Dünyanın bütün haber kanalları, 29 Eylül 2025 Pazartesi günü gecesinde, gözlerini ve kulaklarını 'Beyaz Saray'a çevirmiş halde, pür-dikkat Başkan Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun toplantı sonucunu bekliyordu!.. İki buçuk saate yakın sürenin sonunda, iki lider de sarıl-sarmaş halde girdikleri bu toplantıdan, yine etrafa gülücükler atarak, sarıl-sarmaş halde gelerek basının önüne çıktılar!..
Her zaman olduğu gibi, yine Başkan Trump çok havalı bir şekilde kürsüye gelip, başı-gözü-kaşı havalarda konuşmasına başladı... Arada bir Netanyahu'ya göz atıp, söylediklerinin bazı bölümlerini ona da başıyla onaylatıp, açıklamasına kesintisiz sürdürüyordu... İçeride 'İsrail-Filistin-Hamas Barışı' için, sadece iki kişi hazırladıkları '20 Maddelik Barış Planı' basına anlatıldı... Kaderleri ile ilgili bu hayati toplantıda Filistin-Hamas temsilcileri yine yoktu!.. Yani, kendileri çalıp-kendileri oynuyorlardı yine!..
Bazılarının çok önemli bulduğu, pür-dikkat izledikleri, sonuçta çok iyi şeylerin olacağını düşünürlerken; ben emekli dallama yazarınızın aklına birden, tarihi büyüğümüz merhum kurtarıcı ve kurucularımızdan İsmet İnönü'nün, geçmiş tecrübelerine dayanan çok önemli bir sözü aklıma düştü: "Büyük ve güçlü devletlerle ilişkiye girmek, Ayı ile yatağa girmeye benzer; onların ne yapacakları hiç belli olmaz?" der dururdu...
Şimdi bazılarının 'Barış' yapacağına inanıp da, hemen bu anlaşma şartlarını çok beğendiklerini, buna kendilerinin de katkı sağlamak istediklerini söylemeleri, size de biraz 'aceleci davranmak' gibi gelmiyor mu? Evet, en kötü barış bile her türlü savaştan iyidir de; devlet adamlığı da biraz 'şüpheci' olmayı, her konuda 'adeta öküz altında buzağı aramayı' gerektirmez mi?
Peki, bunu niye söylüyorum? Şimdi basın önünde 'Barışı Ben Yaptım' diye övünen Başkan Trump; İsrail'i her zaman koruyup-kollayan, onların güvenliğini her şeyin üzerinde tutan; Filistin-Gazze-Mısır-Suriye-İran ve hatta en son Katar üzerine bombaları yağdıran eli kanlı Netanyahu'ya hep destek veren, her istediği silahları gönderen, bütün Müslüman ülkeler karşı çıktığı halde, 'Kudüs'ün İsrail'in Başkenti olmasını onaylayan adam değil mi !? Bu kişinin ön-ayak olduğu barış anlaşmasından hiç hayır gelir mi!? Bu 20 Madde içinde sık sık; "eğer Hamas da kabul ederse..." ibaresi geçiyor!.. Bunun açık anlamı şudur: İsrail yine bildiği duayı okuyacak, sık sık; "Hamas barış şartlarına uymadı" bahanesine sığınarak, yine saldırılarına devam edecektir, göreceksiniz!..
Ben size söyleyeyim; son İran saldırıları ve Birleşmiş Milletler toplantısında Başbakan Netanyahu konuşurken salonun birden boşalması sonucu; İngiltere, Fransa, Kanada, İspanya, İtalya gibi ülkelerin 'Filistin Devletini Tanıması' ve ABD-Almanya gibi ülke insanlarının Filistin için sokaklara dökülmesi sonucu, İsrail ve Netanyahu çok yıprandı!.. Hem onları biraz dinlendirmek, hem zaman kazanmalarını sağlamak için, bu son yapılan 'Barış Tiyatrosu' da, yine bir oyundur!.. Biliyorsunuz, ABD ve İsrail'in ısrarla yapmak istedikleri bir iş var; "İRAN'ı da, Irak ve Suriye gibi yapmak!.." Geçtiğimiz günlerde beraberce nükleer tesislerine saldırdılar, bundan sonra rejimi çökertmek için saldıracaklar, onun için zaman kazanmaya, ortalığın biraz yatışmasını bekliyorlar, lütfen uyanalım artık!.. Hem Başkan Trump'ın, hem de Netanyahu'nun siyasi ahlâk ve psikolojik hallerini hâlâ çözemediyseniz, siz onlara inanmaya devam ediniz!.. Ama ben onlarda zerre kadar iyi niyet ve vicdan olduğuna asla inanmıyorum, yeter artık!..
Sizleri bilemem, ama Netanyahu'ya her baktığımda ben, onun yüzünde 'Adolf Hitler'in hortlamış siluetini görüyorum; sevemiyorum ve inanamıyorum!..