İzmir'de '9 Eylül Üniversitesi'nde görevli sevgili kızım, 20 Ağustos 2025 günü bir Kargo Şirketi ile Yatağan'daki evimize bir paket göndermiş... Büyük ihtimalle annesine doğum günü hediyesi olan bir paketti o, çünkü içinde ne olduğunu bize bile hâlâ söylemedi...
Tarih '27 Ağustos 2025' oldu, bize bu kargo paketi henüz gelmedi!.. Kızım şirkete gidip sormuş, "Teslim Edildi" demişler... Yine bize sordu, paket ortalıkta hâlâ yoktu!.. Kızım tekrar şirkete telefon etmiş, kayıtlara bakmışlar, orada aynen; "Paket Komşuya Teslim Edildi" diye bir not varmış, iyi mi !? Hemen 9 komşuya sorduk, hiç birisi böyle bir paketi teslim almadıklarını söylediler!.. Biz de kızımıza bunları anlattık, şimdi o şirketle uğraşıyor!..
Yahu, insanlar yüklüce parasını ödeyip de, adresi size veriyor; "Gidin bu emanetimi filânca adrese teslim edin" diyor, bazı kargo şirketi elemanları da bu sıcakta onunla uğraşacak değiller ya; evde bulamadıkları veya adresi çıkaramadıkları durumlarda işin kolayına kaçıp, konu-komşuya bırakıp tüyüyorlar!.. İyi de kardeşim, bu insanlar size bu emanetlerini konu-komşuya, mahalle bakkalına falan bıraksınlar diye mi bunca parayı verip de, emanetlerini size getiriyorlar !? Bu insanlarda biraz sorumluluk, biraz ahlâklı görev duygusu yok mu ?
Sonuçta, bu paketi buralara getiren görevliyi bulmuşlar, kargocu genç; "Ben 'I-Blok' apartmanına gittim, teslim edecek kimse bulamayınca, paketi apartmanın elektrik panosu içine bıraktım" demez mi? Halbuki adreste 'I-Blok' değil, 'İ-BLOK' yazıyormuş... Kargocu genç, 'I - harfi ile İ - harflerini' ayırt edememiş... Kızım bunu şirket yetkililerine söyleyince, bizim gidip de o apartmanın elektrik panosu içine bakmamızı söylemişler, ne kadar rahatlar görüyor musunuz?
Neyse, bunu duyunca hemen gittim, I-Blok dışındaki pano içinden kargo paketini aldım eve getirdim... Ya içinde çok değerli bir şeyler olsa, orada birinin eline geçse ne olacak, biz bunun hesabını kimlerden soracaktık acaba? Küçük bir dikkatsizliğin, üşengeçliğin veya tembelliğin nelere mal olacağını bilmeyen, bunları umursamayan kişilerin bu önemli görevlerde ne işleri var !? Yıllardır biz boşuna mı; "Eğitim, Liyakat!" diye haykırıp duruyoruz dostlar !?
Yaşadığımız şu günlerde, benim şu anlattığım basit bir olaydan sadece bir tanesiydi!.. Sahte diplomalar konusu, sınav sorularının çalınması, kaybedilen sınav notlarının yükseltilip; hak edilmeyen diplomalar-sürücü belgeleri-çeşitli makamlara atamalar, hep bu dönemde görüp, yaşadığımız ve artık hiçbir şeye şaşırmadığımız günleri yaşıyoruz!.. "Nereye varacak bu işin sonu, biz neden böyle olduk, bunların birinci derece sorumluları kimler?" ... gibi soruları sorma zamanı gelmedi mi sizce !? Herhalde Muhalefet Partisi liderleri de sık sık; "Seçim sandığını önümde, adayımı yanımda görmek istiyoruz!" diye, sabah-akşam bu sebeple haykırıp duruyorlar belki de, ne bileyim ben?..
Neyse, bugün de size 'Beni Kıskanan Ölüler' şiiriyle Cahit Sıtkı Tarancı'yı anarak yazımızı bitirelim bari:
"Nedir ki, bir kurt gibi yer/ Sizi her an için için/ Eyy hatırası benim için/Daima aziz ölüler!..// Ardında saklandığınız/ Eşyaya sinmiş o gizli/ Bakışlarınızdan belli/ Günümü kıskandığınız!..// Gün benim olmuş ne çıkar/ Ne çıkar kıskanç ölüler/ Benim için açsa da güller/ Bana da bir gün ölmek var!.." Sakin KOŞAR...