BARDAKÇI KOYU VE AFRODİT EFSANESİ
Dün değerli tiyatro sanatçımız Sayın Dilek Türker ile Bardakçı Koyundaki Mavi Otelin havuz başında röportaj yaparken, yıllar önce severek iki defa okuduğum Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir’in ‘’ Mavi Sürgün’’ adlı kitabında yer alan ‘’Bardakçı’’ bölümü aklıma geldi. Akşam eve gelince tekrar o bölümü (sayfa: 170) açıp yeniden okudum. Bodrum’u, Bodrum yapan Neyzen Tevfik, Cevat Şakir ve ününe ün katan rahmetli Zeki Müren’dir. Ruhları şad olsun. Hele Bardakçı koyunun tanınması sanatçı Zeki Müren sayesinde olmuştur. Her daim özel teknesiyle Bardakçı’ya gelerek burada denize girerdi. Anıları devamlı olarak Bodrum sakinlerince anlatılır. Bardakçı koyunun tam karşısında Kara ada yer alır. Denizi ve doğası çok güzeldir. Şimdi sizlere Balıkçı’nın ‘’manevi oğlu’’ Şadan Gökovalı’nın izniyle (Mavi Sürgün kitabının düzeltmesini yapan Şadan Gökovalı-Bilgi Yayınevi) o güzelim efsaneyi Cevat Şakir’in yazısıyla paylaşalım:
BARDAKÇI
Bu Bardakçı pek önemli bir yerdir. Orası eski Latin ozanı Ovidius’un metamorfozlar’ında ve ondan çok daha önce ilkçağdan ta modern edebiyata kadar yer almıştır. Yurdumuzda olduğu halde hemen hemen kimsenin oradan haberi yoktur. Eskiden adı Salmakis’ti. Sözümona, Tanrı Hermes ile sevgi Tanrıçası Afrodit’in sevişmesinden nurtopu gibi bir oğlan doğmuş, adı Hermafroditos. On beş yaşına varınca genç, yerinde duramamış başını alıp güzel yeryüzünü gezip görmeye çıkmış. Bu arada Karya’da Bardakçı’ya varmış. Bardakçı’da gökten düşme bir cennet parçası gibi küçücük ve berrak bir göl varmış. Oranın da tek peri kızının işi gücü, gölün çırçıplak sularında çırpınıp cümbüş etmek, boyunca uzun sarı saçlarını şimşir taraktan geçirmek, türküsünü mavi melteme salıverirken göl kenarında can kokulu çiçekler toplamakmış. Peri kızının kendi güzelliğine hayran kalıp gülüşünü güneşli yamaçta çınlatmak için gölün cam yüzünden başka aynası yokmuş. Günün birinde Hermafroditos göl kıyısında görünmüş. Peri kızı Salmakis, körpe delikanlıya tutulmuş. Ona; ‘’ Sen tanrı mısın bilmem? Anan seni doğurmakla, süt ninen seni emzirmekle, kız kardeşin seni kardeşi görmekle hesaptan öte mutlu olmuşlardır. Ama gelin olarak sana varan kız hepsinden öte mutlu olmuştur. Bir geline varmış bulunuyorsan, gel sana kavuşuşum çalınma bir zevk olsun. Çalınma olmakla daha da tatlı olur’’ demiş. Delikanlı, peri kızını, ‘’ Git oradan!’’ diye öte dürtmüş. Kız, içi acıyla burkularak çekilip bir çalının ardına gizlenmiş. Kendini ıssız yerde yapayalnız bilen genç, üst başını göl kenarında çözüp yere bıraktıktan sonra tepeden tırnağa çıplak olarak göle dalmış, onun apak gövdesini gören kız da giysilerini paralarcasına çıkarınca, yalınkılıç gibi çıplak vücudu ve ayaklarıyla genci sarıp, acıtırcasına kavramış. Peri kızı, tanrılara, ‘’ Size yalvarırım, ikimizi birbirimize kavuşturun!’’ diye dua etmiş. Duası kabul olunarak, kızla erkeğin iki gövdesini, bir tek gövdede birleştirmişler. Öyle ki o gövde ne dişi, ne erkek; ama hem dişi hem de erkekmiş. Batıda hünsa (erse) anlamına gelen Hermafrodit sözü işte bu Bardakçı’dandır.
Bardakçı’da, üç yanı bir dağ amfitiyatrosuyla çevrili bir düzlük vardır. Bir tarafı deniz kenarıdır ve orada bir su akar. Söylencenin (efsanenin) gölü düzlükte olamazdı, olsa osa şehir yönündeki dağın denize inen eteğinde olacaktı. Onun yerini keşfettiğimi ileri sürebilirim. Çünkü Bardakçı’da tepenin birinde, biri Hermes’in, öteki Afrodit’in iki tapınağı yan yana yükseliyordu. Bu iki tapınağın adlarının birleştirilmesinden Hermafrodit sözü ve adı, bir de Salmakis efsanesi uydurulmuştur…
Not: Antik çağ Karya’da Afrodit, aşk tanrıçası olarak her zaman genç ve güzeldir. Deniz köpüğünden yaratıldığı söylense de kimi tarihçilere göre Zeus ve Dione’nin kızı olarak ta bilinir, yazılır. Güzellik timsali Afrodit, Roma mitolojisinde Venüs diye adlandırılır. Anadolu’da Afrodit efsaneleri çoktur. Biz sadece birini yazdık. Yukarıdaki yazı Anadolu’daki tüm güzel kızlara (Afrodit’e) atfen yazılmıştır.