Murat Ağırel, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki 31 Ağustos günkü köşe yazısında aynen şunları yazıyordu: "...Jandarma Komutanlığı'na bir ihbar ulaşıyor. İhbarda; Bilent Buğdaycı, Uğur İlter, Yakup Kaya, Sezgin Buğdaycı, Şeyhmus Ergün, Ramazan Ergün ve Kadir Uslu isimli kişilerin sahte kanser ilaçları ürettikleri ve piyasaya sürdükleri belirtiliyor... Jandarma hemen bu ihbarı değerlendiriyor ve çalışmaya başlıyor. Tarih: 11 Şubat 2025...
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı ile Jandarma Genel Komutanlığı KOM Daire Başkanlığı koordinesinde, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'nın yaptığı istihbarat çalışmaları sonucunda ihbarın doğru olduğu ortaya çıkıyor. Ümraniye Adem Yavuz Mahallesi'nde 4 ayrı depoya ve 1 imalathaneye operasyon düzenleniyor... Operasyon sonucunda piyasa değeri yaklaşık 2 milyar TL olan 5 milyon adet sahte kanser ilacı ele geçirildi. Bunun yanında 100 bin adet boş ilaç kutusu, 32 bin adet marka etiketi, 9 adet sahte ilaç yapımında kullanılan dolum makinesi, 350 kilogram toz hammadde ve 60 bin adet çeşitli tıbbi malzeme ele geçirildi.
8 şüpheli yakalandı. Yakalanan kişilerden 6'sı tutuklandı. Operasyonun detayları da daha önce haber oldu. Ama ben iddianameye ulaştım. Yazanlara inanamadım. Şüpheli sayısı 9'a çıktı. İsimler şöyle: Bilent Buğdaycı, Kadir Uslu, Kurtuluş Mazlum Ağırman, Oğuzhan Tan, Ramazan Ergün, Sezgin Buğdaycı, Şeyhmus Ergün, Uğur İlter, Yakup Kaya...
İddianamede ilaç isimleri yer aldı. Kanser ilacı üreten hemen hemen tüm markaların sahte ilaçları üretilmiş. Sadece kanser ilaçları değil... Mesela; bebek doğduktan, ölü doğumdan, düşükten veya kürtajdan hemen sonra ya da bebeğin emzirilmemesi gereken durumlarda süt üretimini (laktasyon) engellemek için kullanılan Dostinex marka ilaçtan 6 bin kutu üretilmiş. Nakledilmiş böbrek, karaciğer veya kalbin vücut tarafından reddini önlemek için kullanılan Cellcept adlı ilaçtan 2 milyon adet ele geçirilmiş. Epilepsi hastalarının kullandığı Femera adlı ilaçtan 60 bin adet, Şüphelilerden Bilent Buğdaycı ifadesinde suçunu itiraf etmiş. Kaçak ilaçların ticaretini yaptığını söylemiş. Ancak adreslere yapılan baskınlarda ilaç yapımında kullanılan 9 dolum makinesi, 350 kilo hammadde, 32 bin marka etiketi, boş ilaç kutuları, ambalaj makineleri ve kullanım kılavuzları ele geçirilmiş. Şüphelilerden Uğur İlter ise kurye olduğunu kabul etmiş. Ayrıca bu kişilerin sosyal medyada açtıkları hesaplarla da ilaçların satışını yaptıkları ifade edilmiş. Düzenlenen iddianamede şüphelilerin Türk Ceza Kanunu'nun 187/1, 37/1, 53, 54, 58 ve 63. maddelerinden cezalandırılması istenmiş... TCK 187/1 diyor ki: "Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde ilaç üreten veya satan kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezası verilir..." Evet, sadece cezası bu: Bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası! Jandarma işini yapmış, kolluk kuvvetleri tüm kademelerinde çalışmış, savcılık görevini yapıp soruşturmuş ve davayı açmış. Belli ki yargı da cezayı kesecek. Ama ortada kanun yok. Zaten başımıza ne geliyorsa bu cezasızlık algısı yüzünden gelmiyor mu? Hele bir de bu ilaçları kullanan hastalar var, kendinizi onların yerine bir koyun" diyordu...
Yahu, bu adamların yaptıkları tam bir katliam, terör, insanlık suçu, soykırım ve bir insana yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmışlar!.. Bu suçun bütün cezası nasıl olur da; "Bir Yıldan Beş Yıla Kadar Hapis" olur!? İdamlık suçun cezası sadece bu mu !? Bu yasalar şimdiye kadar ne diye değiştirilmedi, insanın aklı almıyor doğrusu!.. Koca Meclis'te tam 600 Milletvekili var, asgari ücretin 25 katı maaşlar alıyorlar, ne işe yararsınız sizler!? Hiç utanmıyor musunuz bu tür haberlerden!? Size başka da bir sözüm yok, NOKTA... Sakin KOŞAR...