AV ZAMANI YİNE GELDİ AMA ?..

 

               AV ZAMANI YİNE GELDİ AMA ?..

Aralık ayı sona ermek üzere, soğuklar bastırdı, Yaz ve Güz ayları boyunca ortalıkta görünmeyen yağmurlar şimdilerde başladı, birçok yüksek yerlerde kar yolları kapamaya başladı!.. Yani, soğuklarla gelen göçmen kuşların, avların ve avcıların da mevsimi geldi!..

Ancak, geçmiş yılları iyi bilen bazı insanlarımıza göre, son yıllarda göze çarpmayan birçok eksiklikler var: Her köşe başında rastladığımız silâh tamircileri, av malzemesi satan dükkânlar, her türlü palavranın atıldığı o eski meşhur 'Avcı Kahvehaneleri' de artık yok!.. Peki niye? Çünkü ne o eski bol avlar var, ne avcılar, ne bu işe ayıracak para, ne de insanların bu işe ayıracakları zamanları var!.. 'Avcı Dernekleri' bile yeterli üye bulamamaktan kapanmanın eşiğindeler. Sizlerin bile müptelâsı olduğunuz bizim 'Domuz Beki Geceleri' tarih oldu artık!.. İnanır mısınız, bunca sevdalısı varken, bu yıl bir defa olsun gidemedik, çok üzgünüm!..

Ben ki, ilk avcılığa daha 11 yaşımdayken (1962'de) çok büyük heyecanla başlamış, rahmetli babamın adeta bir 'tütün değneği' uzunluğunda namlusu olan tek kırma tüfeği ile sadece bir tek fişeğini aşırıp, Bozüyük-Pınarbaşı'ndaki bahçemize avlanmaya giderek, 59 yıl önceleri bu zevkli işe başlamıştım!.. Gerçi, ilk gördüğüm av, ceviz ağacının kuru dalına konan Üveyik Kuşu idi; iyice gözleyerek ona ateş etmiş, kendim sırt üstü yere yıkılıp, elimden tüfeği de düşürmüştüm!.. Ancak, hemen bir avcı çevikliğiyle toparlanıp, cevizin dibinde ateş ettiğim koca Üveyik Kuşu yerine, küçücük bir mısır kuşu olan 'Hüseyincik Kuşunu' yerde cansız yatarken bulduğumda, ilk avımda büyük bir kaza yaptığımı anlamıştım ama, bu benim av merakımı hiç de azaltmamıştı!..

İlk tayinim 1969 yılının Eylül ayında Şeref Köyü- Mağara Mahallesi'ne çıkınca, boş zamanlarımda yapacak bir iş ve gidecek bir yer olmadığından, orada da hemen avcılığa başladım!.. Biliyor musunuz, o yılın Aralık ayı sonunda, bizim Yatağan'ın en meşhur avcılarından olan merhum "Şeyh Mehmet Efe, Şerefli Mehmet ve Halilibrahim Kibar" ile Göktepe Dağı eteklerine tavşan avına gitmiştik!.. Şeyh Mehmet Efemiz bir yıl sonra vefat etmişti, ama bendeki bu avcılık hatıraları hep yaşayacaktır!..

Bizim köyde "Av ve Avcılık" deyince ilk akla şu isimler gelir: "Muhtar Ali, Berber Şükrü, Kalaycı Alirıza, Kadirlerin Osman, Alirızaların Mehmet, Üsüllerin Oktay, Akkanat Mehmet, Ağolların Mustafa." Bir de bunlara, her yere birlikte gittikleri Gökpınar Köyü'nden "Soğanların Ahmet Ağa, Kör Amadın Selâmi ve Hamit Hocanın Durmuş" katılırlardı. Çarşamba günleri Yatağan'ın Zahire Pazarı'nda bulunan "Avcılar Kulübü"nde toplanan bütün avcılar, başlarından geçen haftalık ve aylık maceralarını, bire bin katarak anlatır dururlardı. Muhabbeti bitiremeyenler ise, akşam 'Kocabıyık Yusuf Amcanın Lokantası'nda toplanır, gece yarılarına kadar kafaları çekerlerdi.

Tütün paralarının alındığı bir günün akşamı da, aynı gruptan avcılar bu lokantada toplanıp, yüksek sesle muhabbet ederken, yan masada rahatsız olanlarla bir kavgaya tutuşmuşlar, lokantanın da altını üstüne getirmişler, perişan halde köye dönmüşler!.. Avcı Kaleci Alirıza bir de bakmış ki, sırtındaki yeleğin yarısı yok, üstelik de, 'tütün parasının bulunduğu taraftaki cep kısmı kayıpmış!.. Hemen aynı ciple geri dönmüşler, lokanta kapalıymış ama, yarım yelek kapıya yakın yerde atılı duruyormuş!.. Hemen Yusuf Amcanın evine gidip lokantayı açtırmışlar, yeleği bulup, cebine baktıklarında, tütün parası da orada sağlam duruyormuş!.. Çakı bulmuş çocuklar gibi sevinerek, Yusuf Amcaya şükrederek köye dönmüşler!..

Yeni yıl gelmek, Aralık ayı da çıkmak üzereyken, ben dallamanın aklına da bunlar geldi nedense? Kafanızı şişirdiysem bendenizi affediniz de; pahalılığın ve Doların tavan yaptığı şu günlerde sizlerin akıllarına neler geliyor bakayım?                        Sakin KOŞAR.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI