Dünyanın en büyük savaşçılarından ve işgalcilerinden biri olan Timur Han (Timurlenk-Aksak Timur), Moğol Türklerinden ve Müslüman bir devlet adamıydı. İyi bir eğitim görerek, 1370 yılında Semerkant'ta tahta çıktı. Yaşamı boyunca Çin'den Hindistan'a, Irak Suriye'den Anadolu'daki Sivas, Malatya, Ankara, İzmir, Bursa'ya kadar olan Osmanlı topraklarını işgal ederek, yağmalayarak, Çin'i işgal etmek üzere 1403 yılında geri döndü, ordusuyla Çin seferine giderken, 18 Şubat 1405 yılında vefat etti, Semerkant'a gömüldü.
Yaşamı boyunca İslâm geleneklerinden çok, kendi çıkardığı "Timur Yasalarına" bağlı kalarak bu imparatorluğu kurdu ve yönetti. Anadolu işgalinden önce, Osmanlının eline geçen Türk Beyliklerinin yöneticileri ile iletişim kurup, bu işgal sonrası onlara topraklarını geri vereceği sözünü verdi, Padişah Yıldırım Bayezid'i içeriden yıkmaya başlamıştı. Nitekim, 1402 Ankara Savaşı sırasında bu Beyliklerin hepsi Timur tarafına geçerek, Osmanlı Ordusunun zayıflamasına sebep oldu, ordusundaki fillerin marifetiyle de, bu savaşı kısa zamanda kazanmayı başardı, kendisine göre, Batı'da gelişmekte olan bir Türk gücünü de bitirerek, bölgede tek güç olarak kalmayı başarmıştı!..
Bu savaş sırasında çok hızlı olarak Ankara Çubuk Ovası'na gelip, bütün komutanlarının isteğine uyup da, aniden hazırlıksız yakaladığı Timur Ordusuna saldırıya geçseydi, Timur'u yenmesi işten bile değildi!.. Ama, kendine aşırı güvenen, her şeyi mertçe yapmak isteyen Yıldırım Bayezid, bu savaşta o özelliklerinin kurbanı oluvermişti!.. Halbuki Timur, sürekli halkı aldatıp da ele geçirdiği bütün şehirlerde, 'Kan Dökmeyeceğine' dair söz verir, şehri teslim aldıktan sonra da, büyük çukurlar kazdırarak, kan dökmeden o çukurlara şehrin insanlarını diri diri gömer, 'Kan Dökmeyeceği' sözünü de böylece tutmuş olurdu!.. Timur'un bir başka özelliği de şuydu; ele geçirdiği bütün şehirleri yağmalar, tüm zenginliklerini götürür, şehrin sanatkâr ve okumuş bilim insanları kesimine zarar vermez ülkesine gönderir, sonra da şehirde taş taş üzerinde bırakmadan yıkardı!.. Semerkant'a gönderdiği bu sanatkâr, bilim insanı ve doktorlar sayesinde o şehir, dünyanın en ileri şehirleri arasına girmişti!..
Yıldırım Bayezid'i esir aldıktan sonra, onun oğullarından birini Bursa'ya, birini de Edirne'ye Padişah olarak göndererek, devleti ikiye bölmüş, Beyliklere topraklarını geri vermiş, bunların iktidar kavgası yapacaklarını adı kadar emin olduğu için de, kucaklarına pimi çekilmiş birer bomba bırakarak ülkeden ayrılmıştı!.. Nitekim, o gittikten sonra Osmanlı ülkesinde tam 13 yıl kadar sürecek olan ve ülkeyi mahveden bir "Fetret (Bunalım) Devri" başlamış, Osmanlı Devleti en az yüz yıl geri gitmişti!..
Bazıları şu olanı-biteni bilmeden, birazcık ileriyi görmeden, Cengiz Han ve Timur Han'ı göklere çıkarıp, onların Türk olarak kahramanlıklarını över dururlar!.. Siz hiç İngilizlerin ve Amerikalıların birbirleriyle savaştıklarına şahit oldunuz mu!? Her iki 'Dünya Savaşında' da birleşiverdiler, güçlerine güç kattılar, bugün dünyanın en zengin ve en güçlü ülkeleri arasındalar!.. O yıllarda dünyanın en güçlü ülkeleri olarak Çin, Rusya, Fransa, Roma-Bizans, Hindistan ve İngiltere vardı!.. Bu Türkler birbirlerini yiyeceklerine, güç birliği edip de, 'Dünyanın En Güçlü Ülkeleri' olamazlar mıydı!? Ama nerede bizde o akıl ve beceri!? Yaratılışımızdan gelen "İllâ Ben Bilirim, İllâ Benim Olsun!" hırsımız yüzünden, bütün bu fırsatları tarih boyunca kaçırdık, bugünkü halimiz de işte orta yerde duruyor!.. Bir deprem sonrası bile iki yakamızı hâlâ bir araya getiremiyoruz!..
Neyse, Nasrettin Hoca fıkraları içinde sıkça adı geçince, bildiğim kadarıyla ben de makûs tarihimizden bir şeyler yazayım bari dedim!.. Sürç-ü lisan eyledimse eğer, tarafınızdan affınızı dilerim sevgili dostlar!.. Sakin KOŞAR.