Bursa İlimizin Nilüfer İlçesinde bulunan Marka Alışveriş Merkezi'ne kız arkadaşıyla gezmeye gelen kişi; kız arkadaşını köpekle içeri almayan güvenlik görevlisiyle kavga etti. Tarafların tekme-tokat kavga etmeleri kameralara yansırken, güvenlik görevlisi 'tartıştığı kişiyi bacağından ısırdı.' İki taraf da Polis Merkezi'nde barışarak birbirlerinden şikayetçi olmayarak geri döndüler...
Şimdi ben, 19 Kasım 2024 Salı günü bizlere ulaşan bu haberin yorumunu nasıl yapayım, neresini düzelteyim, yapılan eylemin nesini savunayım ki !? Bilindiği üzere, bütün 'Güvenlikçiler' belli bir süre, yasaların öngördüğü şekilde 'Güvenlik Eğitimleri' alırlar... Yapacağı işe göre; kimisi görevine 'Telsiz-Cop-Kelepçe-Biber Gazı' ile devam ederken, tehlikeli görülen görevlerde bu güvenlikçilere bir de kısa ve uzun namlulu 'Silâhlar' verilir, ama hepsi de 'Yakın Dövüş Sanatı' kurslarını başarıyla bitirirse sertifikalarını alabilirler!..
Bunca yıldır bu Güvenlikçilerin haber ve yorumlarını yaparım, ama bir kere olsun, bir Güvenlikçinin gidip de, karşısındakinin ayağından, tıpkı bir köpek gibi ısırdığına hiç şahit olmamıştım, çok şükür ki aziz ülkemizde ölmeden önce bunu da görmek nasip oldu!.. Bildiğim ve gördüğüm kadarıyla; hiçbir yakın dövüş eğitimde, rakibin 'Isırılması' diye bir eğitim yoktur!.. Bugüne kadar karşısındakinin elini-kolunu-yanağını-kafasını-kulağını-burnunu-boynunu ve hatta poposunu ısıranlara şahit olmuştuk da, diz altından bacağından ısırılan bir mağdura ilk kez şahit oluyorduk!.. Biz buna hangi kulpu bulup da savunalım ki?
Hatırlar mısınız bilmem; Dünya Boks Şampiyonlarından Mike Tayson, maç boyunca kendisine kafa atan rakibine çok sinirlenip, rakibi Evander Holyfield'in en sonunda kulağını ısırarak kopartmış, o maçlardan diskalifiye edilmişti!.. Dünya Şampiyonası ve Olimpiyatlarda da, sıkıntıya düşen birçok güreşçi, rakibinin kulağını veya yüzünü ısırarak, baskıdan kurtulmak istemişlerdi... Ama, tıpkı bir köpek gibi gidip de rakibinin ayağından ısırana, sadece bizde rastlandı ve kayıtlara böylece yine geçtik elhamdülillah!..
Evet, bazı ülkelerde AVM'lere, otobüslere, uçaklara ve hatta gemilere, kedi-köpek-maymun-kuş gibi hayvanların alınması kanunlarla yasak edilmiştir!.. Bursa-Nilüfer'deki AVM'de de, Güvenlik Görevlisi kendine verilen emri yerine getiriyor ve haklıdır da... Çünkü AVM'ler genelde gıda ürünleri sattığı için, hayvanların oralara girmesinin yasak olması da çok doğaldır tabii... Aldığı eğitim gereği, rakibini yukarıdan bir yerinden ısırmış olsa, biz de bu haberi yapmayacaktık işte...
Düşünüyorum da; bu ülkede bizlerin görmediği bir şey kaldı mı acaba? Bakınız, Ekrem İmamoğlu'na açılan 'Ahmak Davası' sonrası, bir de eski görev yerindeyken 'İhalede Suistimal' konusunda, yine içi boş bir dava daha açılmış... Tam duruşma günü geldiğinde, dava Savcısı iki günlük rapor alıp, yine davanın uzayıp gitmesine sebep olduğu iddia ediliyor!? Dedim ya, bakalım daha neler de görüp-yaşayacağız, neler!?
Neyse, bugün de size bir fıkra ile gülümseyerek veda edelim bari:
Bir gün Nasreddin Hoca ölüm döşeğinde inim inim inlerken, birden susarak yatağına oturmuş, yukarılarda temizlik yapan karısına seslenmiş: "Hatuunnn, hatuunnn; hemen en güzel elbiselerini giyip, süslenip-püslenerek buraya gel!.." demiş... Karısı merakla yanına gelince sormuş; "Ne oldu efendi, sen burada böyle hasta yatarken benim süslenmemi nasıl istersin, konu-komşu bana ne der sonra!?"deyince, Hoca kurnazca başını elleri arasına alıp; "Yahu hatun, Azrail Hazretleri beni almaya gelecek ya, belki seni daha çok beğenir de, benim yerime seni alır gider diye söylüyorum, can tatlı biliyorsun!" demez mi? Kadıncağız söylene söylene, temizliğine devam etmek için tekrar yukarı gider... Sakin KOŞAR...