SAYIN HULUSİ AKAR'IN AMACI NE !?


Vatandaşlarla bir sohbet toplantısında emekli Orgeneral ve eski Genelkurmay Başkanı, şimdi de AKP Milletvekili olan sayın Hulusi Akar aynen şöyle demiş; "Eğitimin amacı ne? Eğitim BİLGİ vermek değildir arkadaşlar, Bilgi üniversitede oluyor. Bilgi meslekte oluyor. Eğitimin amacı, bir Allah korkusu, iki kuldan utanmadır. Eğer biz 'dört' ile 'on iki yaş' arasındaki çocuklarımıza Allah korkusunu verirsek, Allah'tan korkmayı - kuldan utanmayı öğretirsek, efendim vatan sevgisini verirsek, millet sevgisini verirsek, bayrak sevgisini verirsek, başkaları için iyilik yapmayı öğretirsek, diğer milli ve manevi değerlerimizi onlara yüklediğimiz takdirde, ondan sonra bu çocuk nereye giderse gitsin, dünyanın her yerine gitsin, bu çocuktan korkmayın" demiş...

Diyor ki; "Eğitimin amacı BİLGİ değil, Allah korkusu öğretmek, kuldan utanma, vatan sevgisi öğretmektir!" diyor... Peki, Türk Dil Kurumu Sözlüğü, aynı 'Eğitim' sözcüğü için ne diyor: 'Eğitim' demek; "Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli BİLGİ, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme, terbiye, demektir" diyor... Ya buna ne diyeceğiz !? Şimdi biz, devletin hazırlattığı koskoca ve bize en doğru yolu gösteren 'Sözlüğe' mi inanacağız, yoksa bir muhabbette siyasi olarak; 'lâf olsun, torba dolsun' diye açıklamalar yapan Hulusi Beye mi inanacağız!?

Bu ülkede Orgeneralliğe, Genelkurmay Başkanlığına, emekli olduktan sonra da 'Milli Savunma Bakanlığı'na getirilmiş birinin söyleyeceği sözler mi bunlar Allah aşkına !? Bu büyüğümüz, Anayasamızın değiştirilemez ilk dört maddesi olan; 'Cumhuriyet, Laiklik, Demokrasi' hükümlerini nasıl bilmez !? Ayrıca; bu yaşına kadar, küçücük çocuklarımıza Yüce Allah'ın 'korkuyla' değil de, 'sevgi ve sempatiyle' sevdirilebileceğini nasıl öğrenememiş !? Bizim Yüce Allah'ımız bir 'Öcü' mü ki, herkes ondan korksun!? Çocuklarımıza O'nu karşılıksız sevgi ve saygıyla öğretmemiz yetmiyor mu, bu 'korku' da neyin nesi a dostlar !?

Geçmişi biraz hatırlayalım: 15 Temmuz 2016 günkü FETÖ darbe girişiminde Hulusi Bey 'Genelkurmay Başkanı' idi... FETÖ'cü askerler onu ve bazı komutanları derdest edip, darbecilerin karargâhı olarak kullandıkları "Akıncı Hava Üssü"ne götürmüşlerdi değil mi? Daha sonra bunları darbecilerin ellerinden gerçek Vatansever ve gerçek Atatürkçü askerlerimiz kurtarmışlar, çevrede 250 civarında insanımız şehit olmuş, darbeciler bu ülkenin kendi malı savaş uçakları ile kendi Meclis'ini de bombalamışlardı, değil mi?

Esaretten kurtarılan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın boyun bölgesinde yaralar ve kızarıklıklar vardı, bu durum hepimizi çok üzmüştü değil mi? Aynı saatlerde ise, komutanı tarafından emir verilip, FETÖ'cü komutanı öldürmesi emredilen Astsubayımız merhum Ömer Halisdemir, emri kahramanca ve aynen yerine getirmiş, FETÖ'cü komutanı öldürmüş, kendisi de hemen oracıkta şehit düşmüştü, bunu da hatırladınız değil mi? Ya Mustafa Kemal Çanakkale Savaşı'nın en kritik anında askerleri önüne geçip; "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!" demiş, bu topraklar üzerinde şimdilerde rahatça yaşıyorsak eğer, işte onların sayesinde yaşıyoruz değil mi?

Peki, FETÖ'cülere esir düşen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, niye silahını çekerek bunlara ateş edip birkaçını vurup da, kendisi de 'Şehitlik' mertebesine ulaşmayı neden düşünmemişti acaba !? O zaman emrinde olan Astsubayı merhum Ömer Halisdemir kadar niye olamamıştı? Ağızları açıldıkça 'Şehitlik' üzerine ahkâm kesen bu büyüklerimiz, boyunlarında yara izleriyle neden FETÖ'cülere teslim olmuşlardı? Bir gün olsun bunu bize izah edebildiler mi!? Son açıklaması üzerine CHP Lideri sayın Özgür Özel çıkıp; "Biz Hulusi Akar'ın 'kazı-kazan' gibi üzerini kazıdık, altından Cumhuriyet sevdalısı değil, 'Siyasi İslâm' özentili biri çıktı!.. Darbe başarılı olsa başa geçecek kişi, darbe başarısız olunca, yine bir yerlere getirildi" demişti...

Askerlik mesleğinden emekli olunca duyduk ki, buradan aldığı parayla bir Cami yaptırıyormuş... Para onun, tabii ki kimse karışamaz ama; her yerde bolca camiler var, içinde cemaatleri yok!.. Halbuki biz kendisinden bir 'Okul' yaptırmasını beklerdik, çünkü yine okullar açıldı, birçok yerde okul binaları ve öğretmen eksikleriyle doluydu!.. Büyüklerimiz hep; "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz!" derlerdi ya? Keşke Hulusi Bey de hiç konuşmasa, bizim de aklımıza onun bu geçmişi hiç gelmeseydi !?               Sakin KOŞAR...

  

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI