MUTLU KÖŞE TURGAY MUTLU
GÜLLERİN TERBİYECİSİ
Aslında bir haritada ne varsa kadın bedeninde de karşılığı aynı duygularla birlikte bulunur. Dünyanın anavatanı KADIN, hatta dünyanın kendisi kadın yani. En çarpıcı benzetme nehirlerin aktığı, çağladığı yerlerde duyguların akışının görülmesi. Her nehir yatağında bitki örtüsü, hislerin çiçeklendiği damar var. Başka çarpıcı nokta: HARİTA KADIN'ın saçları ipek yoluna tel tel döşenmiş patikalara. Dünyanın ipek böcekleri ipek dokudukça kadınların başına taç olmuş. Göller, bilinçaltında gizlenen cevherler, ormanlar hayatını idame ettirdiği doğal ortamlar olmuş işte. Eğer bu günlerde iklim bozuk gidiyorsa eril egemenliğinin betonlaşma hevesindendir. Çünkü temelinde harç olarak yaşanılması gereken en güzel insani şeyler kullanıyorlar. Yazık! Kadınların öykülerini de ziyan ediyorlar, hele ömürleri.
Geçen hafta içerisinde zevkle okuduğum yazar Şükran Kozalı'nın ''Güllerin Terbiyecisi'' adlı kitabından bir alıntıyla tanıtımına başlıyorum. Ritim Sanat Yayınları tarafından basımı yapılan bu harika romanı mutlaka okuyunuz. Denizlili hemşerimiz Şükran Kozalı'nın eserlerini okumak ve tanıtımını yapmak çok hoşuma gidiyor. Daha önce yazarın Eğreti Gelinler, Eğreti Erkekler ve Vuslat adlı kitaplarını yine buradan tanıtmıştım. Yerel ve akıcı bir dille yazıldığı için de okuması keyifli oluyor. Denizli yöresindeki yaşamı, aşkları, ipek böceği yetiştirilmesini ve ailelerin bu işten para kazanmalarını mükemmel bir gözle, kurguyla anlatmış yazarımız. Kalemi her daim yazsın. Okuru bol olsun.
Şükran Kozalı, Denizli'de doğdu. İzmir Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü'nü bitirdi. Yirmi yıl öğretmenlik yaptıktan sonra yazmak için emekliye ayrıldı. 22 Mart 1996'da İstanbul'dan dünya şiir severlerine seslenen ''Şiir Uzayı Laboratuvarı''nın Ankara temsilcisi oldu ve o günü ''Dünya Şiir Günü'' ilan ettiler. Edebiyatçılar Derneği'nin kurucu üyelerinden olan Kozalı, 8 Mart 2002'de BETAK ( Berlin Üniversiteli Kadınlar Derneği) davetlisi olarak katıldığı Dünya Kadınlar Günü'nde konuşmacı olan tek yazardı. Kozalı'nın beşi şiir, altısı roman olmak üzere on bir kitabı yayımlandı.
İpek böceğinin anavatanı Çin'miş. Ülkemize 1500 yıl önce getirilmiş. Bursa, Muğla, Denizli, Hatay gibi iklimi ipek böceğinin yaşamasına elverişli illerimizde yetiştirilmiş. Ama dut ağaçları yok artık, ipek böcekleri neyle beslensin? Bazı yerlerde bir yılda üç ya da beş devre üretilirmiş. Yarım kg. ipek için kilolarca kozaya ihtiyaç var. Kozadan ipek elde edilirken örülüşün ilk başlama noktasını bulmak zordur. İpek böceği ilginçtir, dut meyvesine benzer. Koza da yer fıstığı kabuğuna benzer.
Güllerin Terbiyecisi olan ve kadınların en mahrem yerlerine masaj yapan erkekleri Huri ile Lena'ya teslim ettim. Artık sanal alemdeki eğretiliğin nereden nereye çekildiğini inceleyip size sunacaklar. Bu konuyla ilgili son sözü de kitabın arka kapağına Dantel yazacak:
Be gül
Her açılışında dökersin saçlarını
Ne yangınlar çıkarır kokun kıvılcım saçar gözlerin güneşte
Bahçeler kan kırmızı şuhluğun
Onun için terbiye ederler kökünü toprağını
Be gül tomurcuğundur dertleri arzulu soluğun duruşun
Korkuyu salan gözlerindeki ahu bir kadının hikayesi güldür
Ne rüzgarlar geçti başından her biri dertli
Be gül
Üzülme yanma bu bahar Eylül'e saklar seni
Dilini bülbül öpse ah eder dikenin bahçelerin fahişesi sen gül
Neden terbiye ederler seni kim bilir?