Bunun anlamı şu: Artık ATM'lerden, tedavülde olan paralarımızdan '5 TL, 10 TL, 20 TL, 50 TL ve 100 TL' para çekemeyeceksiniz!.. Paranız varsa eğer, en az '200 TL' çekeceksiniz!.. Şimdi bazılarınız çıkıp da; "İyi ama, benim bankada sadece 120 TL param var, bu paramdan ihtiyacım olan '100 TL'yi çekemeyecek miyim yani?" diyebilirler... Hayır efendim, çekemeyeceksiniz!.. Çünkü iktidar yöneticilerimizin son kararı böyle!.. Haa; "illâ ben bu parayı çekeceğim arkadaş" diyorsanız eğer, hemen bankaya cebinizden '80 TL' daha yatıracak, bu miktarı '200 TL'ye tamamlayacak, paranızı öyle çekebileceksiniz, anlaşıldı mı!?
Peki, bu karar neden alınmış olabilir? Artık bütün herkes gibi, herhalde iktidar büyüklerimiz de, mevcut paralarımızla hiçbir şey satın alınamadığının ayartına vardılar da, onun için bizim tedavüldeki en büyük para birimimiz olan '200 TL'de onun için karar kıldılar, zaar!? Size kalkıp da şimdi; "Zati bizim paramız son yıllarda Pul oldu" diyeceğim ama, şimdi bir tek PUL almak için bile bir sürü para vermemiz gerekiyor, günümüzde bu söz de anlamını yitirdi gari...
İyi de, biz bu hallere nasıl düştük, bugünlere nasıl geldik/ getirildik !? Biliyorsunuz, ekonominin başına bir 'Damat Berat' getirilmişti; "Ekonomimiz Mayıs ayında Nisan'dan daha iyi, Haziran'da da Mayıs'tan daha iyi olacak inşallah... 'Dolar 15 lirayı görecek, biz de köşeyi döneceğiz diye bekliyorlar, çok beklerler, Dolar Yaz aylarında 3,5 TL'ye düşecek" dedi, Yaz aylarında Dolar 22,5 TL'ye çıktığında o da gitmişti...
Sonra ekonominin başına 'gözleri ışıl ışıl Nureddin Nebati' geldi... Dedi ki; "Ekonomi demek, gözlerdeki ışıltı demektir!.. Neo Klasik Ekonomi... Epistemolojik Kopuş... Heteredoks Yaklaşım... Nöro Ekonomi..." deyip, birden kendisinin nereye gittiği belli olmamıştı?.. Yerine de büyük umutlarla sayın Mehmet Şimşek, Avrupa ve Amerika Kıtası ülkelerinden birinde bulunup, zorla gönlü yapılarak getirildi... Büyük çabaları sonunda Doları taa 34.16 TL'ye, EURO'yu 38.12 TL'ye, gram altını da '2.998 TL'ye çıkartmayı başardı, çalışanlar ve emekliler geçim derdinden ötürü, karınlarını doyurabilmek için şimdilerde, CHP'li Belediyelerin açtıkları "Kent Lokantalarında" karınlarını doyurabilmek için kuyruklarda bekliyorlar!.. Sayın Mehmet Şimşek de, tıpkı öncekiler gibi hayal satmaya başladı: "Biraz sabırlı olun, göreceksiniz 2025 yılı 2024'ten, 2026 yılı da 2025'ten çok daha iyi olacak" diyerek hayal satmaya başladı!..
Yeni bir karar daha alındı; Banka Kredi Kartı borçları ödenemez hale gelip, borçlu sayısı da tam 28 Milyona dayanınca, milletin kredi kartı borçlarını "60 Ay Vade" yaparak ödetebilmek, sonuçta yine Bankalara yardımcı olmak için, yeni bir karar açıkladılar!.. Bu sürede ise, '100 Bin TL' borcun, 60 Ay sonra '367 Bin TL' olarak ödeneceğini kimselere anlatmadılar!.. Yani anlayacağınız; 'bindirildik bir alâmete, hızla gidiyoruz kıyamete!..'
Roma İmparatoru o meşhur 'Tiberius' da sık sık savaşlarda halkına yeni vergiler salarmış... Roma'nın Vilayeti 'Alpes Cottiae Valisi' durumdan vazife çıkartıp, İmparatoruna özenerek daha da ileri gitmiş, halkının ödeyemeyeceği vergiler salmaya başlamış... Vilayetin ileri gelenleri hemen durumu İmparator Tiberius'a bildirmişler, Valiyi hemen Roma'ya çağıran İmparator, onu görevden almış... Vali ağlamaklı şekilde; "Size sürekli çok yüklüce paralar gönderdim, benim suçum nedir efendim?" diye sormuş... Kızgın İmparator da; "İyi bir çoban, güttüğü koyunlarının sadece yününü kırpar, sütünü sağar, böylece sürekli verim alır; senin gibi derisini kökünden sıyırıp da soymaz ki !.. İşte senin suçun da bu, şimdi defol huzurumdan!" diye bağırır...
Binlerce yıl sonra bizim başımıza da 'Alpes Cottiae' Vilayeti halkının başına gelenler mi geldi acaba, ne dersiniz? Sakin KOŞAR...