YASAK, YASAK, YASAK !...


Varoluşumuzdan beri başımızdaki Yöneticilerin, Ağaların, Şeyh ve Şıhların, işletme sahiplerinin, mahallelerde türeyen din adamlarının ve ailedeki büyüklerimizin en sık başvurdukları yöntem 'YASAKLARDIR!...' Peki, nedir bu 'Yasak' öyleyse: "Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel, asla yapılmaması istenmiş memnu" demektir!..

Yıl 2023 !.. Güya demokraside, özgürlükte sınır tanımıyoruz!.. Eğitim ve teknolojide geliştik, Avrupa bile kıskanıyor değil mi? Peki, evinize giderken bir kere alıcı gözle mahallenizdeki evlerin-apartmanların, dükkânların kapı önlerine bakınız!.. Oradaki uyduruk levhalarda neler yazıyor: "Kapı Önüne Park Etmek Yasaktır!.. Burada Tezgâh Açmak Yasaktır!.. "Köpek Var, İçeri Girmek Yasaktır!.. Buraya Çöp Dökmek Yasaktır!.." şeklindeki bu levhalara çok sık rastlamıyor musunuz? İyi de, bu yasakları kim-kimler koymuş? Hangi hak, yetki ve selâhiyet ile bu yasağı uyguluyorlar? Yasağa uymayanlar olursa ne yapacaklar? Bu yasakçıların hapishaneleri mi var, karakolları mı var, para cezası kesecek resmî veznedarları mı var!? Kime güvenip, neye dayanarak bu uydurma yasakları koymaya kalkışıyorlar!?

Bu devletin resmî kurum ve kuruluşlarının uyarı ve levhaları yok mu? Meclis'ten çıkmış resmî yasaları ve resmî cezaları yok mu, bunların resmî uygulayıcıları yok mu, bunlar size yetmiyor mu!? Orada esas görevliler varken, size ne oluyor ki !? Hani şu "3-Y" ye ne oldu!?

03 Temmuz günkü gazetelerde bir haber vardı: Bursa'nın Büyükorhan İlçesi'ne bağlı Karaağız Köyü Muhtarlığı ve Karaağız Yardımlaşma Derneği yöneticileri; "köy düğünlerinde, sünnet cemiyetlerinde 'davetiye kartı' yerine 'yazma-çorap-gömlek' gibi davetiye dağıtılmasını ve buralardaki eğlencelerde kadın ile erkeklerin beraber oynamalarını yasaklamış" iyi mi!? Şimdi ben de başımızdaki yöneticilerimize soruyorum; "Biz AB'ye (Avrupa Birliğine) ne diye girmeye çalışıyorduk? Bu ülke insanlarının özgürlüklerini ve haklarını daha da genişletmek için mi, yoksa bunları kısıtlamak için mi girmeye uğraşıyorduk!?" Başka da bir sorum yok!..

1980 darbesi sonrası konulan aşırı yasaklara karşı en büyük direnci, zamanın 'Devekuşu Kabare Tiyatrosu' oyuncuları merhum Zeki Alasya ve sayın Metin Akpınar, ünlü skeç yazarı Kandemir Konduk'un yazdığı "Yasaklar Skeci" ile gösterdiler. Kasetlerini hâlâ sakladığım, zaman zaman da zevkle izlediğim bu skeci, sizler de internetten indirip izleyebilirsiniz!.. Deniz kenarına bir tatil kampına giden aile, orada Adolf Hitler kılıklı Kamp Müdürünün koyduğu yasaklar yüzünden, tatillerini adeta Almanların 'Toplama Kamplarına' çevirişi anlatılıyordu: "İçki yasak, duş almak yasak, saat 20.00'den sonra müzik çalmak ve eğlenmek yasak, kadınların denize bikini-mayo ile girmeleri yasak, erkeklerle el ele dolaşmaları yasak, karpuz-kavun yemek yasak!.." gibi.

Yönetimden 'Ev Kiraları' için yeni bir yasak geldi: "Ev kiralarını % 25'ten fazla arttıranlara çeşitli cezalar gelecek" denildi. İyi de kardeşim, siz ev kiralarını % 25 ile sınırlı tutarken ve hatta yasaklarken, bu insanların "Konut Vergilerini" ne diye "% 61, 465 oranında" zam yaptınız o zaman!? Adalet bu mu? Vergileri de niye % 25 seviyesinde tutmadınız!?

Şu bizim 'Muhalefet Partileri' ne işlerle uğraşır, neye yararlar acaba? Hiç birinden bu yasaklar ve oransız zamlar için bir söz, bir eylem, bir miting yaptıklarını duydunuz mu? Bütün yaptıkları iş; haftanın Salı günleri kendileri toplanıp, kendi kendilerine alıp-vermek, birbirlerinin ayaklarını çelmelemek, iktidarın söylediği sözlere cevap yetiştirmekten ibaret!.. Bu millet size bunun için mi oy verdi!? Halkın asıl dertlerine ne zaman sıra gelecek, ha!?

(NOT: Temmuz-2023'te yayınlanan bu yazımı, yeniden okunmasını istediğim için tekrar köşeme koydum, itirazı olan varsa benim için güzel ağızlarınızı pisletmenize hiç gerek yok, iki defa öksürünüz yeter, ben hemen anlarım...         Sakin KOŞAR.

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI