12 Kasım 2025 tarihli haber aynen şöyleydi: "Balyoz kumpasında tutuklanan askerlerin eşlerine 'Maarif Takvimi'ne Soyunsunlar' diyen Nagehan Alçı'nın adı, İBB İddianamesinde de yer aldı. Şüpheli Servet Yıldırım; "Benim adıma kayıtlı otel odasında, üç kez Murat Ongun'la 5 - 6 saat yalnız görüşme yaptılar" dedi...
İBB iddianamesinde gazeteci Nagehan Alçı'nın da adı ifade tutanaklarında geçti. Nagehan Alçı'nın, dosyada müşteki ve şüpheli olarak yer almamasına rağmen, bir şüphelinin kendisiyle ilgili söylediği bir iddia da, bu iddianamede yer aldı... Dosyanın tutuklularından Hüseyin Köksal'ın şoförü Servet Yıldırım'ın ifadesinde, Nagehan Alçı'nın adı da geçti. Servet Yıldırım'ın etkin pişmanlık kapsamında verdiği ifadeye göre Nagehan Alçı ve Murat Ongun'un, kendisi adına tutulan otel odasında 3 defa görüştüğünü söyledi...
Servet Yıldırım'ın ifadesi şu şekilde: "Sayın Başsavcılığınızın bana soracağı tüm sorulara bildiğim kadarıyla cevap vermeye hazırım. Ayrıca bir hususu daha açıklamak istiyorum: 2023 yılı içerisinde Zorlu Raffles Otel'de 2604 numaralı benim adıma aylık kiralanmış olan odaya, bir kaç kere farklı tarihlerde gazeteci Nagehan Alçı'yı bizzat ben çıkardım. Odada Murat Ongun ile 5 - 6 saat görüşme yaptılar. 3 ayrı zaman diliminde bu şekilde görüşme sağladılar."
Aynı gazeteci Nagehan Alçı, FETÖ dönemindeki Kumpas Davalarına en büyük desteği veren gazetecilerin başında geliyordu. Hatta bu güzel gazeteci o kadar ileri gitmişti ki, Balyoz Davasında tutuklanan askerlerin eşlerine yönelik çok ağır bir paylaşım bile yapmıştı!.. Nagehan Alçı, asker eşleriyle dalga geçercesine sosyal medya hesabından; "Bizim askerlerin eşleri ve sevgilileri de Güneydoğu'daki gaziler için 'Maarif Takvimi'ne Soyunsunlar' diye yazmış" çok büyük tepkiler almıştı, hatırlayanlarınız var mı bilemiyorum?..
Bu haberler ne kadar doğru bilemiyoruz? Çünkü ülkede her şey biri birine karışmış, 'kimin eli kimin cebinde' bilinmez olmuş halde!? Gözümüzle görmediğimiz için, biz de duyduklarımızla yetiniyoruz tabii... Ancak, bu sözü geçen iddianamede her ismi geçen 'müşteki veya şüpheli' olarak yazılırken, 'Nagehan Alçı' neden suçlanmıyor ve orada ne aradığı niye sorulmuyordu? Herkes de bu kadın gazeteciye 'Ayrıcalık' yapıldığını düşünür olması da bundan... Fenomen gazetecilerden sayın 'Sabahattin Önkibar' da; bu konuyu bir saat boyunca kendi sosyal medyasından eleştirip, neden ayrıcalık yapıldığını, neden bu bayan gazetecinin de müşteki veya şüpheliler arasında olmadığını soruyordu?..
Neyse, bu tür 'gazeteci kılıklı' arkadaşlarla bugüne kadar çok vakit kaybettik!.. Bunlar bizi normal düşünmeyi, doğru ve tarafsız haber verip, aklı başında yorumlar yapmamızı, hatta mizah yeteneğimizi bile kaybettirecekler diye de korkar oldum artık!.. İyisi mi, biz yine işimize bakalım, yazımızı yaşanmış bir fıkrayla bitirelim:
---Çok geniş ve yeni yapılmış bir yolda, yanında eşi de olduğu halde çok hızlı şekilde seyreden şoförü, denetim yapan trafik polisi Temel durdurmuş: "Ha burada 90 Km. hız sınırı var iken, siz 200 Km. hızla radara yakalandunuz, ehliyat ve ruhsatinızu verin, ceza yazacağum!.." demiş... Adam ehliyet ve ruhsatı verirken; "Ama memur bey, o kadar güzel ve geniş yollar yapmışlar ki, burada hız sınırı yapmak haksızlık ama!.." derken, karısı öte yandan ha bire bağırıyormuş; "Ben sana hız yapma, evde unuttuğun ehliyetini geri dönüp de alalım, her yerde denetim var, çok ceza yersin demedim mi!? Ben her kuaföre, jimnastiğe gideceğim dediğimde, bana 'param yok' deyip duruyorsun, hah şimdi o paraları cezaya yatır!.. Bana da ehliyet alalım demedim mi!?" diye, sürekli vır vır konuşuyor, adam da karısına susmasını söylüyormuş... Trafik Polisi Temel şoförün durumuna acımış ve ruhsatını geri verirken; "Ula sana ceza yazmayacağum, Yüce Allah zati senin cezanı vermüş, yanı başına oturtmuş!.. Hadi güle güle, 90 Km. ile yürü git, bizum öteki ekiba yakalanma sakın" demiş, iyi mi ?.. Sakin KOŞAR...