ÜLKEMİZDEKİ "SIĞINMACI" GERÇEKLERİ !?

 

Eh artık, hem Genel ve hem de Yerel seçimleri yapıp, önümüzdeki 5 yıl boyunca bizi yönetecek büyüklerimizi de seçtiğimize göre, bugünden itibaren esas ülke gerçeklerine dönebilir, işimize bakabiliriz artık değil mi?

Peki, neydi bizim esas dertlerimiz? Başta Enflasyon, İşsizlik, Evsizlik ve Kira meselesi,  sayıları kimine göre 8 Milyon, kimine göre 10 Milyon, kimine göre de 13 Milyona dayanan 'Mülteciler Sorunu' değil mi? Tabii, durduk yerde dışarıdan 10-13 Milyon yabancı gelirse, zati yıllardır süre gelen işsizlik de, evsizlik de, kira artışı da yerli insanlarımızın başına belâ olur, sıkıntı ve dertleri de ikiye-üçe katlanır tabii, bunu bilemeyecek ne var !?

Geçende ekonomistler basına açıkladılar: Aniden bu aziz vatan topraklarımıza doluveren beleşçi Mülteciler yüzünden; her gün fazladan 12 Milyon yumurta, günde üç kez yemekte 36 Milyon kap yemek ve her dört Mülteci için bir ev gerekli olduğu için, durduk yerde tam 'Üç Milyon' da ev yapılması gerekiyordu!.. Peki biz bu yeni gereken yumurtalar için kaç tane tavuk çiftliği kurduk? Kaç tane üretici çiftçimizi destekleyip de ürün artışına gittik? Bunlar için kaç tane ev yaptık? Bırakın Mültecileri de, depremde evlerini kaybeden milyonlarca kendi insanımızın evini bile yapamayıp, hâlâ çadırlarda ve konteynırlarda sürünmelerini seyrediyoruz!..

Bu mültecilere ilk tepkiyi gösteren Bolu Belediye Başkanı sayın Tanju Özcan'a ilk günlerde herkes kızmış, vicdansızla suçlamışlardı değil mi? Şimdi bu Mültecilerin verdiği rahatsızlıktan ve oturdukları yerlerde çıkardıkları çeşitli rezaletlerden dolayı, artık herkes O'na hak vermeye başladılar, yalan mı!? Hırsızlık, gasp, cinsel saldırı, cinayet, vergisiz, ucuz ve kayıtsız çalışma sonucu kendi insanlarımızı işsiz bırakmaları, devleti zarara uğratmaları gibi, daha nice zararları artık herkesi derinden düşündürüyor!?

İyi de kardeşim, bizim bu Suriyeli, Afgan, Somali mültecilerine bir borcumuz mu vardı? Niye İran'a, Suudi Arabiyya'ya ve zengin Kuveyt'e gitmiyorlar da, ha bire bize geliyorlar bunlar!? Neymiş efendim; "Bunlar işgale uğradılar ya, ülkeden kaçan bu insanlara geçici de olsa yardımcı olmamız gerekiyor" imiş? Hadi canım sen de !.. 1919 yılında da, dünyanın en güçlü ülkeleri tarafından bizim topraklarımız işgale uğramıştı!.. Bizim insanlarımız Suriye'ye, Afganistan'a, Somali'ye mi kaçmışlardı!? Atatürk önderliğinde, canları pahasına direnip, işgalcileri geldikleri gibi geri püskürtmüş, yeni bir ulus yaratmışlar, bugünkü 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmuşlardı!.. Peki, bunlar ne diye ülkelerinde kalıp da, o işgalcilere direnmiyor, bizim topraklara niye kaçıyorlar!? Bunlar 'Vatan Haini' değil de, ya nedir!? Ne diye saygı duyacakmışız ki bunlara, hemen geri gönderilmelidir bunlar!..

Geçenlerde Fransa'dan izinli gelen Gurbetçi bir Anadolu kadınımız, sokakta röportaj yapan gazetecilere aynen şunu söylüyordu: "Biz gideli ne olmuş benim güzel ülkeme? 1.000 TL ile markete gittim, boş poşetle geri döndüm, nedir bu pahalılık Allah aşkına!? Kim bu hale getirdi bu ülkeyi? Burada kalan siz hemşerilerime Tanrı dayanma gücü versin artık!" diye dert yanıyordu...

Kimin bu hale getirdiğini biz biliyoruz da, hâlâ bunu idrak edemeyen akıldan mahrum insanlar oylarıyla bunları destekliyorlar, biz ne yapalım ki? Demokrasinin böyle zorlukları da var işte, elden ne gelir ki? Adım adım her yerin yönetimini ele geçirirken, muhalifler hep uyudular, halk ne yapabilir, kime derdini anlatabilirdi ki? Baksanıza, bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, herkes yine Atatürk'e koştu, emanetiyle gurur duyduklarını söylediler, minnet duygularını bildirdiler; ama yarın yine kaldıkları yerden, Atatürk'ün hiç de sevmediği, vasiyetinde belirttiği bütün kötü işleri yapmaya devam edecekler, biz de kaldığımız yerden dertlenmeye devam edeceğiz, göreceksiniz...                       Sakin KOŞAR...

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI