KALP AĞRISI
Fransız şair, felsefe ve eleştiri yazarı Sully Prudhomme, Halide Edip Adıvar'ın Kalp Ağrısı adlı eserinin 145.sayfasında roman kahramanı Zeyno'nun ağzından aşkı şöyle tanımlamış: '' Aşktan ölenler ne cennete ne cehenneme gidebilirler. Onlar için ebediyet olmaz, onlar cennet ve cehennemi yaşamışlar ve ruhları heyecanlarına, coşkunluklarına sarf edilmiş, bitmiş, yok olmuştur.''
Kalp Ağrısı, edebiyatımızın unutulmaz yazarı Halide Edip Adıvar'ın en tanınmış en duygusal romanlarından biridir. Halide Edip, çoğu romanında yaptığı gibi değişik anlatım teknikleri kullanarak yazmış Kalp Ağrısı'nı. Zeyno'nun güncesini, mektuplarını okurken kendinizi soluk kesici bir aşk öyküsünün içinde buluyor, Adıvar'ın gözünden 1900'lerin ilk yıllarının İstanbul yaşamını tadıyorsunuz. Eserde iki yakın kız arkadaşın aynı adama aşık oluşu ve arkadaşı için bundan vazgeçişini anlatıyor. Roman kahramanı Zeyno'nun ağzından anlatılmaktadır. Zeyno kendi hikayesini babasına anlatırken eser başlar ve Zeyno bu hikayesine ''Kalp Ağrısı'' der.
Aşk temalı roman, aşk üçgenleri ile de doludur diyebiliriz. Zeyno kültürlü, eğitimli bir kızdır. En yakın arkadaşı Azize'dir. Zeyno Hasan'a aşık olur fakat Azize; canını kıyacak kadar Hasan ile evlenmek ister. Zeyno bu aşktan vazgeçer.
Bu güzel eseri mutlaka okuyunuz. Aşk romanını sevenlere şiddetle tavsiye ederim. Can Yayınları tarafından basımı yapılan bu güzel eseri Bağla Koyunda üç gün içinde severek okudum. Duygu yüklü bir roman. Hayatı boyunca aşkı bulan ama doyasıya yaşayamayanların öyküsü anlatılmış. Aranızda kalp ağrısı çekenler vardır elbet. İşte roman bunu anlatıyor. Daha önce Halide Edip Adıvar'ın Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye ve Sinekli Bakkal adlı eserlerini de severek okumuştum.
Halide Edip Adıvar, 1882'de İstanbul'da doğdu. Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nde okudu. 1908'de yazmaya başladığı kadın hakları hakkındaki yazılarından dolayı kimi kesimlerin düşmanlığını kazandı. 31 Mart Ayaklanması sırasında Mısır'a kaçmak zorunda kaldı. 1909'dan sonra öğretmenlik, müfettişlik yaptı. Balkan Savaşı yıllarında hastanelerde çalıştı. 1919'da Sultanahmet Meydanı'nda, İzmir'in işgalini protesto mitinginde tarihi bir konuşma yaptı. 1920'de Anadolu'ya geçerek Kurtuluş Savaşı'na katıldı. Onbaşı ve üstçavuş rütbeleri aldı. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası'yla fikir ayrılıklarına düştü. Bunun sonucunda 1917'de evlendiği ikinci eşi Adnan Adıvar'la birlikte Türkiye'den ayrıldı. İlerleyen yıllarda konferanslar vermek üzere ABD'ye gitti. Mahatma Gandhi tarafından Hindistan'a çağrıldı. 1939'da İstanbul'a dönen Halide Edip, 1940'ta İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Filoloji Kürsüsü başkanı oldu. 1950'de Demokrat Parti listesnden bağımsız milletvekili seçildi. 1954'te istifa ederek evine çekildi. 1964'te öldü.
Kitaptan bir alıntı:
'' El ele ve göz göze duruyoruz. Yüzü sapsarı, gözleri iki altın ışık gibi, dudakları durmadan titriyor; eli, içinde sıktığı elimin bir parçası, devamı kadar benim! Birdenbire bizi bulacaklar, geri çevirecekler gibi ovaya doğru el ele uzaklaşıyoruz. (.) Hiç konuşamıyoruz, yanımdakinin titrediğini, kalbinin yine bir motor gibi attığını duyuyorum; fakat eli gibi bütün vücudu da vücudumun devamı kadar benim; belki bu titreme, bu heyecan benim kalbimdedir. Çünkü iki kalpli bir tek vücut mu, yoksa iki vücutlu bir tek kalp mi olduğumuzu bilmiyorum.''