BEN "CİBİLLİYETSİZ" VE "EV ZENCİSİ" DEĞİLİM !.."
İktidar partisi 'Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)' nin, 03 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde % 34,28 oranındaki oyu ile 363 Milletvekili, CHP % 19,39 oyuyla 178 Milletvekili, Bağımsızlar da '9 Milletvekili' çıkararak, o zamanki toplam '550 Vekilliği' paylaşmış, diğer tüm partiler de (DYP, SHP, RP, MHP, ANAP) sandık dibinde kalarak, Meclis'e girememişlerdi, hatırladınız mı?
AKP İktidara gelmişti ama, Genel Başkanları sayın Recep Tayyip Erdoğan siyaseten 'Yasaklı' olduğu için aday olup da seçime girememiş, hükümeti sayın Abdullah Gül kurmuştu... Bir yıl kadar sonra, bizim 'Aşırı Demokrasi Düşkünü' ve CHP Genel Başkanı merhum Deniz Baykal'ın bu işe çok canı sıkılmış olmalıydı ki, bu meseleyi çözmeyi aklına koymuş, usulen bir 'Ara Seçim' ayarlanarak, "Siirt Seçimleri" yenilendi... CHP'nin orada bir Milletvekili olmasına rağmen Baykal; sayın Erdoğan'ın kazanması için Siirt'te partisinden bir tek aday bile göstermedi, AKP de oyların % 84'ünü alarak, Siirt'teki Üç Milletvekilliğinin hepsini kazandı, kendisi de '14 Mart 2003'te Başbakan oldu... Ya bunu da hatırladınız mı? İyi...
Tabii, bu geçen ilginç günleri yeni nesil pek bilmez ama, ben bir hatırlatayım dedim... Baykal'ın 'Demokrasi' adına seçimlere girmesini ve Milletvekili olmasını sağladığı sayın Erdoğan, daha önce şöyle demişti: "Demokrasi benim için bir amaç değil, araçtır!.." Peki, Baykal bunu bilmiyor muydu? Ne diye en büyük rakibine bu kolaylığı sağladı? Kendisine kapı arkalarında çok büyük vaatler filân mı verilmişti acaba? Örneğin; "Cumhurbaşkanı seçilme sözü" gibi yani... Bir düşününüz; Böyle bir yardımı hangi siyasetçi yapardı meselâ; Demirel, Özal, Ecevit, Erbakan, Türkeş... Bu hatayı yapacakları ihtimali, benim aklımın kenarına bile gelmiyor, ya sizin geliyor mu acaba!?
Neyse... Artık 22 yılı doldurdukları iktidarları zamanında, kendilerinden olmayan muhalefet partilerine ve oy vermeyen kendi insanlarına yapmadıklarını bırakmadılar, etmedik hakaret de bırakmadılar!.. En son 'İnstagram Yasağına' karşı çıkanlara "EV ZENCİSİ" diye, Hamas lideri Haniye için bir günlük yas ilânına karşı çıkanlara da "CİBİLLİYETSİZ" diyerek son hakaretlerini yaptılar!.. Bazen karşı olanları tekmelediler, bazen yumrukladılar, muhalif müteahhitlere ihale vermediler, oy vermeyenleri işe almadılar... Birkaç ay önce Meclis kürsüsünde konuşurken kalp krizi geçirip yere düşen muhalif Vekil için, AKP Gurup Başkanvekili Özlem Zengin o anda bile beddua etti, Vekil hastanede öldü, ondan özür bile dilemediler!..
'Cibilliyetsiz' demek; "Yaradılıştan kötü, sütü bozuk, soysuz kişi" demektir... "Ev Zencisi" ise; "Geçmişte, Batılıların evlerde çalıştırdıkları kölelere denilen bir aşağılama sözüdür..." Sayın Cumhurbaşkanı bu sözüyle kendine göre, muhalifleri Batı'nın Kölesi olmakla suçluyordu!.. Daha önceleri de muhalifleri; "İnsan müsveddesi, terbiyesiz, namussuz, haysiyetsiz, alçak, sapık, zürriyetsiz, şerefsiz, haşhaşi, nebbaş, pislik, tezek, çöplük, vatan haini, kelle, morg bekçisi, illet, zillet" diye hakaretler yanında, kadınlar için de; "Sürtük, nankör, çürük, makyaj yapan kadının kaportası bozuktur, ananı da al git!.." demişti...
Şahsen ben 74 yaşındayım, bugüne kadar Celal Bayar, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan'ı "Cumhurbaşkanı" olarak bizzat gördüm ve yaşadım... Sadece büyük Atatürk ve 'II. Adam İsmet İnönü' Cumhurbaşkanlıkları dönemini görüp de yaşayamadım!.. Bunlar içinde bazen patavatsız konuşan tek kişi darbeyle gelen Kenan Evren idi!.. Örneğin; darbe zamanında daha 17 yaşında iken, yaşını büyütüp de astıkları solcu genç için gazetecilere; "Ne yani, asmayıp da, besleseydik mi yani, o bir teröristti!.." demiş, Muğla mitinginde de; "Ev yaparsan tuğladan, kız alırsan Muğla'dan" diyerek, siyasetle hiç alâkası yokken boşboğazca konuşmuştu... Son görev yapmakta olan da, muhaliflerine hakaretleriyle gündeme gelir oldu...
Ben bu sözlerin muhatabı değilim, hakaretleri de asla kabul etmiyorum!.. Sakin KOŞAR...