Uluslararası emperyalist güçlerin gayret ve destekleriyle en uzun sınırımızın Güney bölümünde bulunan Suriye'nin İdlip ve Halep kentleri, 01 Aralık 2024 tarihi itibariyle peş peşe 'HTŞ Cihatçı Grupların' eline geçti!.. Beşar Esad'ın pek övdüğü ordusu da, silâhlarını bırakarak Batıya doğru kaçtılar!.. Dün yaptığı ilk açıklamada da; "Ordumuz geri çekildi ama, yeniden toparlanıp, kaybettiğimiz yerleri geri almak için toparlanıyorlar!" dedi... Eğer gidenler geri gelseydi, rahmetli dedem ile babam da geri gelirlerdi Esad efendi...
Dikkatimi çeken tek şey şu oldu; İdlip ve Halep şehirleri 'Heyet Tahrir'uş Şam (HTŞ)' cihatçı gruplar tarafından işgal edilip, Beşar Esad'ın heykellerini halk yıkarken, sokaklardaki halkın sevinç gösterileri de şaşırtıcıydı!? Yani halk, bu işgallerden pek memnun görünüyordu!.. Olanları görünce insan; "Yahu, esas işgalciler Suriye'nin milli güçleri miydi yoksa?" diye düşünmekten kendini alamıyordu doğrusu...
Ne olursa olsun, 01 Aralık 2024 tarihinden sonra ne Suriye'de, ne de Ortadoğu'da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır!? Adım adım emperyalist güçlerin o meşhur "BOP Projesi" adım adım uygulanıyor, belli bir mesafe de kat ediliyor, böylece işgalci İsrail'in ekmeğine kalınca bir yağ daha sürülüyordu!.. "Suriye işi bitince, acaba sıra kime gelecek?" işte bütün mesele bu!.. Çevre ülkelerin hepsi tetikte olmalılardır, çünkü bunlarda 'dostluk duygusu' değil, akıllarından hiçbir zaman 'menfaat duygusu' eksik olmaz!..
Bu bölgeyi karıştıranların başında bulunan 'Amerikan Tarihine' bir baksanıza!.. Daha iki yüzyıl kadar önce Kuzey Amerika'da, bu kıtanın esas sahipleri ve yerlileri olan 'Kızılderililere' neler yaptıklarını bir okusanıza!.. 'Barış ve Dostluk' vaatleri adı altında bu kabileleri kandırıp, topraklarına nasıl hunharca çöktüklerini bir görsenize!.. Birçok sinema filmleri yanında, hepimizin çocukluğunda zevkle okuduğumuz "Tommiks, Teksas, Red Kit" çizgi roman kitaplarında; son zamanların en meşhur Kızılderili Reisleri; 'Tatanka Yotanka (Oturan Boğa), Komançilerin unutulmaz savaşçı Reisi Geronimo, Reis Joseph ve Kızıl Bulut' ... gibi yerlilerin kısa süreli başarıları nereye gitti !? Batı'dan gelen ve yerlilerin onlara 'Yumuşak Ayak' dedikleri 'Beyazlar' bilim ve teknolojinin gücüyle, bu bireysel gücü olan tüm Yerli Kızılderilileri yok ettiler, bakîr ve verimli toprakları ile madenlerini ellerinden zorla aldılar!.. Yani; "Zor; her türlü oyunu da, bütün dostluk anlaşmalarını da bozdu!.."
Üzerinde yaşadığımız ve adına da "Çağdaş Dünya" dediğimiz şu günlerde de pek değişen bir şey yok!.. 'Zor, oyunu yine bozuyor!..' Yine güçlüler her yeri ele geçirip, zayıfları ezerek sömürüyor, yurtlarından kovuyor, ellerinden tüm zenginlikleri çalıyorlar!.. İşte Ukrayna, işte Filistin, işte Irak, işte Suriye ve gelecekte kim bilir daha niceleri !? Bunların hakkından en son 1922'de Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları gelmiş, bu işgalcileri topraklarımızdan kovarak, uzun süre sınırlarımızı bunlara kapatmış, bilime-eğitime-kalkınmaya önem verip, '10 Yıl' gibi kısa sürede ülkeyi devrimleriyle yaşanır hale getirmişti!..
Ülke olarak talihsizliğimiz şuydu ki; Ulu Önder Atatürk'ün ölümünden bir yıl sonra başlayan kahrolası "II. Dünya Savaşı" ve sonrasında tek başına iktidara gelen DP iktidarının Amerikan hayranlığı, Amerikan yardımları aldatmacasıyla bu devrimleri devam ettirmemesi sonucunda o eski yaratıcı ve devrimci ruhumuzu kaybettik, varoluş sebebimiz olan kurtuluş günlerimizdeki bayramları iki-üç şiirle geçiştirip, işin özünü çocuklarımıza anlatamadık, o devrimlerin temel yapı ve gücünü unuttuk, işte böylece bugünlere geldik!..
Artık etrafımız 'ateş çemberi' gibi; bütçe tamtakır, iç ve dış borç paçamızdan akıyor, Gazi Meclis'teki 600 Vekilimiz, yapay gündem ve olmadık tartışmalarla havanda su dövüyor, dünyadaki en kötü göstergelerde hep birinci ve ikinciyiz, ülkenin kötü gidişi umurlarında bile değil !.. Yüce Allah sonumuzu hayreylesin inşallah!.. Sakin KOŞAR...