Bugünkü yazımıza bir fıkrayla başlayıp, şu içimizi karartan Martın son günlerinde sizi biraz olsun gülümsetme arzusundan başka yemin olsun bir amacım yoktur ve olamaz da!..
Başımıza gelen bazı sorunlar, çoğumuz tarafından çok büyütülür, basit ve akılcı çözümler bulmak için çalışacağımıza, kendi dünyamızı karartmak için içimize kapanır, hiç yoktan kendimizi yapay bir zindanda işkence eder dururuz!.. Halbuki biraz düşünsek, bazı gözlemler yapsak, birilerine akıl danışsak, bu problemleri büyütmeden, kolayca halledebiliriz!.. Size basit bir fıkrayla bu tür çözümler hakkında bir bilgi vereyim de, dinleyin:
--Bahçeli evlerde komşu olan ailelerden biri, bahçesine çok pahalı tohumları olan 'Salatalık' fidanları diker. Suyunu, çapasını, gübre ve ilâç bakımlarını istisnasız yapar, salatalıklar dökmeye başlar, adamcağız sevincinden havalara uçmaktadır!.. Ancak, daha önceden iki bahçe arasındaki duvarı arabasıyla geri geri giderken yıkan komşusu adama, defalarca bu duvarı tamir etmesini rica etmiş, adam oralı olmamıştır!.. Tam salatalıklar yenmeye başlanacağı sırada, sabah erkenden bahçesine giren komşunun tavukları, koparılacak salatalıkları tahrip etmişlerdir!.. Bu durum birkaç defa tekrarlayınca, adam sinirden delirip, tüfekle komşunun tavuklarını öldüreceğine dair yemin eder!..
Olacaklardan korkan karısı, kocasına sabretmesini, kendisinin bu probleme çözüm bulacağını söyler!.. Ertesi günü yine tavuklar salatalıkların içindedir, komşu adam da hınzırca bir keyifle bakmaktadır!.. Kadın gidip, akşamdan koyduğu 5 tane yumurtayı havaya kaldırarak, komşu adamın duyacağı şekilde, kendi kocasına doğru bağırır: "Kemalciğim bak, bahçemize giren komşunun tavukları bizim için tam 5 tane yumurta doğurup gitmişler!.." der. Bunu duyan tavukların sahibi komşusu, hemen o gün duvardaki deliği tamir edip, tavukların bir daha bu komşusunun salatalık bahçesine girmesine mani olur!..
Gördünüz mü şu problemin basitçe çözümünü? Kendinize niye dünyayı dar edip duruyorsunuz ki!? Yukarıda da dediğim gibi, çoğu problemler ve bizi bunaltan sorunlar, böyle basit yöntemlerle kolayca çözülebilir, yeter ki biraz düşünelim, soralım ve araştıralım!..
Efendim, gelelim bize özgü, bize uyan, sadece bizde rastlanabilen haberlere:
--Sanayi ve Teknoloji Bakanımız sayın Mustafa Varank demiş ki; "Şu CHP var ya şu CHP, bizim uzaya çıkmamıza engel olanlar hep onlar!.." demiş, iyi mi? Korkusuz Gazetesi yazarı sayın Memduh Bayraktaroğlu da bu sözleri üzerine sayın Bakan'a; "Yahu, sizin uzaya gitmek için inşa ettiğiniz 'dört şeritli uzay yollarınıza' bu CHP çivi döşüyor da, oraya gidecek araçlarınızın lâstiklerini mi patlatıyor kardeşim!?" diyordu.
--Millet İttifakın'a çamur atmaktan bıkıp-usanmayan Aktroller, şimdi de şu yalanı ısıtıp ısıtıp yazıyorlar: "HDP boşuna bu ittifaka destek olur mu? Seçimden sonra HDP'ye Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı verilecekmiş!.." diyorlar. İyi ya, geride zati ne kaldı ki? O zaman Hükümeti de HDP kursun, Cumhurbaşkanlığını da onlara devredip, 6'lı Masa partileri 5 yıllığına Miami'ye tatile gitsinler bari. Bu trollere güler misin, ağlar mısın!?
--Efes'e su götürmek için M.Ö. I. Yüzyılda inşa edilen 2 Bin yıllık 'Antik Didar Su Kemerini' tahrip etmişler. Bunu yapanların Orman İşletme Şefliği olduğu iddia ediliyor? İş makinelerini illâ bu kemerin altından geçirirken bu tahribatın yapıldığı söyleniyor. Yahu, hepiniz onca yıl okudunuz, elinize bir şerit metre alıp da, bu makinelerin oradan geçip-geçemeyeceğini ölçemediniz mi? Ormanda kestirdiğiniz tomrukları nasıl ölçüp-biçip, satıyorsunuz siz? Yoksa, yine bütün zararı devlete mi ödetiyorsunuz bakayım, hesapsızlar!?
--Muharrem İnce 4 gün sonunda 100 Bin imzayı buldu; yani bu rakam dörde bölününce, günde 25 Bin imza ediyordu. Bütün haber kanallarında övgüyle o haberi yayımladılar!.. İyi de kardeşim, Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir günde 20 Milyon oyu nasıl bulacak bu siyasetçi, hiç bu meseleye değinen yoktu ama. Sakin KOŞAR.