AĞACIN KURDU

                                AĞACIN  KURDU

18 Nisan akşamı Muğla Konakaltı Kültür Evinde Muğla Türk Ocakları şubesi tarafından düzenlenen konferansın konuğu emekli  Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel idi. Ülkemizin içinde bulunduğu siyasi, askeri ve ekonomik durumu bizlere birçok güzel örneklerle anlattı. Çok yararlı bir konferanstı. Katılımın az olması üzücü olsa da bizler büyük bir dikkatle keyifle Mustafa Albayımızı dinledik. Konferans sonrası kitaplarını imzaladı. Şimdi tanıtımını yapacağım ‘’Ağacın Kurdu’’ adlı eserini imzalattım. Henüz daha yeni okuyup bitirdim. Ülkemizde Feto çetesinin yapılanmasını, büyümesini ve askeri okullarda yuvalanmasını kitabında anlatıyor. Balyoz, Ergenekon kumpas düzmecesini kimlerin nasıl tezgahladığını bu kitabı okuyunca daha iyi anlıyorsunuz.

Mustafa Önsel, Zonguldak’ta  Karaelmas Mahallesi doğdu. Ailesi,Trabzon’un Beşikdüzü İlçesinin Vardalı köyünden. 1984 yılında Kara Harp Okulunu, 1985’te Jandarma Okulunu, 1986 Yılında Komando Okulunu, 2002 Yılında Kara Harp Akademisini bitirdi. Silahlı Kuvvetler mensubu olarak fiilen 27 yıl, Türk milletine aşkla ve sadakatle hizmet etmeye çalıştı. Bu süre içinde 17 kez tayin gördü. Hizmet süresinin yaklaşık 10 yılını teröre hassas bölgelerde geçirdi. Teröristlerle defalarca çatışmaya girdi. Bu hizmetlerin sonucu, kumpas olduğu bugün mahkeme kararıyla tescil edilen ‘’ Balyoz davası’’ ndan  cezaevine tıkıldı. Özel Yetkili kılınan mahkeme, kendisine hukuksuzca 18 yıl ceza verdi. Yargıtay 9’uncu Dairesi, evrensel hukuk kurallarını rafa kaldırarak verilen bu vicdansız kararı onadı. 1300 günden fazla cezaevinde kaldı. AYM’nin kararı doğrultusunda yeniden yargılandı. Beraat etti. Tarihin; komplocuları en ağır biçimde cezalandıracağına, kendisini ise bir kez daha beraat ettireceğine inanıyor. Milletine küsmedi. Türk milletine bir nefer olarak hizmet etme kararlığını sürdürüyor. Yazarın, bundan başka tamamını cezaevinde yazdığı ‘’ Beşiktaş’ta Sırtlan Pususu’’, ‘’ Silivri’de Firavun Töreni’’ ve ‘’ Casusluk Kumpası’’ isimli üç kitabı daha bulunuyor.  Mustafa Önsel; ‘’ Milli Ordu bu topraklarda yaşamamızın güvencesidir. Ordu içinde herhangi başka bir hiyerarşik yapıya bağlılık millilik vasfını yok eder. Buna müsaade etmek ihanettir…’’diyor.

Ve bu kitapta aşağıdaki soruların cevaplarını belgeleriyle veriyor:

-12 Eylül öncesi Harbiye’de yaşanan ‘’Devrimci’’, ‘’ Ülkücü’’ ayrışması  nasıldı?

-Harbiye’de hangi devreye ‘’ Kızıl Devre’’ deniliyordu?

- Şakirt kime denir? ‘’ Artık şakirt olmayanlar askeri okullara giremez’’ diyen yüksek rütbeli subay kimdi?

-Kimler Medine sözleşmesini henüz imzalamadık, o halde yapılan her şey mubahtır diyor.

-GATA’da Fetullahçı yapılanmanın boyutları nedir? Askeri Yargıda neler oluyor?

-Fetullahçı örgüt niçin askeri yargı ve tıbbiyeyi ele geçirmek istiyor?

-Genelkurmay Erdoğan’a darbe yapar mı? Necdet Özel casusluktan yargılanır mı?

-Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı sorgu odasından çıkan bir subay neden intihar etti?

-Harbiye’de korkunç yıllarda (2008-2014) neler yaşandı? Şok mangalarında yapılan işkenceler…

İşkence sonucu ölen, intihar eden, atılan veya ayrılmaya zorlanan Harbiyeliler…Domuz bağları, dayak, hakaret…

-Deniz Kuvvetlerine yapılan saldırılar nasıl gelişti?

‘’Kurtçuklar’’ yani Fetullah’ın askerleri şakirtler, işe küçük operasyonlarla başladı…Dışarıdan bakıldığında tanımanın zor hatta imkansız olduğu bir yapıdır Fetullahçı örgüt. Bazen Atatürkçüdür, bazen aşırı solcu, bazen radikal dinci, bazen milliyetçi, bazen ırkçı, bazen liberal, bazen alevi, çoğunlukla sünni, bazı durumlarda devrimci, bazı durumlarda ülkücü olanı vardır. Hatta Hırıstiyan’ı, Yahudi’si, Budist’i, hatta Ateist’i de olduğu söylenir. Ama bunların hepsi hayali kimliklerdir. Göstermeliktir. Asıl kimlik Fetullahçı olmaktır. Sonuçta bir örgüt bağlısı, hangi kimlik içinde olursa olsun, emir aldığında hemen örgüt hedefleri doğrultusunda robota dönüşür.

‘’Ağacın Kurdu ‘’kitabını ilgiyle soluk soluğa okudum. Sizler de mutlaka okuyunuz, Feto Çetesinin iç yüzünü görün anlayın derim. Ülkemiz büyük bir badire atlatmış. Tarikatlarla bir yere varılmayacağını da görüyorsunuz bu kitapta…Bu kitaptan  çıkardığım ders şudur: Ordu mutlaka milli olmalıdır…Milli ordu demek aynı zamanda  ‘’ Atatürk’ün Ordusu’’ demektir…Bu güzelim ülke hepimizin. Ne Mutlu Türküm  diyene..

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI