DÜŞMANIM SENSİN 'KANSER!..'


Fransızca bir sözcük olan 'Kanser'; "Bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urların (şişkinliklerin) yol açtığı; halk dilinde  'incitmebeni, dokunmabana' denilen sinsi ve öldürücü hastalık" demektir...

Son yıllarda Tıp Bilimi'nin çok gelişmesine rağmen, tüm dünyada bir türlü kesin çözümü bulunamayan bu lânet hastalık, bugüne kadar hemen hemen her mahalle veya sokaktan birçok  insanımızı öldürdü, birçoğunu da tedavileri sürerken öldürmek üzere!.. Bu insanlar arasında ne güzel, ne çirkin insanlar da vardı!.. Sanatçı, edebiyatçı, sporcu, kâşif, zengin, fakir, ünlü, ünsüz yanında; insanlığa en büyük kötülüğü yapan, ateşli silâhları bulan, nükleer ve kimyasal bombaları icat edenler; güzelim çevreyi, doğayı, yeşili ve hayvanları katledenler de mevcuttu!..

Sizleri bilemem; ama ben dallama, bu hastalıktan ölen 'kötüler' olduğunda hiç sesimi çıkarmam, buna sebep olan 'Kanser'e karşı çaktırmadan, gizli bir sempatiyle baktığım zamanlar bile olmuştu!.. Ama nereden bilecektim ki bu lânet hastalık bir gün gelip de, benim ve gazeteci meslektaşlarımızın en sevdiği, en güvendiği, en çok örnek aldıkları "Bekir Coşkun" ağabeyimizi de, daha 75 yaşındayken alıp götüreceğini!? Hücreleri çoğaltan enerjisi kuruyası kanser, beslendiği kanı bulamayasıca kanser, bir gün icat edilen bir damla ilâçla sülâlesi yok olası kanser; bunca kötüler dururken, gelip de 83 Milyon Anadolu insanının sevgilisini ne diye ebediyete alıp götürdün ki!? Ben sana düşman olmayayım da, ya kime kızayım Kanser!?

Her sabah 'Onuncu Köy' adlı köşesindeki harika yazılarını okuyabilmek için, kahvaltımızı bile etmeden bayilere koşardık!.. 46 yıldır doyamadığımız yazıları, senin yüzünden bıçakla kesilir gibi yok olup gitti!.. Biz sevenlerinin yanında, başta 'Postal' olmak üzere bütün hayvan dostlarını da öksüz bıraktın be lânet Kanser!.. Bu yaptığınla 'gurur gibi bi şey' duyuyor musun bari, bre kahrolası Kanser!?

Çok değil, daha geçen yıl 04 Ekim 2019'da yazdığı "Bütün Kuşlar Vefasız!.." adlı köşe yazısında şöyle diyordu: "Ayrılık mevsimidir bu aylar... Her sene ben 'Ayrılık' yazımı yazarım... Her cümlenin sonunda noktalar, artı iki damla gözyaşı... Hüzün günleridir... Yaş gözlerden ayrılır... Küçük köpek kaç gündür arkadaşı olan çocuğu arıyor kumsalda... Arada bir koşuyor kendi kendine... Koşunca, arkadaşı çocuk gelecek sanıyor... Nereden bilsin, bu mevsimin ayrılık zamanı olduğunu... Ayrılık mevsimidir bu aylar... Aklında bir hüzzâm şarkı, bir de ayrılıkların sızısı kalır: 'Bütün kuşlar vefasız/ Mevsim artık sonbahar!.."

Sanki bir yıl önceden biliyormuş gibi yazmıştı ebediyen ayrılacağımızı... O hep öyleydi zati... Hangi konuda olursa olsun, bazıları gibi gizli ulaklarla 'içeriden' haber almaz, olanlara bakar, bizlerden gizlenen esas konunun ne olduğunun kokusunu hemen alır, olacakları günler öncesinden yazardı... 46 yıl önceden bugüne kadar da hiç yanılmamıştı!.. Merhum Demirel, darbeci Evren, Özal, Çiller, Yılmaz, Erbakan ve Ecevit hükümetlerinde de, son dönemde de, bu öngörüleri hiç değişmeden aynen sürmüş, neler olacağını hep O'nun köşesinden ilk önceleri okumuş ve duymuştuk!..

Dünyada yaşarken ne halt edersek edelim; ister eğitimli ister eğitimsiz, ister zengin ister fakir, yarın herhangi bir sebeple ebediyete göçerken yanımızda götüreceğimiz tek şey; iki metre kaput bezi ve ikâmet edeceğimiz toprak da, sadece bir metreküp kadardır!.. İşte böyle elleri boş giderken, eğer 'Bekir Coşkun' üstadımız gibi 83 Milyon insanla ebediyete uğurlanmak ve kalplere kazınmak istiyorsanız; yaşarken insanlar, hayvanlar ve doğamız için kalıcı ve iz bırakan işler yapınız, olur mu? Tapu dairelerinde tozlanan tapuların, bankalarda istiflenen paraların size pek yararı olmadığını, bari bu vesileyle görün artık!..              Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI