TURGAY MUTLU MUTLU KÖŞE
EĞRETİ ERKEKLER
Dilimize Arapçadan geçen eğreti kelimesi, ariyet sözcüğünden türetilmiştir. Bazı kitaplarda iğreti şeklinde telaffuz edilir. Sıfat anlamı ise; belirli bir süre geçtikten sonra kaldırılacak olan, geçici, takma, iyi yerleştirilmemiş, yerini bulmamış olan diye de bilinir. Yıllar önce Eğreti Gelinler adlı kitabını severek okuduğum yazar Şükran Kozalı'nın Bilgi Yayınevi basımı ''Eğreti Erkekler'' adlı romanını İzmir'deki sahaflarda bulup satın aldım. Piyasada nedense çok aradığım halde bulamadım.
Eğreti Gelinlerin tanıtımını yine buradan yapmıştım. Yazarın Denizli ve yöresinde yaşanmış gerçek öykülerden derleyerek romanlaştırdığı bu güzel eserinin etkisinden yıllarca çıkamadım. Zengin aileler, ergen oğullarını kadın bedeniyle tanıştırıp evliliğe hazırlarken kendi evlerinde özel döşeli bir oda açıyorlar. Sevişken bedenlerini karın tokluğuna mektepli delikanlılara sunan bu kadınlar, eğreti gelinlikleri süresince yol yordam öğrenip bilgileniyor, insanca bir hayatı rüyada yaşıyorlar. Kozalarını delip kelebek olmak isterlerse kızgın buhara sokulup canlanmaları önleniyor: eline bohçasıyla yüreği tutuşturulan eğreti geline, '' bu evde işin bitti'' deniliyor. İşinin ehli, kendince ilkeli ve ahlaklı olan eğreti gelinler, bir başka evin delikanlısına tavsiye ediliyor. Evsiz barksız zavallı eğreti gelinlerin acılı hikayesi ünlü yönetmen Atıf Yılmaz tarafından sinema filmi olarak beyaz perdeye de aktarılmıştı. Filmi ile olay yaratan Eğreti Gelinler kitabının yazarından bu kez bir karşı kitap olarak Eğreti Erkekleri yazmış. Kitabında mitolojiden yola çıkarak aslında bugün hala yapılmakta olan bir uygulamayı anlattığını söyleyen Kozalı, ''Eğreti Erkekler'de yapmak istediğim şey, Eğreti Gelinler'in tam karşıtını yapmaktı. Bu insanlık tarihi içinde eğreti gelinler var ise, mutlaka yaşamış eğreti erkekler de vardı. Çünkü, tarihte cinsel motifli olaylar ilk olarak erkekler tarafından uygulanıyor. Bununla ilgili kitapları okudum, yöresel hikayeleri dinledim ve yazdım. Kitabım gerçek hikayelerle hayal ürünün bileşimidir.''
Şükran Kozalı, Denizli'de doğdu. İzmir Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü'nü bitirdi. Yirmi yıl öğretmenlik yaptıktan sonra yazmak için emekliye ayrıldı. 22 Mart 1996 da İstanbul'dan dünya şiir severlerine seslenen ''Şiir Uzayı Laboratuvarı''nın Ankara Temsilcisi oldu ve o günü '' Dünya Şiir Günü'' ilan ettiler. Edebiyatçılar Derneği'nin kurucu üyelerinden olan Kozalı, 8 Mart 2002 de BETAK (Berlin Üniversiteli Kadınlar Derneği) davetlisi olarak katıldığı Dünya Kadınlar Günü'nde konuşmacı olan tek yazardı. Kozalı'nın beşi şiir, dördü roman olmak üzere dokuz kitabı yayımlandı.
Eğreti Erkekler romanında eğreti erkeği iki anlamda kullanan Kozalı, ilk anlamında kadınların yanında eğreti duran erkeklere gönderme yaparken, asıl ''eğreti'' sıfatını da '' Döl yatağı boğulması yaşayan kadınlar ile bakire genç kızlara özel yağlarla özel masajlar yapan erkekler'' için kullanıyor. Şükran Kozalı, '' bu masaj tekniklerini ebelerden öğrenen erkekler histeri krizi geçiren kadınlara, ilk gece korkusu olan bakire genç kızlara ve cinsel anlamda istediği doygunluğu yaşayamayan kadınlara zambak yağı ile masaj yapıldığını'' anlatıyor romanında. Mutlaka okuyunuz. İlginç bir kitap. Öneriyorum. Üç ay önce ünlü ressam İbrahim Çallı'nın torunu ressam Yaşar Çallı'nın hayatını kaleme aldığı ''Vuslat'' adlı romanını da zevkle okumuştum. Beğeni ve kutlama için telefon ettim. Ege Bölgesinin kıymetli yazarıyla gurur duyuyoruz. Ayrıca yöreyi iyi bildiği ve yerel şiveyi de mükemmel kullandığı için de eserlerini keyifle okuyorum. Şefkat karakterine bayıldım. Kitabın kurgusu harika. Akıcı. Kalemi her daim yazsın.