CHP, KENDİ FABRİKA AYARLARINA DÖNMELİ ARTIK !?
"Kopunca bir büyük savaş,
Er (asker) tez gider, korkak yavaş (M. Yavaş),
Yüreksize akçayla (parayla), aş,
Erlere meydan görünür!.."
Yukarıdaki bu ünlü şiir, merhum Hüseyin Nihal Atsız şairimize ait olup, kahramanlık şiirinden alınma bir dörtlüktür!.. Bu şiiri sayın Meral Akşener, İYİ Partinin 06 Aralık 2023 Çarşamba günü yaptığı partisinin haftalık grup toplantısında söyledi... Tabii, şiirde geçen "korkak yavaş" sözlerinin, daha düne kadar desteklediği sayın Mansur Yavaş'a gönderme yapmak için söylediği iddia edildi... İddialar doğrudur veya yanlıştır, ama böyle bir zamanda, böyle bir şiirin sarf edilmesine ne gerek vardı ki!? Anlaşılıyor ki, sayın Meral Akşener'in CHP'ye öfkesi, hırçınlığı, kini hâlâ geçmemiş, buradan o anlaşılıyordu !?
İllâ kendisi 'Cumhurbaşkanı' seçilmek isteğiyle, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yapmadığı kalmamıştı: Önce seçimlere girebilsinler diye İYİ Parti'ye 'ödünç olarak' 15 Milletvekili verdi, grup kurdular ve seçimlere girdiler... Daha sonra, Sağcı ve Muhafazakâr partilerle o meşhur 'Altılı Masayı' kurdular... Daha sonra yetmedi, bu masadakilerden habersiz başka 'Milliyetçi-Muhafazakâr' bir partiye kapı arkalarında olmadık tavizler verdiği ortaya çıktı!..
Peki, sonuçta ne oldu? Masadan ilk olarak kalkıp giden Meral Akşener oldu, tepkiler üzerine yine geri döndü, ama 'Altılı Masa' çok itibar ve oy kaybetti!.. Seçimi kaybedince de, 'Üç Bakanlık' sözü verdiği parti lideri, çıkıp bu gizli protokolü açıkladı, büyük darbe yiyen Kılıçdaroğlu, 'Genel Başkanlık' seçimini de kaybedip, tarihin tozlu sayfalarına atıldı... Artık bu gelişmeler CHP'ye son bir ders olmalı, bundan sonra güç ve destek alacağı yerler, kendi öz değerlerini taşıyanlar olmalıdır!.. Yani, sosyal demokrat ve solcu partilerle yola çıkıp, eski kendi fabrika ayarlarına dönmeli, yani 'Kuruluş' yıllarındaki gibi halkına dönüp, onlar için neler yapacağını insanlarına iyice anlatmalı, bu bunalımlı yıllardan ve müzmin muhalefetten kurtulmalıdır!.. Çünkü ne demiş Atalarımız; "Elin ipiyle kuyuya inilmez!.. El, elin eşeğini ıslık çalarak arar!.. Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar!.." demişler, ya Tolstoy ne demiş: "Kıvılcımı söndüremeyen, yangını durduramaz!.." demiş, değil mi? Kendine hayrı olmayan partilerin, CHP'ye ne hayırları olacaktı ki ???
Bakıyorum da, şimdilerde çoğu insan dizlerini dövmeye başladılar: "Yahu zorla kazandığımız şu İstanbul ve Ankara'yı kaybedersek ne yaparız!? 30 Büyükşehir Belediyesinin çoğunu iktidara kaptırırsak halimiz nice olur?" diye yaslar ediyorlar!.. Niye bu kadar endişelisiniz ki? Eğer oralarda mevcut Başkanlarımızla iyi işler yaptıysak, halkımız bunu hiç düşünmeyecek mi? İllâ birileriyle ittifak yapılınca mı buralar kazanılacak? Halkın oyları bu partilerin ipoteğinde mi yani!? Ne diye bu kadar telaşlısınız ki? Bu Başkanlarımıza güveniniz tam ise -ki, benim güvenim tamdır- dizlerinizi döveceğinize, gidiniz o illerin seçmenlerine, onlar için yaptıklarınızı, yapacağınız yeni ve hayırlı işleri anlatınız, göreceksiniz her şey yine yoluna girecektir!..
Ancak, benim hoşuma gitmeyen bazı gelişmeler duyuyoruz: Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen şu anda 86 yaşında, yine 'aday adayı' olduğunu açıklamış... Sayın Akif Hamzaçebi de, 6 dönem CHP milletvekilliği sonrası, şimdi de İstanbul-Beykoz İlçe Belediye Başkanlığı aday adayı olmuş, iyi mi? Yahu bizim sayın Dr. Osman Gürün 1999 yılında başladığı Muğla Belediye Başkanlığını, tam 24 sene kesintisiz kazandı ve sürdürdü, şimdi de çıkıp; "Artık ben aday değilim, başka arkadaşlar gelsinler" dedi, Genel Başkan sayın Özgür Özel'den çok övgü dolu sözler duyduk!.. Bugün Muğla'nın kimseye borcu yok, çok başarılı işler ve yatırımlar yaptılar, hiçbir şaibeli işe karışmadılar!.. Herkes yaşını, yerini ve haddini bilerek aday olmalıdır, sizce de öyle değil mi? "Koltuk Sevdası" denilen şey bu mu ki !? Sakin KOŞAR...